39.Bölüm

36.1K 2.4K 1.6K
                                    

olayları hatırlamak açısından önceki bölüme göz atmanız tavsiye edilir. bol keyifli okumalar, satır aralarında buluşalım, voteleri unutmayalım🤍

🎶
ağlama ben ağlarım - canozan
beni böyle severler mi? - berk baysal
dilruba - daniska

--

Parmaklarımı, yaslı olduğum çıplak bedenin göğüs kısmında dolaştırırken dalgın bakışlarımı dalıp gittiği noktadan çekip alamamıştım. Gözümün önünde binbir tane ihtimalin sahnesi kuruluyken ve her biri kendi oyununu çevirirken bunu başarmam o kadar kolay olamıyordu.

Son birkaç gündür ruh halim böyleydi. Dalgın, durgun ve sakin. İçimde hiçbir şeye heves yoktu, tek istediğim günün uyanık olduğum tüm saatlerini Dinçer'le beraber geçirmekti. Her saniye onu hissedeyim, içimde filizlenen her kötü tohumun üzerine onunla birlikte basıp geçeyim ve içim sıkıldığı, daraldığım an onunla sakinleşeyim istiyordum.

Saat gecenin bir buçuğuydu, ikimiz de yatağın içerisinde öylece oturmuş düşüncelerimizi dinliyorduk. Ya da bunu yapan sadece bendim ve Dinçer'de gözümü kırpıp uyumadığım için benimle birlikte beni bekliyordu.

Rahatlığı ve boş vermişliği konusunda o olmak istiyordum. Ortada dönen olayları ki bu durumda en büyük ihaneti yaşayan oydu, hiç takmıyor, sıkıntı yaptığımı fark ettiğim an bana kızıp aklımı dağıtmaya çalışıyordu. Yanımda olduğunu ve o olduğu müddetçe hiçbir şey olmayacağını, bu yüzden boş yere canımı sıkmamam gerektiğini yeri gelince dile getiriyor yeri gelince de varlığıyla hissettiriyordu.

Veya da takmadığı konusunda ben öyle sanıyordum.

Ancak elimde değildi. Dört gün önce yaşadığımız o gecenin ardından Meva'ya hâlâ ulaşamıyor oluşum, Serhat'ın ne durumda olduğunu asla bilmemem ve içimde hiçbir şekilde bastıramadığım o kötü his; ortada hiçbir şey yokmuş gibi davranmama engel oluyordu.

Ortamın kasvetli, boğucu havasını dağıtmak için hafifçe boğazımı temizleyip, "Yarın akşam ablam bizi yemeğe çağırıyor," diye mırıldandım. Söylediğim şey çok fazla evliymişiz havası yaratmıştı. Takılıp kalacağım belli başlı şeyler olmasa bu cümlemle oluşan hissi abartabilirdim. "Senin işinden dolayı bir şey diyemedim, Paradise'da olacağım dediğin için."

Evet. Gün boyu mekânda olacağından bahsetmişti. Yarışmayı kazanmamızdan ardından yeni gelen kataloglar, mekânın müşterisini son birkaç gündür haddinden fazla artırmıştı ve bu da Dinçer'in çalışma saatlerinin artması olarak dönmüştü.

Tam o sırada telefonuna bir mesaj bildirimi gelince kafasını sağ tarafına çevirip komodininin üzerine bıraktığı telefonunun ekranına baktı ve ardından hiç umursamadan bana geri döndü. "Kabul etseydin güzelim," dedi kısık ve boğuk bir sesle. Uykulu sesiydi, bunu bilecek kadar tanıyordum onu. "Gitmemizi istiyorsan gideriz."

Ne durumda olursak olalım yine de Handeliğim tuttu. Gitmemizi istiyorsan cümlesi buraya çekilir miydi bilmiyordum ancak, "Sen istemiyor musun?" Diye soramasam ölecekmişim gibi hissetmiştim. Düşünme yetim yoktu ya çünkü, beynimi kullanamıyordum mesela. Başka açıklaması yoktu çünkü bu sorunun

"Ailenden birisiyle tanışacağımı söylüyorsun," Dedi kısaca. "Sence isteksiz olma gibi bir ihtimalim söz konusu olabilir mi? Öyle söyleme sebebim ben ne kadar istesem de isteyeyim son birkaç gündür içerisinde olduğun ruh halinden dolayı senin istemiyor olma ihtimalindi."

Ancak neticesinde o Dinçer'di. Benim takıldığım o bomboş noktanın bile altından böylesi ince bir düşünceyi söküp alacak adamdı.

Senin istemiyor olma ihtimalindi.

Dövmeci +18 | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin