5. Bölüm

812 52 8
                                    


Sınav günü

Evden çıkmak için kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm görüntüyle şoka girmiştim. Bir anda kalakaldım. Emre hocayla şaşakınlıkla birbirimize baktık. Emre hoca aslında çokta şaşırmış gibi bakmıyor da endişelenmişti.

Karşımızda Burak çamurlu her an yıkılacakmış gibi bize bakıyordu. Hemen Emre hoca koluna girdi. Eve girdiklerin de o kadar ağır koku vardı ki her an kusabilirdim. Kendimi toparladım. Öylece dikiliyordum ki Emre hoca merdivenlerden çıkaramayınca hızlıca yanlarına gidip diğer koluna girdim. O an iğrenç şekilde bana güldü. Başımı öne çevirip bir odaya götürdük. Etrafıma baktığımda oda çok şıktı. Mavi taşlı duvar kağıdı. Tablolar. Kusursuz yatak. Birde odanın mütiş kokusu. Burak'ı yatağa yatırınca başında bekliyordum. Burak saçma saçma şarkılar söylüyor, gülerek konuşuyordu. İki dakika onu izledim. Ela gözleri, uzun boyu, kumral saçı, yeni çıkan sakalları. Öylesine etkilemişti sanki.

Emre hoca dolaptan bir kaç bir şey çıkartıp yanıma geldi. O an anladım bu oda da Burak kalıyordu. Dolaptan onun kıyafetlerini çıkarmıştı. Yatağın üzerine bırakıp beni unutmuşcasına çamurlu ayakkabılarını çıkardı. Burak gözlerini kapatmamak için zorlarken Emre hoca konuşmaya başladı. Bir hayli sinirli ve öfkeliydi. İlk defa böyle görüyorum diyebilirim.

"İçmesen olmaz değil mi? Ah Burak ben uğraştıkça sen batıyorsun. Kendine gel artık. Kendine gel"
Hocanın sesleri artarken bir iki adım geriye çekildim. Burak kaşlarını çatarak hocaya baktı.
"Bağırma. Gidin burdan. Gidin" Gidin kelimesini duyar duymaz hocanın başı bana döndü. Gerçekten burda olduğumu unutmuştu. Direk odadan çıkıp merdivenleri indim. Bu durumu görmemi istemezdi. Belki utanmıştı bile.

"Gizem. Bir dakika dur" evden çıkarken duyduğum sesle arkamı döndüm. Emre hoca ilk defa bu durumla karşılaşmıyordu. Ama çok yorulduğu belliydi. Yanıma gelince tekrar söze başladı.

"Kusura bakma. İstemezdim.... Burak işte. Söz bulamıyorum artık. Düzeleceği günü bekliyorum ama o gün bir türlü gelmiyor. Seni de yordum tekrar özür dilerim bu durumla karşılaşmanı istemezdim"
Önemli değil şeklinde bakış attıktan sonra evin yolunu tuttum. Bu sınav beni baya yormuştu. Spor salonuna da bir haftadır gitmiyordum. Eve giderken spor salonuna uğradım. Hava karamaya yakındı. Ders çoktan bitmiş herkes dağılmıştı. Hocada çantasını topluyordu. Yanına gittiğimde başı bana döndü. Beni görür görmez yüz modu hafif endişlenmiş gibiydi. Sonra hemen sert haline geri döndü. Sonra bana alkış yaptı.

"Nerdesin sen? Hiç gelmiceksin sandım. Kayıdını siliyordum. İnşallah güzel bir açıklaman vardır"

"Şey... Okulda sınavlarım yaklaştı hatta yağrın. Onun için özel ders alıyordum. Oda akşama kadar sürüyor. Gelemedim"
Sözlerim bitince çantasını alıp ışıkları kapattı. Ben onu izlerken kapıya doğru ilerledi. Anlamıyordum. Değişik bir hocaydı. Ben arkada kalınca kapının önünde durup arkasını döndü.

"Burda mı kalıcaksın? Ben gidiyorum da" Bir an kapıya doğru ilerledim. Hafifçe gülümsedi. Dışarıya çıkınca kapıyı kapattı. Arabasına binip camını açtı. Öylece izliyordum.

"Sınavların bitince bekliyorum. Fazla geç kalma"

Başımı salladığımda yanımdan uzaklaştı. Gidince bir gülme isteği gelmişti. Haififten güldükten sonra eve doğru ilerledim. Ne garip bir gündü. Öğrenci olmak zor işti. Ben bu zor işi bu yaşıma kadar nasıl yürüttüğüm hakkında hiç fikrim yoktu. Ben evin önüne gelince yavaştan yağmur başladı. Ne dakar güzel yağıyordu. Sanki tüm kirliliği temizlemek istermiş gibi. Tüm düşüncelerden sıyrılıp üstümü değiştirip, duş aldım. Mutfakta bulduğum atıştırmalıklardan yedim. Ardından çantamı alıp masa başına oturdum.

Hava artık sonuna kadar kararmıştı. Camı açıp tül perdeyi çektim. Odanın ışıklarını kapattım. Sadece masa lambasını açtım. Böyle ders çalışmak güzel oluyordu. Dışardan da toprak kokusuyla mest ediyordu beni. Bir iki saat ders çalıştım. Tüm anlatılanları anlıyordum. Ben yarınki sınavı düşünürken dışardan ses geldi. Aldırış etmeden masamı toplamaya devam ettim. Sesler küfürler artıyordu. Merakıma yenik düşerek pencerenin önüne geçtim. Tüm mahalle penceredeydi. Mahalleyi seviyordum, belası hiç eksik olmazdı ama komşular her gün yemek yapar bana getirirlerdi. Bir olay olduğun da herkes yardıma koşardı. O an dışarda kaza olduğunu gördüm. Tartışmalar artıyordu. Ben camı kapatıp yatağıma yerleştim. Kısa sürede yorgunluktan gözüm kapandı.

İşte o gün sınav günü gelmişti. Sabah erken uyanmıştım. Hemen kalkıp kahvaltı yaptım. Okula daha çok vardı ama ben yinede riske girmek istemedim. Okulun yolunu tuttum. Korkuyordum ama korksamda o sınava gircektim. Sakin olacak o sınavdan yüksek alacaktım. En çok istediğimde Sıla'dan yüksek almaktı. Yavaş yavaş yürüdüm. Okulun bahçesine geldiğimde derin bir nefes aldım. Sınıfa girdim. Hiç kimseyle ilgilenmeden çantamdaki önemli notlar yazan kağıdı çıkartıp, okudum. Her şey on dakikada gerçekleşti. Sınıfa hoca geldi, kağıtları verdi, sınav başladı kelimesi. İlk sayfada heycanım arttı. İlk üç soruyu ilk defa görüyormuşum gibi tepki verdim. Hemen arka sayfayı açtım istediğim gibi tüm anlatılanlar burdaydı. Arka sayfa sorunsuz bitmişti. Hoca arada yanıma geliyor benim heyecanım artıyordu. Ön sayfayı boş görünce bana gülümsedi.
Çalışmamış der gibi baktı bana. Bende beynimi zorladım. Ön sayfanın sadece ilk üç sorusu boştu. Hoca saatine bakıp beş dakika diye seslendi tüm sınıfa. Beş dakika gelimesi beni telaşlandırdı. O üç soruyu yapamasam tahminimce yine yüksek not alıyordum ama yinede onlarıda yapmak istiyordum. Aklıma gelen ilk şeyleri yazdım. Üçüncü soruda kısa yazı yazmamız isteniyordu. Onuda halledince sınav bitmeden hocaya kağıdı verdim. Hoca eline kağıdı alınca şaşırdı.

"Kağıdın boştu. Kopya mı çektin"
"Arayabilirsiniz" gözlerini kağıdımdan ayırmıyordu. Sonra masasına bırakıp bana döndü.
"Özellikle senin kağıdını sorucam merak etme" gülümseyip yerime oturdum. Dersler geçti okul bitti. Okuldan çıkınca derin bir nefes alıp evin yolunu tuttu .

SuskunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin