BÖLÜM 6: "HATALAR VE GERİ DÖNÜŞLERİ"

43 6 1
                                    

Oy vermeyi ve yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın, keyifli okumalar!

Damien Rice – The Blower's Daughter

Duncan Laurence- Arcade

BÖLÜM 6: "HATALAR VE GERİ DÖNÜŞLERİ"

Hızlanan kalbimin ritimlerini hissediyorum. Kalbimin ritimleri o kadar hızlıydı ki göğüs kafesimi delebilecek kıvamdaydı. Sessizdi ve henüz bir şey söylememişti, oysaki ağzından çıkacak bir kelime benim iyi hissetmemi sağlayacak yegâne şeydi. Sakin olmalıydım çünkü ortada heyecanlanacak bir durum yoktu. Bedenimin yaşattığı hisler bir saçmalıktan ibaretti. Derin bir nefes aldım. Çağan hâlâ gözlerini yüzümden çekmemişti ve doğrudan gözlerimin içine bakıyordu. Yutkunduğunu hareketlenen âdemelmasından gördüm.

''Bak,'' deyip aramızda hüküm süren sessizliği bozdum. Buna bir son vermem gerekiyordu. ''Dün söylediklerimin sinirle ağzımdan çıkan saçma düşüncelerdi. Hatalı olan şey dün yaşadıklarımız değil, benim tavrımdı. O yüzden kusura bakma,'' deyip kapısının kenar kısmındaki rafa elimdeki dondurmayı bıraktım. ''Bu yanlış anlaşılmadan sonra konuşmak istememeni anlıyorum,'' dedim. Sesimi her ne kadar düz çıksa da aslında bir tarafım üzülüyordu, dün yaşadığımız duruma karşı verdiği tepki şu an bana karşı sessiz olmasıydı. Anlayabiliyordum ama böyle olmasını istemiyordum. Sanırım beni görmek istemiyordu, sadece sessiz kalıp sözlerimi bitirip gitmemi bekliyor gibiydi. Gözlerimi üzerinden çektim. ''Her neyse, ''deyip topuklarım üzerinden gideceğim yöne doğru döndüm.

''Miray...'' dedi ve sustu.

İsmimi söylerken yaptığı vurgu kanımı fokurdattı. Sesiyle atacağım adımda bıçak gibi kesildi. Sebep her ne ise aramızda uzun bir sessizlik oldu, buna minnettardım. Çünkü yüzünde gördüğüm tek ifade şaşkınlıktı, başka bir şey anlaşılmıyordu. Ona doğru dönüm ve bununla birlikte dudakları aralandı. Kendi içinde bir muharebeye girmiş gibiydi. Savaşan iki tarafı vardı ve o bu iki tarafın tam ortasındaydı; bir taraf kazanmış olmalı ki dudakları aralandı.

''Dondurma yemeden mi gideceksin?'' diye sordu. Rafa koyduğum dondurma kabını eline aldı. Tebessümümü engelleyemeyince alt dudağımı dişlerimin arasına aldım, bu bile dudaklarımın kıvrılmasını engelleyememişti.

Boşta olan elini ensesine attı, gözlerimi yüzünde sabit tutmaya çalışıyordum. ''İçeri geçmek ister misin, koridorun ortasında durma daha fazla, insanlar falan geçebilir yani,'' dedi. Koridorda bizden başka kimse yoktu, gülümsemeden edemedim. Başımı olur anlamında salladım.

Kapıyı biraz daha araladı, bununla birlikte ben de odasına giriş yapmış bulundum. Arkamdan kapıyı kapatırken içeriye hızla bir göz tarama fırsatım oldu. Odası epey büyüktü, giriş kısmı bizim odamızla aynıydı ama genişlik olarak asla onun odasıyla yarışamazdı. Hemen sol tarafta büyük bir giyinme dolabı bulunuyordu, dolap duvarın içine doğru açılıyordu, dolabın karşısında da çift kişilik büyük bir yatak vardı, yatak derli topluydu. Yatağın doğrudan karşısında bir televizyon ve oturmak için ikili ve tekli koltuk bulunuyordu. Duvarlarda çeşitli tablolar, televizyonun önündeki orta cam sehpanın üzerinde çeşitli minyatürler, aksesuarlar vardı ve vazgeçilmez kâğıttan yaptığı gemi de masa üzerinde yerini almıştı. Beyazlığın hâkim olduğu oda ferahlık ve sadelikle taçlandırılmıştı. Asıl dikkatimi çeken şey ise kapıdan girdiğiniz gibi bütünüyle camla kaplı olan kapı ve pencereydi. Odasının balkonu vardı ve denizin tuzlu matem kokusunun girer girmez almıştım. Tek kişilik odası gerçekten efsaneydi, ben bizim odanın çok güzel olduğunu düşünürken bu odaya girmemle bu düşüncem tamamen uçup gitmişti.

TUTSAK ZİHİNLER |TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin