Kitap kısa sürede bazı katagorilerde en baştada "macera ve tutku olmak üzere benzeri kategorilerde" birinci sırada yer alıyor. Hepinize ve ilginize teşekkür ediyorum.
İyi okumalar 🔥
______________________________________Model; Mey :) ♩
______________________________________
Aylardan Kasım, yağmurlu ve kasvetli bir günün sabahında oturduğum sıralarda yoğun bir ders saatleri içerisindeydik. O zamanlarda ortaokul hocamızın hepimizin yüzüne tek tek bakarak büyük bir ilgiyle "sahip olduğunuz için kendinizi mutlu ve iyi hissettiğiniz şey ne?" Diye sormuştu.
Sıra bana gelene kadar uzun bir süre düşünmüştüm.
Sahip olduğum hiçbir şey yoktu.
Kimisi annem, kimisi ailem, kimisi gitarım, kimisi arkadaşlarım, kimisi ise duygularım diye cevap vermişti. Bu ve bunun gibi birçok cevap daha...
Annem yoktu, ailem yoktu, gitarım, arkadaşlarım yoktu. Hatta duygularım bile yoktu. Kimsesizdim.
Kimsesizlik hiç bu kadar zor gelmemişti.
Sıra bana geldiğinde dik dik yüzüne bakmış ve "kendim" diye cevap vermiştim. "Sahip olduğum en güzel şey kendimim" demiştim. Lâkin bu beni mutlu etmiyordu çünkü mutlu olmak nasıl bir duygu bilmiyordum.
O an o yaşta bunu söylemiş olmak etrafımda cevabımı dinleyen insanlara egolu olduğumu düşündürebilirdi lâkin bilmedikleri bir şey vardı; benim kendimden başka kimsem yoktu.
Şuan bana bu soru tekrar sorulsa, tekrar aynı cevabı verirdim çünkü hâlâ bu hayatta kendimden daha değerli kimse yoktu.
Birisine değer vermek için onu sevmek gerekiyormuş, ben birini sevdiğimi hissettmiyordum.
İçimde bazı duygular bazen kendini yokluyordu. Misal, sırf bir şey hissetmiyorum diye insanların kalbini kırabilirdim lâkin bunu yapacak kadar ileri gidemiyordum. Bazı insanlara. Bunu ona yapmak istemiyordum.
Ya da Mirhan'ı bazen gerçekten arzuluyordum. Eğer arzulamasam dahi onunla sevişmeyi seviyordum ve bunun bende bir duygu yarattığını hissediyordum. Hiçbir duygunun varlığını hissetmediğim için öyle olduğunu da zannediyor olabilirdim.
Ya da duyguların tamamen kapalı değildir.
Bilmiyordum.
Dakikalardır sessiz bir şekilde yolda ilerliyor, camdan içeriye sızan soğuk rüzgarı bedenime hissettriyordum.
Soğuğu seviyordum.
"Özür dilerim" diye sessiz ve mırıltılı çıkan ses ile kafamı Asil'e çevirmedim lâkin kafamı salladım.
Özürler, siktiri boktan bir durumdu ve hiçbir işe yaramıyordu.
"Beni affedebilecek misin?" Diye sorması ile bu sefer bakışlarımı ona çevirdim. Yakışıklı yüzünü çevreleyen sakallarında gözlerimi gezdirdim.
Şüphesinde haklıydı ama bu bir şeyi değiştirmiyordu.
"Affedilecek bir durum yok, yaptığın saçmalığı hatırlamak dahi istemiyorum. Unut gitsin" diye tek düze bir sesle konuştum.
Bu kadar kolay yalan söylüyor olman bazen beni bile korkutuyor.
Masum bir kadın değildim, masumiyetimi ben iki yıl önce bir gece vakti bir adamın kollarında idam masasına oturtmuştum. O geceden sonra tekrar edilen anlarla ise idam ipini boynuna dolamış, infazını kesmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK TUTKU (+18) | DÜZENLENECEK
Literatura Feminina"Kendini benim karşımda tatmin edebilir misin?" Diye sordu. Hiçbir duygu hissetmeyen benliğim ile kaşlarımı çatarak "ne?" Diye sordum. Üzerimdeki bornozun kuşağına getirdiği eli ile hızla iki yana açtı onları ve karşısında çırılçıplak kalmama sebe...