9.Bölüm: Değerlisin

17.3K 726 103
                                    

BEĞENİ VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM ❤️❤️

Yataktan çıkmamak için milyonlarca nedenim vardı. En güçlüsü de dün gece yaşananlardı. Binlerce parçaya bölmüş beni sonra bir kenara atmıştı. Karşısına tesadüfen çıktığım da ilk işi tekrar beni bir araya getirip, tekrar yıkmam için inşa etmeye çalışmasıydı. Zannediyordu ki iki yakınlaşmayla tekrar biz olabilirdik. Nefin ve Nerit tekrar eskisi gibi olabilirdi.

Olamazdı.

Artık hiçbir şey ama hiçbir şey aynı olamazdı.

Ben aynı kız olduğumu hissetmiyordum. Kanatlarım kırılmış, gülümsemem öldürülmüş gibi hissediyordum. Umudum yok olmuştu. Güvenimin sırtından bıçaklanmıştı. Öyleyse ben nasıl tekrar aynı kız olacaktım? Biz nasıl olacaktık?

Neden görmüyordu bunu. Neden ona doğru koşacağımı, aldatıcı kollarında yeniden yeşereceğimi düşünüyordu? Böyle ihtimal yoktu.

İstemeye istemeye ayaklarımı çarşaftan çıkardım ve oturur pozisyona geldiğimle ellerimle yüzümü kapatıp, ciğerimdeki her havadan kurtulmak ister gibi nefesimi verdim. Güçlü olmak istemiyordum ama başka çarem de yoktu. Uykusuz gözlerle camdan dışarı baktım. Neyse ki dün akşam ki plan bozulmamıştı. Nerit'in yanından ayrılır ayrılmaz locaya gitmiş kalan görev bilincimin kırıntılarıyla yapmam gerekenleri yapmış, şımarıklıkla devam etmiş, David'den gelen ikinci şişeyle sarhoş olmanın kollarına kendimi atmak istemiştim. İstemiştim ama ne yazık ki Salvador'da, Nerit gibi oyun bozanlık yaparak izin vermemişti.

Adamların kalkışından yaklaşık on dakika sonra kalkmış, kaldığımız yere giderken oteldeki casuslarımıza haber göndermiştik. Nerit nerede çalışıyorsa istihbaratları kuvvetliydi. Görevden sonra peşimize düşen adamları yanlış yönlendirmek için kalmadığımız otele ayrı ayrı adımıza oda tutmuşlar, adımıza kalacak başka insanlar ayarlamışlardı. Tamamen hayalete dönmüştük. Çok akıllıca ilerliyorlardı ve bahsettiği grubun diğer üyelerinin de çarkın dişleri gibi burada olmadan planı döndürmelerini sağlıyorsa iş ağları çok sağlamdı. Koparılmayacak gibi.

Kapımın çalınmasıyla omzumun sütünden kapıya baktım. "Evet?" Sesimden yorgunluk akıyordu ve sabah sabah Nerit'le uğraşamayacak kadar bitkindim.

"Kıyafetlerini getirdim." Salvador'un sesiyle biraz hayal kırıklığı yaşadım. İçten içe Nerit'in gelmesini özür dilemesini bekliyordum ama konu o olduğunda kendime onunla ilgili düşler kurmamam gerektiğini öğretmeliydim. Sesim çıkmadığında, "Yemekte yemedin." dedi.

Kendimi odaya kapattığım için pişmanlık hissederek ayağa kalktım. Neden hep ben acı çekiyordum? Hem de bu sefer onun canını yakacağımı söylemişken. Kilidi çevirerek geçmesi için kenara çekildim. Kucağındaki büyük kutuyla yatağıma doğru giderken bende peşinden takip ettim. Kucağında ki kutu büyük lacivert rengindeydi.

"Bunun içinde akşam giyeceğin elbisen var." kutuyu yatağa bırakarak arkasını döndü. Halimin perişan olduğunu biliyordum fakat kibarlığından olsa gerek tek kelime etmedi. "Sen banyodayken bende ayakkabılarını ve takılarını getireyim olur mu? Üzerini değiştirdikten sonra yemek yeriz."

"Olur," diyerek banyoya ilerledim. Duşa girerek banyo da bıraktığım valizimden üzerime uygun gelecek kıyafetleri giyip saçlarımı tarayarak kuruttum. Bu gece görevin sonuna geliyorduk ve eğer başarılı olursak doğrudan üsse gidecektik. Sonrasıyla tamamen ayrı bir dünyaydı.

Banyodan çıkarak salona doğru ilerledim. Nerit ortada görünmüyordu. En son dün gece odama giderken görmüştüm bir daha da karşılaşmamıştık. Koltuklara yayılmış Salvador'un yanına gittim. "Pizza sipariş ettim."

HUTAME: Kül Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin