35.Bölüm

90.4K 4.1K 3.9K
                                    

upuzuuuun bir bölüm oldu. satır aralarında sizi bekliyor olacağımm. yıldıza basmayı unutmayalım bölüme geçmeden önce.

keyifli okumalar, çokça seviliyorsunuz🤍

--

Bebekler dünyanın en masum, en tatlı, en şirin ve en sevilesi görünen fakat tüm bu maskelerinin altında en tehlikeli canavarı besleyen canlı türleriydi. Buna son üç saat içerisinde daha da emin olmuştum. Olmak istemezdim, olduğum için bihayli pişmandım fakat olmuştum.

"Masal, teyzecim n'olur ama artık ya!" Kucağımda tuttuğum küçük bedenini zıplatırcasına hafifçe oynattım ve salonda bir ileri bir geri yürümeye devam ettim. Susmuyordu. Bir şeyi mi eksikti, bir şeyden mi rahatsızdı asla anlamıyordum ve tüm bunların yanında Masal, ona yaptığım tüm şirinliklere rağmen asla susmuyordu. Evi kırk beş kere turlamış, ilgisini çekeceğini düşündüğüm her şeyi ortalığa yığmıştım fakat bir türlü beni kaale almıyordu.

Hongolamanda şongolamanda diye başlayıp üzerinde basit bir büyü denesem susar mıydı acaba? Gerçekten sadece üç saatlik bebek bakma temalı eziyet psikolojisi bile beni mahvetmiş, türlü türlü senaryolar kurma yoluna sevk ettirmişti. Ben böyle birisi değildim, ben böyle birisi olmaya mecbur bırakılmıştım ve an itibariyle teyzelikten istifa ediyordum. Derken gözüm Masal'a kaydı ve şakacıktan da olsa bu düşündüğüm şeyden vazgeçiverdim.

Salonumun ortasında kucağımda ağlayan Masal ve az sonra susması için ağlamaya başlayacak olan ben öylece yürürken son bir saattir asıl dikkatini çekeceğimi düşünüyordum. Bu esnada aklıma; saçıma taktığım kurdele gelince elimi hızlıca kafamın üzerine attım. Saçlarımı salık bıraktığımda gözümün önüne gelip beni fazla rahatsız ediyorlardı bu rahatsızlığı en aza indirgemek için kafama saçlarımı geride tutmaya yardımcı olacak kısma kırmızı renk bir kurdele takmıştım. Böylelikle de iyice; bir senelik evli, yeni bebek annesi profiline daha kolayca bürünebilmiştim.

Hızlıca çözdüğüm kurdeleyi elime alıp Masal'ın gözünün önünde salladım ve ağlamasını bastıracak kadar yüksek sesimle, "Ayy, bak burada ne varmış?" Diye adeta bağırarak gözlerini üzerime çekmeye çalıştım. Ortaya çıkan sonuçsa kurdelenin Masal'dan çok benim ilgimi çekmiş olmasıydı. Ben nasıl zıplattığımı izlerken Masal gözünü kaldırıp bir kere bile bakmamıştı. "Masal, bak teyzem!"

Bu kadar tatlı, küçük ve masum ve bir de canımdan bir parça olmasa onu muhtemelen komşunun kapısına bırakıp çok uzaklara kaçabilirdim.

Böyle de susturamayacağımı anladığımda artık en son çarem olarak arkamdaki koltuğa oturup ben de ağlamaya başlayacaktım ki beni kurtaracak bir şeyler oldu. Bir zil sesi evin içerisinde çalmaya başladı. O an gözlerimin, animasyonlarda para görünce dolar simgesi ortaya çıkartan göz bebekleri gibi ışıldadığına emindim. Çünkü kapıdaki her kimse bir saatlik canlı ağlamalı fon müziğinden beni kurtarmayı başarabilmişti.

Zil sesi Masal'ın dikkatini çekti. Sabahtan beri türlü şaklabanlıklara girmem onu pek etkilememişti ama sadece dışarıdaki kişinin zile dokunup kapıyı çalması hanımefendinin ilgi odağı olmaya yetmişti. "Pes," dedim hayretle. "Gerçekten pes Masal. Küstüm ya." Bir ortadaki sehpanın üzerine çıkıp ona şaklabanlık yapmadığım kalmıştı. İnsan emeğinin karşılığını bulamayıp, böyle bir şeyle karşılaşınca üzülmüyor da değildi şimdi.

Ben kendi içimde Masal'a içerlenmem hakkında konuşma yaparken kapı tekrar çaldı. Adımlarımı salonun kapısına yönlendirirken ne halde olduğumu gözden geçirmek istedim. Kot şort tulum giyinmiş, içine de beyaz renk bir tişört geçirmiştim. Saçlarımı da iki yanımdan açık bırakıp kafama tulumumla aynı ton bir kurdele geçirmiştim ama emin olduğum bir şey vardı sabah bu kombini yaptığımda kendimden emin olduğum tatlılığımdan eser falan kalmamıştı.

Dövmeci +18 | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin