BÖLÜM 18: "SAVAŞ VE BARIŞ"

64 5 9
                                    

Oy vermeyi ve yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın, keyifli okumalar!

Fleurie – Love and War

Ghostly Kisses-The City Holds My Heart

Mogwai - Take Me Somewhere Nice

Aşkta ve savaşta hiçbir şey adil değil.

BÖLÜM 18: " SAVAŞ VE BARIŞ "        

Her insan bir amaç uğruna girermiş hayatınıza. Yaşanacak ne varsa acısıyla, tatlısıyla yaşamak için. Avuç içlerinize hayal kırıklığı dökülürdü bu süreçte, gözyaşı dökülürdü, bazen öfke ve nefret dökülürdü, ardından gülümseme dökülürdü ve avuç içleri artık birikmişe çare bulamazdı; biriktirdiğin her şey avuç içlerinden gözlerinin önünde dökülürdü.

Ben bir gemi turuna çıktım. O gemi turunda yeni hislerle karşılaştım. O hislerin esiri oldum. Esiri olduğum hislerin yükünü omuzlarımda taşımaya çalıştım; hislerimin ağırlığını taşıyamadım ve ağırlığın altında kaldım.

Bazı hikâyelerin sonu bellidir.

Benim hikâyemin sonu da belliydi. Ben yapmam dediğim her şeyi tek tek yaparken hikâyemin sonunu belirlemiştim. Kalbimin derinliklerine yerleştirdiğim bir adamın acısını üstlenecek kadar sorumluydum kararlarımdan.

Arkamı döndüm, bunu yapmamı aklım istemişti. Berra ve Çağan'ı öylece arkamda bırakmak için ilerledim. Sessiz sedasız gelmiştim ve öyle de gidecektim. Attığım mesajı geri sildiğimde asansörün önüne kadar gelmiştim. Asansörün gelmesi için tuşa sertçe art arda vurdum.

Kollarımı göğsümde bağdaştırırken yerimde huzursuzca hareket halindeydim ya da sinirden titriyordum. Asansör geldiğinde ve kapısı her iki yana doğru açıldığında asansör içerisindeki gözlerle karşı karşıya geldim. Öylece yerimde dururken içeriden olgun bir adam "Gelmeyecek misiniz?" diye sordu.

Adam, sessiz kaldığımdan sorusunu tekrarladı. "Hayır," dedim birden ve sırtımı döndüm. Arkamdan işittiğim homurdanmaları duymazlıktan geldim. Ben kafayı yemiştim. Ben gerçekten aklımı uçurmuş olmalıydım çünkü bu yaptığımın elle tutulur bir yanı yoktu. Haklı olduğumu düşünmeme rağmen ne yapıyordum ben?

Asla mesaj atmazdım, attım. Asla kapısına gelmezdim, geldim. Asla onları gördükten sonra buraya bir daha adım atmazdım, kapının önündeyim.

Kapıyı çaldım ve düşüncelerimi göz ardı ettim. Zihnim karanlığa dokundu, o karanlıkta Çağan'ın yüzü belirdi. Açtığı kapıda yüzümü görmesiyle bariz bir şaşkınlık peyda oldu yüzünde. Kaşları beklemediği bu karşılama sonucu havalandı. Aralıklı olan dudaklarını birbirine yaklaştı ve çenesini belirginleştirecek yutkunma işlemini gerçekleştirdi.

Çok özlemiştim.

Aptaldım. Dakikalar önce berbat bir haldeydim. Şimdiyse içimde büyüyen özlem her şeyi yok etmişti. Delice özlediğim o gözlerin bende yarattığı etkiyi görüyor muydu?  Özlemim her şeyin önüne bir anda geçmişti, şimdi boynuna atlamak ve ne zaman alıştığımı bilmediğim, burnumda tüten kokusunu en derinliklerime çekmek için nelerimi vermezdim. O peki? O benim hakkımda ne düşünüyordu? O da sarılmak istiyor muydu? Artık hiçbir şey bilmiyordum.

Cam bardağın yere düşüp parçalara ayrıldığı gibiydi duygularım, bütünlük bozulmuştu. Gözlerime tehlikenin birçok tonu yansımıştı ve bu ifadeyi Çağan'a göstermekten hiç ama hiç çekinmiyordum.

TUTSAK ZİHİNLER |TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin