6. Bölüm

745 44 7
                                    


( 1 HAFTA SONRA )

     Günler geçti sınavlar bitti. İşte benim heyecanım şimdi daha fazla arttı. Bu gün notlar açıklanacaktı. Ben sıramda sabırsızlıkla hocayı bekliyordum. Her zamanki gibi Emre Hoca sınavların okunduğu gün dersin 5 dakikası herkesin notunu okur giderdi.

Beklediğim gibi Emre Hoca bir anda sınıfa girdi. Bazıları hiç ilgilenmiyor, bazıları kalp krizi geçirecekmis gibi bekliyordu, ben ve Sıla'nın grubu heycanlı ama fazla belli etmeden bekliyorduk. Emre Hoca boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

"Evet arkadaşlar, bazılarınızın notları beni çok şaşırttı. Doğrusunu söyleyeyim beklediğim gibi"
Sınıftaki herkesin notlarını okuyup sadece Sıla ve ben kalmıştık.
Hoca biraz kağıtlara baktıktan sonra gülümsemeyle konuşmaya başladı.

"Sıla edebiyat 60. Ve merak edilen isim. Gizem 85. Hepinizi tebrik ederim. Diğer notlarınızı panoya asıyorum ordan bakın. İyi dersler" tam sınıftan çıkacakken durdu, bir anda sınıfa döndü bana bakınca kalbimin hızı arttı.

"Gizem ders bitiminde yanıma gel" Ben başımı sallamakla yetindim. Ben nasıl sevineceğimi bilmiyordum bile. Ama mutluydum. İstediğim notu ve istediğim kişiyi geçmiştim. Sıla'nın öfkesi yüzünden okunuyordu. Ben panoya gidince arkamdan geldi. Diğer notlarımda edebiyat gibi bi hayli yüksekti. Tek düşük matematik. Biraz sinirimi bozsa da Sıla'nın öfkesi mutlu etti beni. Arkamı döndüğümde Sıla sinirli şekilde bana bakıyordu. Hafifçe gülümsedim. Böyle daha fazla sinir olduğunu biliyordum. Biz karşı karşıya geçince sınıftakiler bizim etrafımızı sardı. Sıla'nın grubuda tam arkasına yerleşti. Burnuma kavga kokusu geliyordu ama yapmamalıydım. Sonu atılmak olurdu. Eliyle saçını geri atıp konuşmaya başladı.

"Kopyacı (sınıfa bağırarak) arkadaşlar korkakalığı bitti şimdide kopyacılığa başladı"
Ben tam yanından geçecekken arkadaşının biri kolumu tuttu, beni Sıla'nın karşısına itti.

"Sıla yanılıyorsun, korkaklığı devam ediyor" Gülmeler artınca sinirim de arttı. Ben gözlerimi kıstım dinliyordum.

"Doğru kanka hala mal gibi bakıyor. Ya söylesene kimden baktın?"
Benim gülmem biraz daha arttı. İstediğim ya o kızı burda dövmek ya da defolup gitmekti. Benim omzuma vurup.

"Sesini unuttuk Gizem konuşsana"
"Çekil" söylediğim kelimeye bir kahkaha attı sınıf. Sıla elini kaldırıp sınıfı sustururken bana doğru bir adım attı.
"Çekilmezsem" Gülümsememi bırakıp yüzümü sertleştirdim. Arkadan omzuma bir el dokununca arkamı döndüm.
  Sınıfın zengin çocuğu kulağıma doğru eğilip,

"Gizem bulaşma gel gidelim burdan" istediğim buydu ama korkak gibi görünmekten artık sıkılmıştım. Sıla kahkaha atınca zengin çocuk diye adlandırılan Deniz yanıma geçip yüzü hiç olmafığı kadar öfkeliydi.

"Attığı yumruk akıllandırmadı mı Sıla? Unutmuş olmalısın hatırlatıyım dedim"
   Deniz'den herkes çekinirdi. Çok aktif biriside değildi fazla. Parasıyla konuşurdu genelde. Ela gözlü, siyah saçlı, esmer, uzun boyluydu. Sınıfı sesizlik kaplarken, Sıla yediği lafı sindirmeye çalışıyordu. Sonunda sesizliği bozdu.

"Bu iş burda biticek. Ya senin ağzın dağılacak ya da benim" Fazla dayanamayıp lafı yapıştırdım.

"Çok konuşan sensin. Sınıfın sesizliğe ihtiyacı var" verdiğim mesajı anlamış olmalı ki bir adım geri çekildi. Gülmeye devam ederken Deniz'in gözlerinin üstümde olduğunu fark ettim. Sıla montunu çıkartıp arkadaşına uzattı.

"Gel bakalım kim sesizliğe gömülecek görelim" tam ben yumruk yaptığım elimi geçiriyordum, sınıfın kapısı açılmasıyla matematik hocasının bağırması bir oldu. Her şey iki dakikada gerçekleşti. Hoca bağırdı, biz donduk, ardından herkes yerine geçti. Matematik dersinde, matematikten çok hayat dersi aldık. Zil çalınca sınıfın yarısı uyordu. Bir iki dakika sınıfta oturdum. Biraz kendime gelmeye çalıştım. Sıla sınıfta yoktu. Denizde tam karşımda cam kenarında bir telefona bakıyor bir bana bakıyordu. Göz göze gelmekten sıkılıp dışarı çıktım. Tam o an Emre Hoca aklıma geldi. Kargaşadan unutmuştum. Kapıyı çalıp içeri girdim. Telefonu bırakıp eliyle oturmamı gösterdi. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Tebrikler Gizem, istediğim gibiydi tüm sonuçlar. Müdür Bey de çok şaşırdı, daha doğrusu tüm öğretmenlerin. Ama istedin ve başardın. Güzeldi"
  Gülümseyince söylemek istediği başka şeyler vardı. Gözlerime izin alır gibi bakıyordu.
"Başa bir şey var mı hocam" kısa sesizlikten sonra devam etti.

"Gizem. Burak sizin sınıfta okula başlayacak. Daha doğrusu başlaması gerekiyor. En azından liseyi bitirmesi lazım. Sende biliyorsun okuldan nefret ediyor. Dışarda çevresi var ama hepsi kopuk tipler. İkna etmiş de değilim. Burak'ın özelini gören tek kişisin. Yardım edebilecek kimse yok. Bense artık dayanamıyorum. Onunla konuşup ikna etmeye çalışır mısın?"

Gözlerini kaçırdığınsa ter atıyordu resmen. Şimdi ne demeliydim? O sorunlu yiğeniyle muhattap olacak mıyım? Hayır mı demeliydim? Benden cevap bekler gibi gözünü gözüme diktiğinde yüzüm hafiften kızardığını hissettim.  Daha fazla susmak hayır anlamına gelirdi. Ayağa kalıp,

"Denk geldiğimizde konuşurum" odadan çıkacakken aklıma ani bir şey gelmesiyle hocaya döndüm. Oda heyecanlı yüzünü bana çevirdi.

"Bu arada teşekkür ederim. İnanıp çabaladığınız için" cümlem biter bitmez odadan çıktım. Önemli değil kelimesini nile beklemedim. İlk defa bid öğretmene teşekkür etmiştim.
Bir de söz verdim. Denk geldiğimde konuşurum ne? Konuşmayı biliyormuş gibi bir de kabul ettim. Kendimi dövebilecek derecede sinirlendim.
  Derse giren tüm öğretmenler benim notlarıma şaşırdıklarını yarım saat anlatıp dersleri işlediler. Okul bitiminde sınıfta kimse kalmamıştı. Boş boş duvara bakıp çantamı alıp sınıftan çıktım.

SuskunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin