"Açma telefonu!" Öyle heyecanlı söylemiştim ki Hazer ekrandaki parmağını havaya kaldırdı refleks olarak.
"3. arayışı."
"Açma. Lütfen."
Gözlerime bakarak telefonu uzattı. Babamın her zamanki halleriydi. Telefon açılana kadar ısrarla ve ısrarla aramaktan geri kaçınmazdı. Soluğumu bıraktım.
"Sana ulaşamadığı için arıyor olabilir. Belki önemlidir." dese de aldırmadım. "Senin telefonun yanında değil. Nerede?"
"Arabada bıraktım." Konumuz bu muydu yani?
"Açmalıyız." diye diretti Hazer.
"Hazer, lütfen."
"Babanla ne konuştuğumuzu bilmiyorsun, Mi'lena. Bir şekilde bana güvendi."
"Ona inanma, zaten sana inanmamış." Tartışmayı hatırlayınca yüzüm iyice düştü. Telefon yeniden çaldı.
"Artık açıyorum." diyerek telefonu kulağına götürdü ve ben elinden almaya çalışırken dengemi koruyamadım. Sorun olmamıştı çünkü "Efendim?" derken kolunu belime dolamıştı.
Kaskatı kesildim.
Aklım başımdayken bana sarılıyor olması dehşet vericiydi. Öyle dehşet verdi ki güzelliğinden bayılabilirdim. Gerçi aklım yeniden kayboldu çünkü kolumu beline dolamamın mantıklı hiç ama hiç açıklaması yoktu.
"Milena seninle mi?" diye sordu babam. Sesini duyabiliyordum.
"Evet, yanımda."
"Tüm gece seninle miydi?"
Hazer... Söyleme.
"Benimleydi."
Nefesimi tuttum.
"Ona bundan sonra geleceği bir evi, babasından ayıracağı bir annesi, tüm imkanlarını kullanacağı bir babası olmadığını söyle."
Dıt dıt dıt.
Telefon Hazer'in yüzüne kapandı. Kulağında birkaç saniye daha beklemeye devam ettiğinde en az benim kadar donmuş bir ifadeye sahipti. Ancak toparladı. Telefonu indirip yandaki koltuğun üzerine fırlattı. Telefon kolçağa sekip yere düştüğünde evdeki tek ses ona aitti.
"Mi'lena..." dediği anda çekildim. O kadar hızlı çekildim ki kolları artık işlevsizdi.
Adımlarım doğrudan evin çıkışına giderken tartışmak bile istemiyordum. Söylememeliydi. Ben başıma gelecekleri biliyordum. Anneme ulaşmama izin vermeyecekti, şirketten çıkışımı yaparak ödül töreninde kaybetmemi sağlayacaktı. Annemi göremeyecektim. Zaten hissedemediğim o baba sevgisi artık hayal bile olamayacak kadar uzaktı.
Kapıya ulaştığım an uzanan kolum geriye çekildi.
"Bana bak!" dedi gür sesiyle. "Nereye gidiyorsun?"
"Bırak beni!" Niye çığlık attığımı bile bilmeden kollumu çekmeye çalıştım. Parmakları da bir o kadar sıkılaştı.
"Mi'lena!"
"Bırak dedim sana! Bırak beni!"
"Beni mi suçluyorsun?"
Hayır, babamın bilerek seni aramasını ve bunu sana söylemesini kaldıramıyorum. Çünkü kendisi beni sadece aşağılıyor. Doğrudan bana ulaşmış olsaydı üzülürdüm ama şimdi utanıyordum. Hem babamdan hem de kendimden çok utanıyordum. Gururum incinmiş, bir o kadar da küçük düşürülmüştüm. Üstelik tek kelime bile edemeyerek...
"Ya bıraksana beni! Bırak!"
"Böyle çıkmana izin veremem."
"İzin falan almıyorum ben de zaten! Beni burada zorla tutamazsın!"
"Mi'lena sakinleştiğinde istediğin yere gidersin. Seni ben bırakırım. Ama şu an olmaz!"
Kollarımı hırsla çekmeye çalıştığımda fiziksel anlamdaki güçsüzlüğüme de lanet ettim. Gözlerimdeki yaşlar sinirdendi. Saf öfkeden.
"Bırak!"
Bırakmadı, kendine öyle bir çekip sarıldı ki kollarımda debelenecek yer bile kalmadı. Resmen ellerim göğsünün arasında kelepçelenmişti. Bir bütün olacak kadar sıkı sarılırken sesli ağlamaya ve resmen bağırmaya başladım.
"Mi'lena." dedi usulca. "Ben senin ailen olurum." Sesim kesildi. Hala şiddetli şekilde ağlıyordum ama bunu duymak canımı çok yaktı. Bir yangını sevebilir miydi insan?
Onun ailesi kim olacaktı?
"Hissettiğin acıyı anlayamam ama özür dilerim." Saçlarımın arasına bir öpücük bıraktı. "Yanımda olduğunu söylememeliydim. Telefonu açmamalıydım."
"Sorun sen değilsin." diyerek hıçkırdım. "Babam yaptı."
"O daha kötü. Ben açtığım yarayı sarardım."
"Ondan nefret ediyorum Hazer. Canımı yakıyor, istemiyorum onu! Bana evin yok dedi. Annen yok dedi. Baban yok dedi. Bana artık ailem olmadığını söyledi. Daha ayrılacakları gerçeğini sindiremedim."
Daha çok çekti beni kendine. Konuşamadı ve belki o da ağlamaya başlamıştı. Göremiyordum yüzünü. Başımı yasladığım omzundan kafamı kaldıramıyordum.
"Ben olurum ailen." diye devam etti. "Evin de olurum. Annen de olurum. Baban da olurum."
"Olursun." Bunu neden sesli söyledim.
"Evlensene benimle. O zaman kocan da olurum."
Başımı aniden yukarı kaldırıp ona baktım. Ne demişti o?
Ne?
"Ne?"
Ne?
Böyle evlilik teklifi ne görüldü ne de duyuldu.
Dün atacaktım bölümü atamadım. Kusura bakmayınız 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAGAZİN | Texting
RomantizmMagazin: "Ünlü oyuncu Hazer Beylerbeyi ve başarısıyla öne çıkan iç mimar Milena Serengil magazini ele geçirdi. Birliktelikleri akıllarda soru işareti bırakan çiftin uyumu hayranları tarafından çok beğenildi. Kısa zamanda müjdeli bir haber bekleyen b...