24.Bölüm: Katillerin Yuvası

9.1K 380 209
                                    

Süprizzz bir saat erken  geldimmm  ♡ ♡

Biliyorum bölüm geç geldi ama inanın derslerim ve koşuşturmalarım bir ara öyle yoğundu ki zamanı ancak buldum :(

Amaaa gönlünüzü almak için uzun bir bölüm yazdımmm ♡

İyi okumalar diliyorummmm beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu 🥺🥺🥺🥺 Sınır koymak istemiyorum o yüzden butona alabilir miyim sizi ♡ ♡ ♡

Aramızda her zaman bir tutkunun olduğunu ve tutkunun sevgimizle sarılı olduğunu düşünüyordum. Kaderin bizi birbirimizi bulmamızı, çektiğimiz acının son bularak birlikte yeniden yaşayabileceğimizi düşünüyordum.

Bütün bunların aslında nihai sona ulaşmamız için başlangıç olduğu aklımın ucuna bile gelmemişti.

Ne yazık ama değil mi?

Yanılmış olduğumu bilmek tokat gibi yüzüme yapıştığında o sevgi zannettiğim şeyin şimdi öfkeyle sarmalanmış olması güzel olan tüm o zaman dilimine edilmiş bir hakaretti.

"Seninle oynamamı istiyordun?" Sesime yapışan ölümcül  cilveyle ölüme kur yaptım. Esaretimin sahibine ve yaşam nabzımın iki parmağının altı olan Azrail'ime gülümseyip parmak ucumda yükselerek dudaklarına yanaştım. Her kelimem ağzımdan çıkarak dudaklarına temas ediyor ikimize de işkence ediyordum. "Öyleyse seninle yalvarana kadar oynayacağım. Ta ki bir eroinman gibi tenime bağımlı olana dek durmayacağım."

Sözlerim tek tek döküldüğünde zaman ikimiz içinde durdu. Hayatımızın akışı aramızda akarken kalbim her saniyede daha güçlü kan pompalayıp bu adama doğru gümbürdedi.

Nerit'in suratından güç ve sakinlik akarken yüzüme doğru yaklaştı ve dudaklarımız arasında tek nefes döngüsü dönene, aynı nefesi soluyana kadar yaklaştı. Sözlerini ant içer gibi tereddütsüz söyledi.

"Tenin her zerresine bağımlıyım." Dudaklarıma hafifçe temas ettiğinde içimden lav akıp bütün organlarımı yaktı. Bedeninden akıp giden elektrik cazırdayarak vücudumu vurdu. Kirpiklerim aşkla birbirinin üstüne kapanmak için yalvarırken Nerit yavaşça geri çekildi. "Yalvarmamı mı istiyorsun küçük kız? Öyle olsun." Baş parmağını dudaklarımın üstünde gezdirip açık alt dudağımın içinde doğru kaydırdı. Gözlerim geriye doğru yuvarlanmaya başladığında nefesim içimden su gibi akıp geçti. "Savaş benimle. Sadece birlikte savaşacağımız şekilde." Tüm ağırlığıyla üzerime abanırken dudağının kenarı vahşice yukarı kalktı. Gri gözleri sertleşip aklımı başımdan aldı.

"Savaşmak mı istiyorsun?" soruyu sorarken saatlerce maratonda koşmuşum gibi nefes nefese, adrenalin vücudumu yalayıp yutarken dip diriydim.

Üzerime doğru eğilip saçımı omzumdan geriye atarak burnunu boğazımın ve omzumun birleştiği yere sürttü. Nabzım temasının altında süratle atıyordu ve mantığım deli gibi savaşmam için çırpınıyordu.

Başını yukarı doğru kaldırıp dudaklarını kulağıma yaslayarak yavaşça fısıldadı. "Her zerreni istiyorum. Hassas, yumuşak ama en ölümcül olanı." Parmağını çekip kendi dudaklarının arasına aldığında gözlerim kaydı göğsüm sertçe yükseldi. Bacaklarım birbirine yaklaştı. "Yalvart beni Nefin. İçinde bastırdığın canavarı çıkar. Söz bende benimkini göstereceğim. En yalın ve gerçek olanı. "

Etkiye verilmiş tepki gibi sözcükler dudaklarımdan aniden, korunaksız çıktı. "Yalansın. Baştan aşağı bir yalansın."

"Gerçeğim. Tehlikeli ama gerçek."

HUTAME: Kül Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin