Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın, keyifli okumalar!
Anathema - Deep
Cigarettes After Sex - Apocalypse
Cihan Mürtezaoğlu – Sen Banasın
BÖLÜM 20: "UÇURUM GÜNEŞİ"
25.Gün
Karanlık bir gecenin koynundayım fakat bu kez tek başıma değildim. Karanlıklara hiç şüphe duymadan gidebilmeyi göze aldığım adam yanımdaydı. Ve kaçırmış olduğumuz geminin ardında kalanlar olmuştuk. Her şeye rağmen bir aradaydık.
Tek başıma olsam büyük bir panik içerisinde olurdum, elim ayağım birbirine dolaşırdı muhtemelen, anksiyete falan geçirirdim fakat Çağan'ın varlığı bu olayı bu kadar sakin karşılayabilmemin tek sebebiydi. Yine de çok sakin kalabileceğim bir olay değildi bu. Resmen midem uğruna gemiyi kaçırmıştık. Mahcup hissediyordum.
Hazal'la mesajlaşıp haber vermiştim. Bir sonraki limana geleceğimizi ve oradan gemiye bineceğimize dair bir mesaj içeriğiydi bu. Çeşitli sorular sorarak bunu nasıl becerdiğimizi sorgulamıştı, en son da dikkat edin deyip mesajlaşma faslını sona erdirmiştik. Üzerimde kıyafetlerim, cep telefonum ve çantam dışında hiçbir şey yoktu. Cüzdanımda da oldukça cüzi bir miktarda para vardı. Çağan da benden pek farksız değildi.
"Bir otele yerleşelim," dediğinde Çağan'a döndüm. "Uyandıktan sonra da yola çıkarız." Üzerimdeki nakit para miktarı oldukça azdı ve buradaki bir otelde bir günlüğüne kalmak değil, bir saatliğine kalmama bile yetmezdi. Neyse ki kredi kartım yanımdaydı. Huzursuzca kıpırdandım. Başımı doğrultup gökyüzüne baktım. Ay yerli yerindeydi, karanlığa inat.
"Güneşin doğuşunu izleyelim mi?" diye sordum birden ardından gözlerimi Çağan'a çevirdim. "Otele falan gitmeyelim, gidip bir yerde güneşin doğuşunu izleyelim."
"Üşürsün," dedi Çağan. "O dediğini başka bir zaman yaparız."
"Üşümem," dedim itiraz ederek. "Tabii sen istemiyorsan sorun değil ama ben gerçekten üşümem."
Çağan kuşkulu gözlerle bana baktı. Gözlerimdeki istekli ifadeyi çok net görmüş olmalıydı. Cebinden telefonunu çıkardı ve birini aradı. İspanyolca konuşmaya başladığında anlamayan gözlerle ona baktım. Aksanının güzelliği karşısında söylediklerini anlamayacağımı bile bile dinliyordum.
Telefonunu kapattığında "Kimle konuştun?" diye sorguladım.
"Bir dakika," dedi ve telefonunda bir şeyler yapmaya başladı. Sessizce Çağan'ı izlemeye koyuldum. "Tamamdır," dedi ve telefonundan çekti bakışlarını. "Şimdi bir taksi bulmamız gerekiyor, meydana çıkalım."
Sanırım otel aramış ve bulmuştu. Başımı tamam anlamında salladığımda yürümeye başladık. Meydana çıktığımızda burası diğer yerlere nazaran daha kalabalıktı. Boşta bir taksi bulduğumuzda Çağan'la farklı yöne doğru yürümeye başladık. Çağan taksinin kapısını açtığında "Teşekkür ederim," dedim. Diğer taraftan dönüp yanıma oturduğunda taksici adamla yine anlayamadığım, anlasam da benim için bir şey ifade etmeyecek olan adresi verdi. Adam taksiyi sürmeye başladığında Çağan elime uzandı ve elimi tuttu. Bakışlarımı birbirine bağlı olan ellerimize kaydığında yorgunlukla gülümsedim.
Her şeye rağmen bugün benim için çok özeldi. Bugünün bana hissettirdikleri kelimelere döküp anlatacağım türden değildi. Bazı anlar kelimelerle anlatılmazdı ve ben o anları dibine kadar yaşamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK ZİHİNLER |TAMAMLANDI
Novela JuvenilBir gemi turu sizi en fazla nereye götürebilir? Ülkelere, şehirlere, kıtalara, okyanuslara... Peki ya başka? Yedi gün. Sadece yedi gün. Onunla karşılaştığımdan itibaren geçen gün sayısı. Gece on ikiyi çoktan geçmiş olmalı. Sekiz gün oldu. Sekiz gün...