merhaba. Dövmeci'nin 12 bin kelimeyle en uzun ve her bir satırı dolu dolu olan bölümüne hoşgeldiniz.
olanları hatırlamak adına bir önceki bölümün son kısmına göz atabilirsiniz ✨
bölüm şarkılarını aşağıya bırakıyorum. bu bölümü şarkısız okumamanız şiddetle önerilir, ben yazarken hiç kapatmadım çünkü. eşlik etsinler sizlere<3
🎼
olan bize oldu - fettah can
anlarsın - dediler ki
veda türküsü - emre fel
hiç susma - çağan şengülözellikle son kısımlar için o yar gelir - aytekin ataş'ı tavsiye ediyorum. okuyunca daha iyi anlayacaksınız neden bu parçayı ayrıca önerdiğimi.
iyi okumalar❤️
—
Dinçer Barlas.
Hayatımın en başından bu zamana kadar bana huzursuz hissettiren herhangi bir durumun içerisinde bulunmaktan her zaman nefret etmiştim. Yapım gereği rahat bir adamdım, insanların kendi çapında büyütüp dert edindiği şeyleri ben çoğunlukla umursamazdım.
Dürüst olmak gerekirse kendimi öyle durumların içerisinde pek de bulduğum olmamıştı. Bugüne kadar karşıma çıkan en ufağından en büyüğüne kadar her türlü sorunu halledebilmiş, beni huzursuz edecek çapta sorun teşkil eden bir ihtimalle karşı karşıya çok fazla kalmamıştım. Böyle bir şeye daha başından çok rahatça engel olabiliyordum.
Ancak insan kendisine ne kadar güvenirse güvensin, karşısına çıkan her şeyi çözebileceğini ne kadar düşünürse düşünsün; kader, elini kolunu sıkı sıkıya bağlayınca bulmam dediği her durumun içerisinde buluyor, hallederim dediği ne varsa halletmeye gücünü yetirmiyordu.
Ben şu an eli kolu bağlanan o adamdım. Olmamam gereken durumdayken, var olabilecek bütün sorunları daha hızlı şekilde halletmem gerekirken olan biten her şeyin ortasında çırpınıp duran o adamdım.
Saat gece yarısını fazlaca geçmişti. Konsoldaki gösterge 03.22'yi gösteriyordu. Saate bakmam; Volkan'ın telefonunu almam üzerine yola çıkalı çok olmadığını fark etmeme sebep oldu. Birkaç dakika önce göğsümde sevgilimle, bana uykumda dahi huzurlu hissettiren o halimizden sıyrılalı hemen hemen altı yedi dakika oluyordu.
Ne olduğunu bilmiyordum, ortada ne dönüyordu tahmin edemiyordum. Evden çıkmadan önce Hande'yi sakinleştirmek adına bir sorun olmadığını söyleyip dursam da daha ilk saniyede büyük bir sorun olduğunu anlamış, işlerin yolunda gitmediğini hissetmiştim aslında. İnşaatla ilgili bir sorun çıkamazdı, en azından Volkan'ın can havliyle beni bu saatte arayacağı kadar büyük bir sorun asla çıkamazdı.
Geç saatin getirdiği avantaj yollarını boş olması olmuştu. Evden çıkalı çok olmamışken aldığım yol, o dakikaların azlığına nazaran biraz fazlaydı. Paradise'a ulaşmama hemen hemen iki üç kilometre kalmıştı.
İçimi basan sıkıntıyla sertçe soluklandım ve elimi sol tarafımdaki panele atarak camın düğmesini aşağı doğru bastırdım. Yüzüme çarpan havanın beni ferahlatacağı düşüncesinin saçmalıktan ibaret olduğunu camı sonuna kadar aralamama rağmen hiçbir şeyin değişmemesiyle fark ettim.
Kulağımı, içimdeki seslerden tek bir tanesine bile vermemek için dakikalardır dirensem de içlerinden sıyrılan o sesin kafamın içerisine sızması, beni mağlup hale getirdi. Evden çıkalı on dakika olmak üzereydi. Hande'yi o halde, aklında bin tane soru işaretiyle bırakalı on dakika geçecek demekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dövmeci +18 | Texting
Roman d'amourhande : göğüslerimin arasına yaptırmak istediğim bir model var hande : uçlara doğru uzanan hande: yapabilecek kadar becerikli misin dövmeci : At bir bakalım. *Hande'den yeni bir fotoğraf.* *Fotoğraf açıldı.* dövmeci : Siktir. dövmeci : Modeli atacak...