bölüm öncesi not : hande'nin çocukluktan olan şeylerini dram katmak için değil fobisinin nereden kaynaklandığını okumanız için serpiştirdim haberiniz olsun :))
bu arada sınava girenlerin sınavı nasıl geçtii? umarım her şey gönlünüzce olmuştur, hakkınızda hayırlısı neyse o olsun^^
keyifli okumalar, çokça seviliyorsunuz.<33
--
"Anne!"
Çaresizlik, kozasını usulca yırttı ve eski halinden bambaşka bir şekilde gözlerini araladı. Telaşeye can verdiği vücuduna bahşedilmiş kanatlarını çırparak, havalandı ve benim savunmasız, kökleri dayanaksız ağacımın dallarında soluklandı.
"Anne, ısıracaklar! Yalvarırım anne!"
"O aklın başına gelecekse ısırsınlar, Hande."
Geçmişimin tozlu sayfalarına takılan aklım, ayaklarıma bir ip gibi dolanıp hareket etme yetimi elimden aldığında bir an önce bu aptalca duruma son verip bir şeyler yapmam gerektiğini biliyordum. Mesela koşmalıydım, çığlık atarak sesimi duyurmalıydım değil mi? Aptal çocukluk anılarıma takılacak vakit değildi. Tek bildiğim şeyin ağlamak, boş boş yardım dilenmek ve kendimi korkudan beş para etmek olduğu zamanlara dönmek şu an benim hiçbir işime yaramayacaktı.
İnsanın yarası derin olunca, yıllar geçse de izi kalıyor, hatırladıkça sızısını hissediyordu. Benim yaram annemdi ve ben, annemin açtığı yaraların sızısını hissettiğim o kısımdaydım.
Ama yine de koştum. Ayaklarıma dolanıp, beni sıkıştıran kötü anılarımın ucundaki kör düğümü zorlukla çözüp; son hızla, tek çarem bu olduğu için buna sığınarak koştum. Kalbim o kadar şiddetle atıyor ve midem o kadar çok bulanıyordu ki aslında tam bu noktada bu kadar hızla koşacak cesareti kendimde nereden bulabildiğimi bilmiyordum.
Küçüklüğümün koşar adımları belki yetmemişti korunmaya ama ben artık büyümüştüm. Ben kendimi kurtarabilecek o yaşa gelmiştim.
Az önce sıcağından şikâyetçi olduğum yaz akşamının rüzgârı şimdi yüzüme öyle sert çarpıyordu ki saçlarım yüzüme dağılıyordu. "Yalvarırım, gelmeyin!" Diye bağırdım son sesle, içimdeki bu kötü hissi atabilmek için. İki köpeğin de pati sesini duyabiliyordum ve bu o kadar korkunçtu ki kulaklarımı tıkamak istiyordum.
Onlardan kurtulabilmek için bir iki şey düşünmem lazımdı ama korkum o kadar ön plandaydı ki düşüncelerimin gözlerini simsiyah bir örtüyle kapatmıştı. Yapabildiğim tek şey topuklarım acıyacak kadar sert ve aceleci adımlarla koşabilmekti. Bir de çığlık çığlığa yardım dilenmek tabii. Bu ıssız sokakta beni duyup, yardımıma gelecek kimse yoktu ama ben zaten alışıktım. Sanki hangi yardım çığlığım karşılık bulmuştu?
Girdiğim sokağı sonunda bitirdiğimde son anda akıllıca davranarak sola saptım ve ana caddeye çıkan o yokuşumsu yolu zorla tırmanmaya başladım. Dizlerim o kadar çok titriyordu ki normal bir zamanda olsam değil bu kadar yolu koşacak, ayakta duracak gücü bulabileceğimi bile düşünmüyordum. Çığlıklarım, hıçkırıklarıma; hıçkırıklarım, sert iç çekmelere dönmüştü. "Yalvarırım yardım edin!"
"Anne beni sen kurtarmazsan kim kurtarır?"
Bir an köpeklerden birisinin nefesini ve hırlamasını o kadar yakınımda hissettim ki dudaklarımdan çıkagelen çığlık, beni bile korkutmuştu. Ses tellerim sızladı, tam şu an bir arabanın bana çarpıp; öldürmesini bile tercih edebilirdim. Fobim, diğer korkularımdan da üstün gelmiş, onları bile çekici kılmıştı gözümde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dövmeci +18 | Texting
Romancehande : göğüslerimin arasına yaptırmak istediğim bir model var hande : uçlara doğru uzanan hande: yapabilecek kadar becerikli misin dövmeci : At bir bakalım. *Hande'den yeni bir fotoğraf.* *Fotoğraf açıldı.* dövmeci : Siktir. dövmeci : Modeli atacak...