30.Bölüm P1

257K 12.1K 16.9K
                                    

yorumlarınızı bekliyorum. keyifli okumalar, çokça seviliyorsunuz<3

--

"We are the champions!" Boğazlarım yırtılırcasına, radyodan süzülen şarkıya eşlik ederken içimdeki heyecanın kıpırtısı sayesinde yerimde duramıyordum. "Cause we are the champions, of the world!"

Şu an değil Champions, 'düşmanlarla yarışırız, para çok para çok' söyleyesim vardı ancak yan koltuğumda sevgilim otururken bunu yapacak değildim. O konserime içten devam edebilirdim. Hoş, içimden verdiğim konserdeki şarkı sözlerinin beni daha çok anlatması da ayrı bir gerçekti. Onlarca dövmeci sahibi kişileri tokatlamış ve senelerin oldukça çekişmeli geçen, inanılmaz iddialı çizimlerin çıktığı yarışmada öyle ya da böyle birinci sırayı kapmıştım.

Şampiyon Hande Ertem diyeceklerdi bundan sonra.

Şarkının son dizesinde iyice bağırmış, yüksek notalara çıkmaya çalışan sesim haliyle detone olmuştu. Fakat bunu önemsemedim. Kesinlikle şu tonlamaları ayarlayabilsem önü açık, geleceği parlak bir sanatçı olabilirdim. Sorunum sadece detone olmaktaydı, sesimin güzel olmaması kesinlikle önemli bir detay değildi. Hem sanki şu devirde şarkı çıkaranların sesi mi güzeldi Allah aşkına?

İçten içe girdiğim isyanda haklı olduğumu fark ettiğimde sesime olan güvenim iyice yerine gelmişti. Ben gülümseyerek dışarıyı izlerken Dinçer, "Hande..." diyerek bana seslendi. Şarkının sözsüz melodisine ayak uydurup sallanırken, arabanın açık camından süzülen rüzgâr salık bıraktığım saçlarımı uçuşturuyordu. Kendimi iyice moda girmiş gibi hissederken Dinçer'e döndüm. "Bak yeteneğin vardı, yarışmayı kazandın. Ama ses konusunda şartları zorlamasan mı?"

Açık sözlülüğü dudaklarımın şaşkınlıkla aralanmasına neden oldu. İnsan bir insana sesinin güzel olmadığını böyle mi söylerdi Allah aşkına? Hemen bir savunma mekanizması oluşturarak, ona karşı gardımı aldım. "Ya ben burada sanat yapıyorum, sanat! Az saygın olsun be adam."

Halime yandan bir bakış attı ve tek eliyle saçlarını düzelttikten sonra önündeki cama yeniden odaklandı. Bu sırada gözlerim yeniden giyindiği deri cekete kaydığında sıcaktan dolayı ben nefessiz kaldığımı hissettim. Götünden ter aktığına yemin edebilirdim. "Güzelim sanatın çevreye rahatsızlık vermese, şerefsizim ağzımı açmam."

Ona düşmancıl bir bakış attım. Şu saatten itibaren öyleydik de, resmen şaheserime açık açık hakaret etmişti. Sesimi kasıtlı olarak titreterek, "Sesim güzel değil diye şarkı da mı söylemeyeyim, Dinçer?" Diye sordum. Belki halime acır da şarkı söylememe engel olmazdı.

"O ses tonu ne öyle?" Dedi şaşkınlık barındıran bir ifadeyle. "Bağla bağla, iyice dramatiğe bağla olayı. Aynen."

"Sen bardak kırık diye su içmekten vazgeçtin mi?" Onu böyle ikna edemeyeceğimi anladığımda lafı çevirmekten yana kullandım hakkımı. Bu sırada kulağım radyoya takılmıştı. Şarkının sesini iyice açtım, Allah'tan nakarata denk gelmiştim. "Bende şarkı söylemekten vazgeçemem. Hem kutlama yapıyorum şurada, dokunmaz mısın?"

Elimi yeniden mikrofon yaptım ve şarkıya eşlik ettim. "We are the champions! We-" Radyonun sesi aniden kısıldı, arkadaki fon gidince çıplak kalan sesimi duyduğum an şarkının devamını getiremedim. Evet, şimdi daha emin olmuştum, kesinlikle tek sorunum detone olmaktı.

Dövmeci +18 | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin