13

12.5K 1.1K 1.4K
                                        


keşke benim hakkımda
ne düşündüğünü sorabilseydim

Soohyuk'a olan hislerim ilk karşılaştığımız andan itibaren, olumsuzluklara bulanmış ve bu şekilde de devam etmişti. Göz göze geldiğimiz ilk an sevememiştim- belki birbirimizi tam olarak tanırız ve fikrim değişir diye düşünmüştüm zamanla. Ama yanılmıştım. Onunla tanıştığımızda Jungkook'la ayrılmışlardı bile ve benimle Antichrist'ım arasında sürtüşmelerin başladığı- kısaca onu, benim için terk ettiği zamanlardı. Biliyorum, daha sormadan benim için olduğunu dile getiriyordum; ama öyle hissediyordum işte. Oraya çok da takılmayalım şimdi.

Söylemeye çalıştığım; baştan Soohyuk'tan hoşlanmama sebebim, bana olan bakışlarıydı. Kasabaya geldiğinde ve Jungkook'larla takıldığında; gözlerini bana diker, sanki içinden yüzüme jilet tükürmek istermiş gibi bakardı. Eh, biri size öyle bakınca, siz de ona güller fırlatmazdınız değil mi? Ben de ayar olmuş, bu ayarımın dozu git gide de yükselmişti her defasında.

Özellikle Jungkook'la sevişmeye başladıktan sonra, iyice şaşmıştı. O zamanlarda istemsizce ikimizi karşılaştırır, hangimizin daha iyi olduğu konusunda Jimin'i ve Jin'i darlardım. Her ne kadar itiraf edemesem de, Jungkook'u sahipleniyordum. Evet; birbirimizden nefret ettiğimizi söyleyip, sürekli kuyularımızı kazıyor, sadece seks için mızraklarımızı indiriyor olsak da- vücudunu sahiplenmekle kalmamış, bir de bütün ilgisini ve dikkatini ele geçirmeye takıktım.

Kıskançlık mı? Evet, dibine kadar kıskançlıktı. Farkında değildim tabi ki. O zamanlar - kaos çıkarmak için yapıyorum- bahanesinin arkasına sığınıp; tekmelerimi geçiriyordum Soohyuk'un hislerine. Bundan keyif alıyordum. Bu beni kötü biri mi yapıyor? Sikerler. İyi biri olduğumu hiçbir zaman iddia etmedim, zaten.

En sevdiğim göt edişlerimden biri sonbaharda yaşanmıştı. Herkesin ya kaykaya ya da patene sardığı günlerdi. Ve ben annemlere ilk önce kaykay aldırmış, bu konuda fazlasıyla beceriksiz olduğumu fark ettiğimde de -paten diye ağlamaya başlamıştım. Ama annemler almamakta kararlıydı. Burs paramın hepsini barda yediğimden ve dedemden de parayı ayın başında aldığımdan, tek çarem işe girmekti. Ya da ben öyle sanıyordum.

Yoona teyze, o gün öğleden sonra yaptığı alışverişleri göstermek için yanına çağırdığında; aklımdan böyle bir şey geçmemişti bile. Karavandan inerken elleri arkasındaydı ve bir anda; "Sana sürprizim var!" diyerek, istediğim pembe patenleri çıkarmıştı arkasından.

O an ki şokumu hala hatırlıyordum. Asla aklıma gelmemiş, ihtimal dahi vermemiştim alacağına. Ama almıştı. Hatta sırf benim için şehre inmiş; günlerdir dudak bükerek internet sitesinden baktığım patenleri bulmak için, didik didik gezmişti bütün mağazaları. Dünyada Yoona teyzeden daha muhteşem bir insan olamazdı ve onu da ben kapmış, annem yapmıştım işte.

"Gerçek mi bu!" diye bağırıp, patenleri elinden kapmıştım. Hafif parlak ve simli, tekerlekleri daha açık pembe olan hayallerimin pateni resmen ellerimdeydi. Artık nasıl bakıyorsam patenlere; Yoona teyzenin yüzünde güller açıyordu bana bakarken. Kenara fırlatıp üstüne atlamış; yanaklarına art arda öpücüklerimi bırakmıştım. "Seni çok seviyorum! Çok seviyorum!" diyerek, kadını resmen salya içinde bırakmıştım.

Yanaklarımdan tutup sıkarken; "Bu güzel suratın, üzülmesine asla dayananmam." demişti. Ben çalışıp alırdım aslında dediğimde de; "Gezip tozacağın yaşlarda ne çalışması?" diye cırlamıştı. Şarabını alıp sandalyesine ilerlerken, saçlarını savurmuş ve giymem için işaret etmişti. Hemen karşısına oturmuş, ayakkabılarımı çıkartıp yeni cicilerimi giymiştim. O kadar şekerdi ki rengi, ısırmak istiyordum. "Üzerindekilerle çok güzel oldu bak."

my bad choice | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin