7.Bölüm: Görev Başlıyor

15.7K 782 136
                                    

BEĞENİ VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM ❤️❤️

Araba durduğunda kapım açılarak bir el inmeme yardım etmek için içeri uzandı. Gözlerimi kimin sahibi olduğunu çok iyi bildiğim yüzüne doğru yükselttim. Nerit'in gözleri ışıkların içinde bile gümüşi iki top gibi parıl parıldı. Suratında en sevdiğim gülümsemesi, sanki peri masalından fırlamış gibiydi. Sahte peri masalımın.

İstemeye istemeye, görev icabı uzattığı eli tutarak önce sağ ayağımı sonra da sol ayağımı çıkarak arabadan dışarı çıktım. Tuttuğu elimi koluna takarken karnımdaki ağrılar artmaya başlamıştım ve şimdiden yanında gitmek istiyordum. Kolumu çekeceğim sıra neyse ki Salvador gelerek diğer elimi tuttuğu gibi koluna koydu ve kulağıma doğru eğildi.

"Yüzünde ki ifadeyi sil." daha da yaklaşarak, "Sanki buradaki en şanslı kadın senmişsin gibi öyle böbürlen." geri çekilerek göz kırptı. "Kolay olsa göre,"

"Ne şanslıyım, ne şanslı." derken zorlukla yüzüme gülümsememi yerleştirdim. İçeri doğru ilerleyip, doğrudan geniş kapıya doğru giderken kolumda Nerit'in olduğunu unutmaya çalışıyordum ama imkansızdı. Kim kalbindeki sızıyı unuturdu?

Kim kalp yarasının sahibini unuturdu?

Ben unutmazdım. İstesem de unutamazdım. Bazen baktığım köşede, bazen dinlediğim şarkı da, daldığım manzara da görecektim onu.

Hep gördüğüm gibi.

Kendimi sese kaptıramaya çalışarak etrafı gözlemledim. Girişte birden fazla görevli vardı ve bir kısmı girişte isim sormaya ve önlerindeki kağıttan kontrol ederken, diğerleri de içerideki mekanın korumasını yapıyordu. Geniş, altın kaplama olduğunu düşündüğüm kapıya yanaşarak durduk. Hemen iki görevli yanımıza gelerek bizi baştan aşağı süzdükten sonra isimlerimizi sordu.

Nerit akıcı bir İngilizceyle, Salvador'un ismini Sergio  North, kendini Nick Grey, benim ismimi ise Cybill Lisa diye açıkladı. Seçtiği soy isimlerin anlamıyla gözlerim ufaktan yüzüne kaydı. O da göz ucuyla beni izliyor, konuşmam için, sormam için meydan okuyordu. Fakat sormayacaktım. Kazanmasına izin veremezdim.

Görevliler ismimizi doğruladığında Salvador'un kolunu daha da sıkarak dim dik durdum ve rolüme bürünerek etrafa küçümseyerek bakarak burnumu kaldırdım. Kollarımdaki adamların ne kadar yakışıklı, benim de onlardan dolayı şanslı, zengin şımarık bir kız olduğumu düşündüm. İçeri doğru ilerlerken kimseyle göz teması kurmuyor, her köşede hata varmış da bana yaraşmıyormuş gibi baktım.

İçerisi kocamandı. Adeta dev bir stadyum büyüklüğünde daire çeklindeydi. yuvarlak hatları takip eden panelden rengarenk ışıklar yanıp sönüyor, tavandan ledler etrafı ışıkla kesiyordu. Terli bedenlerin sardığı ve ortalarında kalan  yuvarlak, yüksek platformda  duran dj kabini vardı. Bar sol köşeyi tamamen kaplamış, localar yükselir gibi kalan odayı kaplamıştı. Adeta eğlence cennetinden fırlamıştı. Dans eden bedenlerse, seksi kostümlerinin içinde kalabalığın arasında geziniyor, korumalar duvar diplerinde olan biteni izliyordu.

Salvador, "Nasıl buldun?" diye sıkılgan bir ifadeyle sordu. O da Nerit gibi rolüne bürünmüş ilerlerken kendinden emin adımlar atıyordu.

Şuh bir gülümseme atarak, "Cehennemin içeriye insan çekmek için bir tuzağı olsaydı, orası burası olurdu." dedim. Mekan gösterişliydi ama günaha davet ediyor, yoldan çıkmamız için çağrıda bulunuyordu.

İkisi de sözlerime kahkaha atarken gideceğimiz yere doğru beni yönlendirmeye başladılar. Doğruca locaların kalbine ilerliyorduk ve nereye oturacağımızı çözmüş gibiydim. Kapısında korumalar olan dört bir yanı aynı bizimki gibi camla kaplı yerin karşı çaprazıydı.

HUTAME: Kül Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin