Dünden bugüne okunma sayısı feci artmış. I love you 💕💕
Günün 2. bölümü texting olacak, akşam saatlerinde atmaya çalışırım. Oyları ve yorumları çok tutarsanız uzun bölüm gelir.
Bir de beni takip ederseniz mük kem mel olur. 💜💜💜
*Sinsisinsisırıtanemoji"Anne!" diye koşarken neredeyse yere yüzüstü yapışacaktım ama bu benim hızımı azaltmadı. Odasının kapısını bile çalmadan içeri dalarken aklımda ne vardı bilmiyordum ama kesinlikle onu makyaj yaparken görmeyi beklemiyordum. Annem hiç makyaj yapmazdı ki, ağlamadığı sürece. Bu kez ses tonum değişti, sakinleşti.
"Anne?" Önündeki aynadan bana baktı, gözleri kanlı gibi duruyordu ama o kapatıcısını çoktan yedirdiği için şişip şişmediğini anlayamadım. İçeri daha yavaş adımlarla girip yatağın köşesine oturdum. Kapıyı bile kapatmamıştım.
"Sen iyi misin?"
"Neden olmayayım?" Ağlamış, sesinden belli. İçimin bu kadar acıması normal olmalıydı. Acaba annem de ben her ağladığımda böyle hissediyor muydu?
"Ne oldu?" Omuzlarını indirip kaldırırken göz makyajını yapmaya başladı ama pek beceremedi. Önce açık renkten başlaması lazımdı, koyu mavi yalnızca gözünü batırmasına neden oldu.
"Bir şey yok, makyaj yapmak istedim."
Bu kadar güçlü görünmek zorunda değilsin, anne.
"Ama beceremiyorsun." Yerimden kalkıp yanına gittim ve elindeki makyaj fırçasını aldım. Ardından ıslak mendille gözünü silip başını geriye yatırdım. Bana izin vermesine şaşırdım ama öyle garip bakıyordu ki, sanki karşı koymaya gücü yetmezdi.
Fırçayı temizleyip gözü için gereken makyajı ben yapmaya başladım. Aslında makyaj için biraz eğitim almıştım çünkü sürekli yapmam gerekiyordu. Bir iç mimar öncelikle kendini iyi göstermeliydi ki yaptığı çalışmalar değere binsin.
"Seninle gurur duyuyorum." dedi birden. "Bu hayatta doğru yaptığım tek şey senin gibi güçlü bir kız yetiştirmek."
Sözleri gururumu okşadı ama bir yandan da canımı yaktı. Doğru yaptığı tek şey bu değildi, konuşup aslında onun benden bile güçlü olduğunu söyleyecektim ki devam etti.
"Baksana, baban bile artık baş edemiyor seninle. Yanlış anlama, bu durum gurur verici. Senin... Senin gerçekten ilk kez birini sevdiğini görüyorum ve baban delirse de ben çok mutlu oluyorum."
Diğer gözüne geçtim, utanmıştım. Zaman zaman annemle oturup oyuncular ve mankenler hakkında konuşurduk. Babam bile duyardı bazen. Yakışıklı veya güzel oyuncular dillerimizden düşmezdi ki sıradan bir aileydik işte.
"Onu sevdiğimi nereden çıkardın?"
"Gözlerim kapalı olabilir ama ben annenim, hissederim." dedi. Farı gözünde dağıtırken gülümsedim. Doğru, anneler evlatların içini bile bilirdi.
"Aramızda bir şey yok."
"Ama olmayacak diye bir şey de yok." Başımı salladım sonra da başımı salladığım için daha çok utandım. Odaya gelme sebebim de buydu zaten.
"Hazer şu anda babamla yemek yiyor." dedim sakince. "Onu üzmesinden korkuyorum." Çünkü babam daha önce Hazer'in ailesiz oluşunu bile onun yüzüne vurmuş birisi. Bana ettiği hakaretler, anneme yaptığı imalar alttan alınabilir ama Hazer konusunda onu affedemiyordum işte.
"Hazer güçlü bir adam, babanın seni üzmesine bile müsaade edecek gibi değil."
"Ben de seni üzmesine izin vermem." Dakikalar sonra biten göz makyajına bakıp geri çekildim. Annem de gözlerini açıp aynaya bakarken teşekkür etti. "Şimdi anlat ama tekrar ağlama, makyajın bozulmasın."
"Her zamanki sorunlar. Babanı biliyorsun, kırmaktan ve dökmekten hiç kaçınmıyor. Sanırım senin ödül için aday gösterilmen onu daha stresli biri yaptı." Bunun farkındaydım, zaten babamdan her an kaçar olmuştum. Özellikle çıkan haberlerde bana bakıp Hazer'le yemek yemek istemesi ve yanına kimseyi kabul etmeyecek olması durumu daha da zorlaştırmıştı.
"Sana ne dedi?"
"Ona layık olmadığımı." Kaşlarım çatıldı. Asıl kendisi bir aileye baba olmayı beceremezken annemle nasıl böyle konuşabilirdi? Gerildim ama annem üzülmesin diye belli etmedim.
"Boşanmak ister misin?" diye sordum ilk kez. Arkasındaydım, birbirimizi aynadan görüyorduk. Aslında bunu çok daha önce sormam gerekiyordu ama bir kız evlat olarak ailemin ayrılmasını kaldıramayacağımı düşündüm hep. Annem tek başına adım atamazdı, korkardı. Diyordum ya, tüm cesaretini benden alıyordu ve benim büyümem uzun yıllar aldı.
İyi kötü bir aile olabilmiştik bugüne kadar. Zamanımızın çoğunda annem ve ben babama karşı hep kırgındık, bizi hep döküyordu. Az veya çok olması önemli değildi çünkü babam istediği en küçük şey bile olmasa acısını çıkarmaktan çekinmiyordu. Hem annemi hem de beni kısıtlayarak hakimiyet kurmaya çalışıyordu. Başarıyordu da. Ancak annem benim için ben de bu aile için sustuğumdan dolayı asla ilerleme kaydedemiyorduk. Zaten konuşsak da babam dinlemiyordu.
Annem başını salladı.
Gözünden akan bir damla yaşı gördüm ama gülümsedi. Titrek, çekingen bir gülümseme. Sanki yıllardır bu an için yaşıyormuş gibi heyecanlı, bir o kadar kırgın ve korkak.
"İsterim." dedi.
Peki ya ben? Ya babam? Biz de ister miydik?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAGAZİN | Texting
RomanceMagazin: "Ünlü oyuncu Hazer Beylerbeyi ve başarısıyla öne çıkan iç mimar Milena Serengil magazini ele geçirdi. Birliktelikleri akıllarda soru işareti bırakan çiftin uyumu hayranları tarafından çok beğenildi. Kısa zamanda müjdeli bir haber bekleyen b...