20.Bölüm: Kanlı Meydan Okuma

9.1K 442 82
                                    

BEĞENİ VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM Canlarımm ❤️❤️

Sesim dudaklarımdan çıkıp odayı kaplar kaplamaz Nerit sert ve ani şekilde bana dönerek ters ters yüzüme baktı. Kaşları çatıktı ve güzelim grileri sinirle belirginleşmişti. Çenesini sıkarken kaba kaba konuştu. "Hayır," diye tısladı. "Yoksun."

Sinirlenmiş haline odaklanmayarak oturduğum yerde dikle halde kollarımı göğsümde tuttum ve kararlı bakışlarımı üzerine sabitledim. "Evet, varım." Sözlerimi ciddiye almamış olacak ki ilgilenmedi fakat bunun beni durdurmasına izin vermedim. "Burada sıkılıyorum."

Hala yüzüme ters şekilde bakarken öfkeli olduğu her halinden belli olan mutluluktan uzak sırıtmasını yüzüne kondurdu. Anlamamı istiyormuş gibi işaret parmağı yere bakar şekilde belirtti. "Las Vegas görevinde olduğu gibi burada tehdittin işe yaramaz."

Sözlerindeki baskınlıktan burada kendi sözlerinin geçtiğini anlayabiliyordunuz ama ben bu takımın bir parçası değildim. Kaşlarımı kaldırırken başımı yana doğru eğdim. "Emin misin?"

Nedenini adlandıramadığım şekilde Nerit'in yumuşak karnı olduğunu düşünüyordum ve bunu sadece doğrulamak için değil de kendi çıkarım için de kullanıp sonuna kadar sömürmek istiyordum. Ta ki kendi batıp, batmasına neden olan kişinin ben olduğunu görene kadar.

Cevap vermediğinde devam ettim. "Diğer görevde işinize yaradım. Belki burada da yarayacağım."

"O mecburiyetti. Şimdi olansa bir seçim." kendini göstererek gitmek için hareketlendi. "Benim seçimim ve cevabım hazır."

"Neden?" odadaki ikili sus pus olmuş bizim aramızda olan ters etkileşime bakıyorlardı. Kafalarının  karıştığını biliyordum ve hak veriyordum. Artık bende aramızda olanları anlamıyordum.

Cevabı belliymiş gibi ifadesiz yüzle suratıma baktı. "İşimize yaramazsın. derken sesinde aşağılama yoktu. Doğruları söylüyor gibi duruyordu ve bu hiç iyi değildi.

Pes etmeden devam ettim. "Bunu bilemezsin!"

İnadıma neden devam etmesinin tek nedeni beni sinir etmek olduğunu düşünüyordum. Arkasını dönerek, "Bilirim," dedi ve yoluna devam etti.

Bir avuç inciri daha başlamadan mahvetmemek için hareketlenerek sandalyemi sertçe itekledim ve ayağa kalktım. Peşinden gitmek için hareketlendiğimde güçlü bir el bileğimi tutarak gitmemi engelledi. Elin sahibine döndüğümde Gladio yüzünde sakin ifadeyle kağıdı işaret etti. Bacaklarıma sahip çıkamaya çalışarak başımı salladım. Fırlamak için an kolluyordum. Kağıdına söylemek istediğini yazarak okumam için uzattı. Elinden koparırcasına kağıdı aldığımda yazanları Ven'in de duyması için sesli şekilde okudum.

"Ona meydan okumalısın?" kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırırken ellerimi masaya doğru yasladım. "Ne?"

Yeni kağıda söylemek istediklerini yazarak uzattı. Bu sefer alırken daha kibardım. Sesli şekilde okuyarak dudak büzdüm. Ya tırnaklarımı yiyecektim ya da dudağımın kabuğunu.  "Kazanmak istiyorsan meydan oku. Bunu geri çeviremez."

"Doğru mu bu?" Ven'e seslenerek doğrulaması için bekledim. Söylediklerinde haklılık payı olmak zorundaydı. Temkinle başını sallarken sarı saçlarından elini geçirdi ve yeşil gözlerini üzerime dikti.

"Evet, bu aralarında kural gibi bir şey. Bir çeşit testosteron yarışlarında ortaya çıktı." omuz silkip güzel kavisli burnunu öne çıkardı. "Her şekilde işe yarar."

İstediğimi aldığımda Gladio'ya döndüm. "Bunu bana söylemiş olman sorun yaşamana neden olmaz mı?" Her ne kadar buraya onları daha çok Nerit'i mahvetmek için gelsem de Gladio'ya kendimi yakın hissediyordu ve bunun en önemli etkisinin sessizliğinde gördüklerim yüzünden olduğunu düşünüyordum. Başını iki yana sallarken gülümsedi.

HUTAME: Kül Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin