BÖLÜM 2: "KAZANMAK VE KAYBETMEK"

73 7 7
                                    

Oy vermeyi ve yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın, keyifli okumalar!

Evelyn Stein - Quiet Resource

BÖLÜM 2: ''KAZANMAK VE KAYBETMEK''

Hiç bitmesin dediğim günleri keşke hiç yaşanmasaydı dedirten bir hayatım vardı.

Geri dönüşü olmayan yollara giriyorduk, bir tarafımız hep kırgın kalıyordu bu yolda. Güçlü olmak zorunda kalıyorduk. Tek çaremiz güçlü olmak zorunda olduğu için güçlü kalmayı öğreniyorduk. İnsan, kendi içinde kaybolduğunda dönüş yolunu bulamazmış. Amansız bir mücadelede bulmuştum kendimi, kendi içimde kaybolmamak için büyük bir mücadele vermiştim.

Bu mücadele de kazanmanın aslında birini kaybetmekten geçtiğini öğrendim.

Bazen kazanmak için kaybetmen gerekiyordu.

Soluk borumda bir yumruk vardı, nefes almamı zorlaştırıyordu. Gözlerimi sertçe yumdum ve gerisin geri açtım. Yanaklarımın içini ısırdım. Asırlar gibi geçtiğini zannettiğim ancak sadece birkaç saniyeden ibaret olan bakışmayı sona erdirmek istercesine harekete geçtim. Yanından geçerken elini bileğime kenetledi. Durmak zorunda kalmıştım, gözlerimi yumdum ve burnumdan sert bir nefes verdim. Omzumun üzerinden ona baktım. Dişlerimin arasından kelimeler döküldü. ''Bırak kolumu!''

Delici bakışları üzerimdeydi. Sertçe yutkundu. ''Konuşacağız, benden daha fazla kaçamazsın.'' Dişlerimi mümkünü varmış gibi daha çok sıktım. Bir adım arkaya doğru attım. Şimdi tam olarak yüz yüze gelmiştik. Gözümün ucuyla arkaya baktığımda Yabancı adamın pozisyonunu değiştirmeden durduğunu gördüm. Denize bakıyordu, bakışları üzerimizde değildi. Gittikçe huzursuz oluyordum. ''Sana kolumu bırak dedim!'' Kolumu elinin arasından kurtarmak için çırpındım ama nafileydi. Daha sıkı tutmaya başlamıştı kolumu.

Kendimi dizginlemeye çalışıyordum. Başını hayır anlamında salladı. ''Konuşmadan buradan gidemezsin.'' Sesi içimdeki öfkeyi besliyordu. Öfkem gittikçe artıyordu. ''Bir hata yaptım, ama sen beni bir kere bile dinlemeye tenezzül etmedin!'' Bam telime dokunan son sözlerinden sonra daha fazla dayanamadım. Gergin çenem daha çok gerilirken içimde yeşeren büyük bir güçle onu ittim. Bunu beklemediği için afalladı. Kolum elinin arasından sıyrıldı ve geriye doğru birkaç adım sendeledi.

''Sana kolumu bırak demişim Furkan, bu birincisi!'' Sesim gittikçe yükselirken aynı zamanda öfkemin yansımasıyla da doluydu. Âdemelması sert bir kavis çizdi. ''Göz göre göre yapılan şey hata değil, tercihtir. Bu da ikincisi!''

İçimde mahşer ateşi vardı. Göğsüne yumruk yemiş gibi sarsıldı. Bu tepkimi beklemiyordu, bunu ben de beklemiyordum. Gözümün önüne çakan şimşekle dudaklarımdan kelimeler dökülmüştü. Furkan'ın gözlerinde ki ateş kendini belli etmişti. ''Kaçacak bir yerin yok, aynı gemideyiz. Elbet bir gün konuşmak için ikna olacaksın. '' Dudaklarımdan histerik bir kahkaha döküldü. Gülüşümü dudaklarımı birbirine bastırarak sonlandırdım. Yabancı adam hâlâ bizi izliyor muydu? Bu konuşmalara tanıklık etmesini istemezdim.

''Seninle aynı gemide kalacağımı mı zannediyorsun? Sana güzel bir haber vereyim öyleyse, ilk limanda İstanbul'a geri dönüyorum. Sana ve arkadaşlarına güzel bir tatil dilerim.'' Son cümlemdeki kelimelerin üzerine basa basa konuşmuştum. Kaşları şaşkınlıkla havalandı.

Bu ortamda durmak istemiyordum. Ardıma bile bakmadan yürümeye başladım. Arkamdan hiddetle bağırdı. ''Miray!'' Seslenişini duymazlıktan geldim. Adımlarım hızlı ve kaçar gibiydi. Öfkem adımlarıma sıçramıştı. Asansöre bindiğim gibi gideceğim katı tuşladım. Ardımdan birkaç kişi daha binmişti. Neredeyse bütün katların numarası basılmıştı. Bıkkın bir nefes verdim.

TUTSAK ZİHİNLER |TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin