Boş ders çoktan bitmişti. Ben zil sesini duyunca kapıya doğru ilerledim bağırmaya başladım ama kimse yoktu. Ayağımın ağrısı artmıştı. İşte şimdi bitiyordum. Telefonu açmaya çalıştım oda tepki vermeyince ağzımdan bi küfür çıktı.
Ne yapacaktım? Kapının önünde yerde öylece oturmaya başladım. Bir iki dakikaya kapıya vuruyor, imdat diye bağırıyordum. Ama acının verdiği halsizlikle çok yorulmuştum. Ağlamak üzere gözlerimi kapattım. Ayağıma aniden giren acıyla gözlerimi açtım. Bir anda çok kötü acımıştı. Hemen ayakkabımı çıkardım. Bileğim çok fazla kızarmıştı. Hafifte şişlik vardı.
Çantam sınıfta kaldığı için, ayağımı saracak hiç bir şey yoktu. Ders bitmiş olacakki okulun sesizliği bozuldu. Sanırım son dersti. Ne yapacaktım şimdi? Bilerek derse girmediğimi sanacaklardı. Daha spor derslerim vardı. Şimdi okula dair hiç bir şey kalmamıştı. Bitmiştim. Hiç kimsenin aklına gelmemiştim. Ayağa kalkmaya çalıştım. Ayağımın üstüne her bastığımda zonkluyordu.
O kadar acıyordu ki istemsizce gözlerimden yaş aktı.Elimin tersiyle gözlerimi sildim. Sadece sıralarla dolu sınıfta bakınıyordum. Ne bulabilirdim ki. Dolap bile yoktu. Pencereye doğru yaklaştım. Boyum yetmiyordu. Bi tane sırayı zor bela yaklaştırıp üstüne çıktım. Tek ayağımın üstünde durmak hiç kolay değildi. Bahçenin arka tarafına bakan pencereden de hiç kimse gözükmüyordu. Yinede açmaya çalıştım. Hafif başım dönmeye başlayınca pes ettim son gücümle pencereye vurdum. Çatlamadı bile. Sıranın üstüne oturup sırtımı duvara yasladım.
Ellerime baktım kızarmıştı, ayağımın acısından ellerim umrumda değildi. Başım hala dönüyordu. Bayılmanın sırası değildi. Başımı dizlerimde birleştirip gözlerimi sıkıca kapattım.
Kaç dakika, kaç saat böyle durdum hiç bi fikrim yok. Başımı yavaşça kaldırdığımda sınıf hafif karanlığa bürünmüştü. Buraya birinin işi düşmediği sürece çıkamayacaktım. Sıraya yana doğru uzanıp dizlerimi kendime çektim. Ayağımın acısı az da olsa azalmıştı. Gözlerim kapanmakta ısrar ediyordu, bende zorlamadan uykuya daldım.
*
* *Bir anda çıkan gürültüyle gözlerimi açıp doğruldum. Sınıf baya karanlıktı. Sıradan kalkmaya çalışırken bi gürültü daha koptu. Ne oluyordu? Kalkıp ışığı açtım. Kapıya doğru kulağımı verdim. Okulda biri mi vardı? Sanki yere bi şey düşmüş gibi ses çıkmıştı üst katlardan. Kapıya bi iki kez vurup bağırdım. Hiç ses çıkmayınca yerime doğru ilerledim. Karnım iyice acıkmıştı. Sıraya geçip oturdum. Başımı duvara yaslayıp gözümü kapattım.
Bir anda kapı açılınca gözlerimi açıp kapıya baktım. Hızla içeri giren Burak bi çırpıda yanıma geldi. Nefesim her an kesilebilirdi.
"İyi misin?" nefesimi toplayıp kafa salladım. Sıradan inince bir anda ayağımın ağrısıyla dengem bozuldu. Kolumdan tuttup beni durdurdu. Ayağımı havaya kaldırınca gözü ayağıma takıldı.
"Ne oldu ayağına?"
"Sıra düştü. Önemli bir şey yok"Kapıya doğru ilerlerken birden belime dokunan elin şokuyla, ayaklarım yerden yükseldi. Beni kucağına almıştı. Sınıftan çıkarken bırakması için çırpınsamda fayda etmedi. Yukarı çıkardığında karşımda Emre hocayı görünce ayrı bi şok içine girmiştim. Bir şey söylemeden kucağında benle dışarı çıktı. Arabanın önüne gelince beni indirdi. Hala ayağımın üstüne basamıyordum. Arabanın kolundan tutunup.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun? Çekil önümden"
"Kızım sen iyi misin? Ben gelmesem sabaha kadar ordaydın. Teşekkür edeceğine ne yapıyorsun. Bin şu arabaya"
Onu ittirip yanından geçmeye çalıştım ama arabanın kapısını açıp beni arabaya bindirdi. Çıkmaya çalışırken kapıyı kapatıp yanıma geldi."Korkma kaçırmıyorum seni. Doktora gitmen lazım. Ayağını göster sonra ne halin varaa gör" kemerini takarken gözleri gözlerimde takılı kaldı başımı cama çevirdim. Kısa sürede hastahaneye geldik.
Ayağımda çatlak varmış. Alçıya alınan ayağımla dışarı çıktım. Tabi ki yanımda Burak.
Kapının önünde durup."Ne duruyorsun git artık" sözlerimle gözü açıldı. Elimde değnekle önünden geçerken telefonu çaldı. Ben yürürken beni nasıl bulduğunu düşünüyordum. Arkamdan gelmedi. Gelmesini de istemiyordum zaten.
Yarım saatte anca eve gelebilmiştim. Kendimi koltuğa atıp uzandım. Ayağıma bakıp olanları düşündüm. Bir an orda günlerce kalıcam diye düşünmeye bile başlamıştım. Nerden anlamıştı okulda olduğumu. Soruları cevapsız bırakıp mutfağa gidip karnımı güzelce doyurdum. Sabah bu ayakla okula nasıl gidecektim. Koltupa kendimi atınca gözlerimi kapattım. Tam uykuya dalacaktım zil çalmasıyla irkildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suskun
Short StoryDili susmuş ama kalbi çığlıkla dolu bir gencin hikayesi. Bu hayatta susmayı çare sanmış, bazen yıkılmış, bazen dimdik durmuş. Ama sesiz kalmış gözlerle konuşmayı tercih etmiş. Sizleri bekliyor....