BÖLÜM 27 : "PERDE ARKASI"

10 2 0
                                    

Oy vermeyi ve yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın, keyifli okumalar!

Paptircem - Öl İçimde

Sevimo - Sana Mutsuzluk Yakışmaz

Rihanna- Stay

Dean – Die 4 You

Nevermind The Name- Clouds

Composer Jordan Critz – Starry Night

The Cinematic Orchestra- To Build A Home

BÖLÜM 27: "PERDE ARKASI"

97.Gün

İçinde bulunduğumuz kozmos bütün anılara şahitlik ederken, her günüm doludizgin geçiyordu. Yolculuğumuzun doksan yedinci günündeydik.  Günlerin nasıl bu kadar hızlı geçtiğini bilmiyordum. Emir gittikten sonra,  bir süre vakit hiç geçmiyor sanmıştım çünkü Çağan'la pek vakit geçirememiştim. Denizde durduğumuz sürelerin azalması ve karayla daha çok bağlantı kurmaya başladığımız anda ise zaman çok hızlı geçmişti sanki.

İki gün boyunca Singapur'un altını üstüne getirmiştik. Singapur'a adım attığım anda şaşkınlıktan dudaklarım açılmış ve bir daha da hiç kapanmamıştı sanırım. Gökdelenlerin arasında kendimi küçücük hissetmiştim. Botanik bahçeleri, heykelleri, müzeleri, hayvanat bahçesi hatta havaalanı bile o kadar farklıydı ki oraya bile gitmiştik. Ama en eğlendiğim an sanırım lunaparkta geçirdiğimiz saatlerdi. İki günü ne kadar verimli geçirmiş olsak da gitmediğimiz, görmediğimiz sayısız yer kalmıştı.

Yarın Malezya, ardından kuzeybatısında kalan Penang adasına gidecektik. Sonrasında bizi bambaşka ülkeler beklerken, sırasıyla her yeri gezecektik. İtalya ise İstanbul'a dönmeden önce ikinci kez göreceğimiz son ülke olacaktı. İtalya'ya tekrar gidecek olmak beni heyecanlandırırken oranın İstanbul öncesi son durağımızın olması üzücüydü.

Ama yine de sabırsızlanmaktan kendimi alıkoyamıyordum. Venedik'te Çağan'a bir sürpriz hazırlamak istiyordum. Henüz ne yapacağıma karar vermemiştim ama ikimiz için özel bir şey yapma fikri beni şimdiden çok heyecanlandırıyordu. Venedik her zaman gülümseyerek hatırlayacağım bir yer olacaktı.

Çok yorgun hissediyordum kendimi. Çağan'la gemiye döndüğümüzde ben direkt olarak uyuyacağımı ve sabaha kadar da mümkünse uyanmayacağımı belirtip yanından ayrılmıştım. Odaya gelir gelmez sıcak bir duş alıp kendimi uykunun kollarına atmıştım. Hazal Andreas'la birlikte gezeceğini söylediği için Çağan'la olan gezimize katılamamıştı. Aleyna ise bütün ısrarıma rağmen bizimle değil Ozanlarla gezmişti.

Uykumun sekteye uğramasını sağlayan şey kapının çalınmasıydı. Oflayarak yataktan kalkıp kapıyı açtığımda karşımda Aleyna vardı.

"Uyandırdım mı?" diye sormuştu içeri girerken.

"Hı-hı," dedim geri çekilip tekrar yatağıma gittim.

"Hazal mesaj atmış da, bizi çağırıyor," dedi telefonunu göstererek. Telefonumu saatlerce elime almamıştım. En son Çağan'a uyuyacağımı ve bir süre hiç uyanmayacağıma dair bir mesaj atmıştım.

Hazal'ın mesajını okuduktan sonra derin bir nefes aldım. Gözlerimi birkaç kez açıp kapatıp kendime gelmeye çalıştım ardından dolabıma ilerleyip, dizlerimin üzerinde biten beyaz bir elbise alıp giyindim. Saçlarımı salık bıraktığımda yüzüme bir şeyler sürmüştüm. On beş dakikalık bir hazırlanma sürecinden sonra Aleyna'yla odadan çıktık. Hazal'ın bulunduğu yere vardığımızda, cam terası olan ve kimselerin olmadığı bir yere gelmiştik. Cam terasın dışında ise insanlar vardı, terasın kapısı açıktı ve içeriye giren hava biraz üşümeme sebep olmuştu. Sanırım hava bozuyordu.

TUTSAK ZİHİNLER |TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin