BÖLÜM 12: "KELİME OYUNU"

33 5 1
                                    

Oy vermeyi ve yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın, keyifli okumalar!

Hypnogaja- Here Comes The Rain Again

Madrigal- Ne zamandır sendeyim

BÖLÜM 12: "KELİME OYUNU"

Gün bitmişti; bir kız çocuğu, puslu bir gecede bilmediği bir parkın soğuk bankında öylece oturuyordu. Karşısında ki salıncaktaydı pür dikkat bakışları. İleri geri giden salıncak bir zaman yolculuğu yapar gibiydi. Geçmişten geleceğe savruluyordu ve gelecek onu geçmişe doğru daha hızlı geri gönderiyordu. Geleceği geçmişle iç içeydi.

Geleceğe giden yol geçmişin rehberliğinde gerçekleşirdi.

Salıncak durmuyordu, geçmiş ve gelecek arasında oradan oraya savrulup duruyordu. Küçük kızın salıncakta bedeni yoktu ama ruhu oradaydı.

O kız çocuğu kendi savruluşunu izliyordu.

Gece, mümkünü varmış gibi daha da karardı. Sert bir rüzgâr esti, estiği her yeri etkisi altında bıraktı. Salıncak artık daha fazla hızlanmış ve daha çok savrulur olmuştu. Kız çocuğu, bankta buz gibi ürperdi. Rüzgâr saçlarını savururken o öylece oturmaya devam etti. Rüzgâr onu yıkmaya çalışır gibiydi, küçük kızda tokat etkisi yaratıyordu. Küçük kız ayaklandı, çelimsiz bedeni rüzgâra direnmeye çalıştı. Zorlukla adım attı ama devamı gelmedi, kendini zorladı, çok zorladı.

Sonra bir adım daha attı, üzerindeki beyaz elbisesi rüzgârla bir ahenk yakalamıştı. Saçındaki kurdele daha fazla dayanamadı ve küçük kızın ipek gibi saçlarından hızla uzaklaştı. Salıncağın yanına varmıştı ve bakışları gidip gelen salıncağın üzerindeydi. Zorlukla nefes aldı ve düşünmeden kendini salıncağın önüne attı. Salıncak geçmişten gelmişti ve küçük kız, geleceğe gitmesine izin vermemişti. Salıncak, küçük kızın dizlerine çarpmıştı ve çarptığı yerde sızı yaratmıştı. Geçmişin yaraları küçük kızın dizinde can bulmuştu.

Durduğu yer yaşadığı şu ândı, şimdiydi. Geçmişini değiştiremezdi belki ama geleceğini değiştirebilirdi. Küçük kız çocuğu geçmişinin geleceğini etkilemesine izin vermedi. Rüzgâr esmeyi bıraktı. Küçük kız salıncağa usulca oturdu ve başını gökyüzüne çevirdi. Gece karanlıktı ama biliyordu, gece ne kadar karanlık olursa olsun güneş doğmaktan vazgeçmezdi. Karanlıktı, soğuktu, korkuyordu ama umudu vardı. Umudu onu ayakta tutan yegâne şeydi.

Gözlerini kapatmak istemedi. Karanlıktan başka bir karanlıkla kurtulamazdı çünkü. Sonra hiç beklemediği bir şey oldu. Ay, gökyüzündeki yerini aldı ve karanlığı ışığıyla bastırdı. Küçük kızın yüzünde bir tebessüm peyda oldu; bu tebessüm umutla doluydu. Sonra düşündü, "En karanlık gece bile aydınlanabilir,"  dedi kendi kendine ve ekledi: "Eğer umut varsa..."

Bugün bir yazarın hissiyatları kaleminden geçiyordu; o kalemin mürekkebinden geçmiş aktı.

Çağan'la birbirine kenetlenmiş parmaklarımızdan ayrılmıyordu bakışlarım. Bana uzattığın elin kıymetini sana nasıl anlatayım, delinin yıldızı? Kalbimin tökezlenmesine sebep olan cümleye nasıl bir tepki vermem gerektiğinin bilinmezliği içerisindeydim. Sıcak bir his tüm benliği ele geçirdi, ellerimiz birleşmişti; hiç ayrılmamasını diledim.

Çağan'la birleşmiş olan elimi geri çektim ve Çağan buna müsaade etti. Heyecanlıydım ve içimdeki bu hissi sonlandırmak için bunu yapmıştım. Çağan'la bir süre daha ayakta sohbet ederken hiç zamanı olmayan bir şey hissettim. Kasıklarımda bir sızı varlığında regl günümün geldiği gerçeğiyle yüzleştim. Bacaklarımı sıkarken yüzümdeki ifadeye takıldı Çağan'ın bakışları. Hemen gidip ihtiyacımı karşılamam gerekliydi. Çağan'ın tek kaşı sorgularcasına havalandı.

TUTSAK ZİHİNLER |TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin