2.Bölüm: Kanlı Karşılaşma

33.8K 1.4K 662
                                    

BEĞENİ VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM ❤️❤️

İnleyerek yerimde doğrulurken elim otomatik olarak ensemdeki yerini almıştı. Göz kapaklarım binlerce tondaymış gibi ağrıyor, dizlerim sinirlerine yeni tutunmuş gibi hareket ediyordu.

Gözlerimi açarak yatağımın karşısındaki küçük, tek kapaklı dolabıma bakışlarım  takılırken ev oldukça sessizdi. Saçlarımı yüzümden çekerek üzerimdeki iş kıyafetlerine baktım. Bunlarla yatmama imkan yoktu. Zorlukla ayağa kalkarak ensemdeki hafif şişliği ovdum ve salona doğru yürümeye başladım. İşten çıkalı en az dört saat olmuştu ve geceye yaklaştığımıza emindim.

Karnımın gurultusuyla elimi karnıma bastırdım ve telefonumu aramak için salonun eşiğinden adımımı attım fakat kanepemde oturan ikiliyle geriye doğru kaydım. Olanlar beynime darbeyle indirilmiş gibi yüklenirken bir elimle kapının kasasını sıkıca tuttum.

Kanepemde iki oğlan uzanıyordu. Biri kısa siyah saçlara sahip, masmavi gözlü, sol elmacık kemiğinin birkaç santim altından başlayıp dudağının altına kadar inen, ince uzun yara izine sahipti. Kollarını başının arkasında toplamış, arkasına yayılıyordu.

Diğeriyse yine siyah, gözlerinin üzerine düşmeye hazır saçlara ve gri gözlere sahipti. Çıkık elmacık kemikleri ve çenesiyle kusursuz yüze sahipti. Kolunun biri bacağın üzerindeyken diğeri kanepenin başlığındaydı ve ikisi de siyah takım elbise giymişlerdi.

Güç almak istercesine sıktığım kapının kasanına iyice yüklendim ve direk bir çift için için yanan gri gözlere odaklandım. Sokakta hissettiğim tüm tanıdık hisler doğruydu.

Bu oydu.

Beni mahveden, cehennemin kuyularına atıp küle dönmeme neden olan adamdı.

Nerit Kutseli'ydi.

"Defol!" dudaklarımdan dökülen ilkel bir tepkiydi.

Gri gözleri temkinle açılırken yüzü tamamen ifadesizdi. Yerinde dikleşerek gözlerimin içine baktı ve bütün vücudumu süzmeye başladı.

"Defolun evimden!" kalbim kulaklarımda atarken bedenimi yeni titremeler almıştı. Düşüp, dizlerimin üzerine kapanmama saniyeler vardı ve yerimde durmamı sağlayan öfkemin harmanıydı.

"Üzgünüm bunun imkanı yok tatlı kız. Buraya canını almaya geldik." Yüzümü çevirmek istemediğim halde sesin sahibine, mavi gözlü oğlana döndüm. Yanındaki oğlana bir bakış atarak sırıttı ve yerinden arkaya doğru iyice yaslandı. "Görüyorum ki işler ilginçleşecek."

Sözleri duvar gibi yüzüme çarpıyordu. Aklım dün geceki görüntülere gidip gidip geliyordu. "Sizdiniz. O adamı öldüren sizdiniz." Kelimelerim dudaklarımda kan donduran fısıltılarla çıktı.

"Burada ne işin var!" yerinde dikleşerek tam önümde durdu Nerit. Vücudundan buram buram hisler göğsüme kadar akıyor, acıyla sıkışıyordu. Dolan gözlerimi yok etmek için sinirime sarıldım.

"Sana ne!"

Sözlerime aldırış etmeden elini saçından geçirdi ve takım elbisesi biraz kalkarak zamanla başımı yasladığım göğsünü açığa çıkardı. Eskiden olsa sarılmak için can attığım, başımı yaslamak istediğim göğsü artık bana yabancıydı.

"Bu boktan mahallede, siktiri boktan semte ne işin var diyorum sana!"

"Bende sana 'sana ne' diyorum." İşaret parmağımla göğsüne vurduğumda içimde açılan barajlardan acı ve öfke dökülmeye, geçmişin irinli kinleri akmaya başladı. "Üç sene önce haber vermeden çekip gittiğinde şansını kaybettin."

HUTAME: Kül Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin