/35/

5.6K 246 20
                                    

"Hazer..." dedim sakince. 

"Çıplak evlilik teklifi... Sen de çıplak ol istedim ama yetişemedim." dedi Hazer. "Ama bununla da idare ederim. Evlenecek miyiz?"

"Evet!" dedim şoku atlatarak. 

"Neye evet? Yakıştığı için mi evet, evleneceğimiz için mi evet?"

"İkisi için de evet!" dedim yeniden. Hazer kısa bir duraksamayla birlikte beni kucağına alıp döndürdü. Aklım çıktı havlu belinden düşecek diye ama neyse ki, sapasağlam yerinde duruyordu. 

Yüzüğü parmağıma taktıktan sonra alnıma uzun bir öpücük bıraktı. "Değiştiririz yüzüğü istersen." dedi ama başımı iki yana salladım. Rose seçmişti, çok abartı değildi, tam benlikti işte. Seçilebilecek en iyi yüzüktü. 

"Gerek yok buna." 

"Emin misin?" diye sorduğunda başımı salladım.

"Yakıştı." dedi bir kez daha. "Mi'lena Beylerbeyi... Çok yakışmadı mı?"

"Yakıştı." İçimden gelerek söylemiştim. Hazer'e ıslak olmasına aldırmadan sıkıca sarıldığımda gözümden iki damla yaş akmıştı. Saf mutluluktu. 

"Teşekkür ederim." dedim.

"Evlilik teklifi aldığı için teşekkür eden ilk kadın olmalısın." Kulağıma fısıldamıştı bana sımsıkı sarılırken. 

"O yüzden değil... Hayatıma çok şey kattın." 

"Sen de benim ailem olursun." dedi birden. Düzeltti kendini. "Olacaksın. O zaman ben de teşekkür etmeliyim." 

Geri çekilip gözlerine bakmak istediğimde belimi daha sıkı tuttu. "Babam yaşıyormuş mesela, annem doğum sırasında ölmüş." dedi birden bire. Neden bırakmadığını anlamıştım, yüzüme bakarak bunu anlatamayacağını hissetmiş olmalıydı. Burun direklerimde bir sızlama vardı, ağlamak istiyordum. "Bana ulaşmak istememiş hiç. Annemi kabul etmemiş. Geçen sene... O da öldü." dedi yeniden ve ben göz yaşlarımı tutamadım. "Cenazesine gittiğimde bir sürü akrabam olduğunu gördüm. Amcalarım, halalarım, babaannem... Dedem de ölmüş ama."

"Hazer..." demiştim ki onun sözünü kesmeyeyim diye saçlarıma bir öpücük bıraktı. 

"Kuzenlerim varmış. Bir tanesi evliymiş ve onun da çocuğu varmış. Görüyorsun ya, beni bilseler bile kimse aramamış. O yüzden kendimi çok eksik hissettim. Hep... Eksik hissettim. Ama bugün telefonum çaldı bir şekilde. Babam demek istemiyorum ama onun avukatı Meral'e ulaşarak numaramı almış, babaanneme vermiş. Görüşmek istediler." Tam bunun iyi bir şey olduğunu söyleyecektim ki, devam etti. "Bizi yan yana görünce düğüne gelmek istediler. Bir de, düğün öncesi onlara borç verip veremeyeceğimi sordular çünkü amcamla kendisi ev kredisini ödeyememişler." 

Gözlerimi kapatırken derin bir nefes aldım. "Cevap veremedim." dedi aklımdan geçeni okurken. "Beni yalnızca para için aramaları kötü, evet ama... Para o kadar da değerli değil. Kullanılmak istemiyorum, onları yüzüstü bırakmak da. Ne yapacağımı bilemedim. Aklıma ilk geleni söyledim. 'Nişanlımla konuşacağım.' dedim. Sonra da telefonu kapattım. Şimdi, şu an bunları anlatıyorum çünkü hakkımda bir şeyleri tam olarak bilmeden yola çıkmayı istemiyorum." 

"Ben seni seviyorum, senin sevdiğin her şeyi de severim. Neyi sevmezsen, ben de sevmem." dedim sadece. "Neyi istersen, onu isterim. Benimle konuşmak sana doğru yolu göstermeyecek, doğru yol senin kalbinde."

"Anlamıyorsun..." dedi Hazer. "Kimse yoktu, Mi'lena. Beni yanlarına almalarını ya da bana bakmalarını beklemedim. Çocukken de beklemedim. Ama en azından ziyarete gelselerdi... Çok mu fazla olurdu?"

"Olmazdı." diyebildim usulca. "Seni yalnız bırakmalarını haklı çıkaran bahaneleri var mı?"

"Olsa olsa parasızlık." Öyle kısık sesli söylemişti ki anlamakta zorlandım. "Bir de sevgisizlik işte."

"Yine de tek başına ayaklarının üzerinde durabilecek kadar güçlü bir çocuktun." Başını salladı, yeniden öptü ıslak saçlarımı. 

"Şimdi başımın üzerinde bir kadını taşıyabilecek kadar güçlüyüm. Eskiden değildim." 

"O yüzden mi..." hayatında bu kadar çok kadın oldu?

"Hayatımda çok kadın oldu, evet. Çünkü aile kurmak bana göre değildi. O da gider sandım, gelen herkes gidecek ve yalnız kalacağım sandım. Ama sen... Sen öyle hissettirmedin. Aklıma geldiğin her an üşüyen kalbim ısındı, Mi'lena. En çok da bu yüzden kızıyorum babana, babama, babalarımıza..."

"Ben de varlık içinde yokluktaydım, Hazer." diyebildim. "Babam vardı ama bir yerlerde de yoktu. Hangisi daha kötü sence?"

"Bilmiyorum." dedi dürüstçe. "Emin olduğum tek şey senin her şeyin olabilecek kadar çok sevdiğim. Gerekirse baba, gerekirse aile, gerekirse çocuk... Çocuk demişken... Yapalım mı bir tane?" diyerek alaya vurdu. "Bak ben hazırım, yatak da hazır... Sen hazır mısın?"

Beklemediği bir şeyi söyledim. "Hazırım." 

MAGAZİN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin