/33/

4.6K 188 14
                                    

Bazı anlar ve bazı zamanlar vardı ki, hiç geçsin istemezdiniz. Mesela, ben de şu anın hiç geçmesini istemiyordum. Tamamen gündelik giyinmiş bir halde Japon yemeklerinden bunalan Hazer'i döner yemeye götürüyordum. Tabi, bir sokak dönercisine gitmemiz mümkün değildi çünkü Hazer'in hayranları bizi delirtirdi. Onun yerine Hazer'in arkadaşına ait olan oldukça ünlü bir mekana gidip döner yemeye karar vermiştik. 

Kapıda Magazincilerin olduğunu bilmeden... 

Son açıklamamız aklımıza gelince delirecek gibi olmuştum. Ama şimdi başka bir açıklama daha yapabilirdik. "Anneni kurtardığını söylemen iyi olur. Hayranların günlerdir sosyal medyayı inletiyor, haberleri olmalı." diyerek beni teşvik eden de Hazer olmuştu. 

Arabadan inerken oldukça sakindik. Vale, anahtarları alıp uzaklaştığı esnada yolcu koltuğundan inen Hazer elimi tuttu. Adımlarımızı atarken mekanın merdivenlerine ulaşamamıştık bile. Onlarca soru geliyordu üst üste ve ben hangisine ne söylemem gerektiğini bilmiyordum. 

"Milena Hanım, ailenizle yaşadığınız gerginliği babanız yalanladı. Bir açıklama yapacak mısınız?"

"Milena Hanım, her şey doğruysa annenizle görüşmeye neden devam etmiyorsunuz?"

"Hazer Bey, Milena Hanım evleneceğinizi açıklamıştı ancak henüz yüzük göremememizin sebebi nedir?"

"Hazer Bey, Japonya çekimleri esnasında yaşanan aksaklıklar hakkında ne düşünüyorsunuz? Sorumlu yapımcıdan mı kaynaklıydı, yönetmenden mi?"

"Hazer Bey, yeni projenizde sözleşmeyi iptal ettiğiniz doğru mu?"

"Öncelikle sakin olalım." diyerek herkesi susturdu Hazer. Sonra ellerimi daha sıkı tutarak bana cesaret verdi. "Sorularınızı önce Mi'lena, ardından ben yanıtlayacağız. Lütfen acele etmeyin."

Ah, röportaj yaparken bile nasıl bu kadar naif olabilir? 

"Merhaba, iyi akşamlar öncelikle." dedim Hazer'e gözlerimle teşekkür ederken. "Annem, dün gece itibariyle yapılan bir polis baskınının ardından, sizlerin de haberi olduğu gibi, benim yanımda yaşamaya başladı. Babam hakkında açılacak olan davada da sizleri bilgilendireceğimden emin olabilirsiniz. Yaşadığım zorluklarda yanımda olan herkese bizzat teşekkür ederim."

"Milena Hanım, yılın en iyi iş insanı ödül törenine katılmayacağınız söyleniyor. Doğru mu?"

"Öyle bir şey yok." diye Hazer atıldığında tüm mikrofonlar ona döndü. Ben de ona döndüm haliyle.

"Mi'lena, bugüne kadar yaptıklarıyla öne çıkan başarılı bir iş kadını. Bu nedenle, ödülü hak ettiği gibi kendisi alacaktır. Oylamalar yapılırken yaşanan tatsızlıklar ve taraf tutmalar doğru değil. Bir kişiyi yaptıklarıyla anmak gerekir, yaşadıklarıyla değil."

"Hayranlarınız Milena hanımı destekliyor gibi görünüyor Hazer bey. Siz ne düşünüyorsunuz?" 

"Hayranlarımdan ziyade, onu ben destekliyorum. Hem de her alanda."

"Projelerinizden geri çekilmenizin nedeni Milena Hanım mı?"

"Geri çekildiğim bir proje yok."

"Neden yüzüğünüz yok Mi'lena Hanım?" dediğinde istemsizce güldüm. Kapıdan koşar adım çıkıp yüzük alacağı an geldi aklıma.

"Klişeleri sevmiyoruz." diye yanıtladım bunun yerine. "Bir bağlılığın temsilcisi yüzük olamaz." Hazer, tuttuğu elimi kaldırdı ve öptü. Flaşlar eskiye kıyasla çok daha hızlı patladığında kıpkırmızı olduğumu hissettim.

"Düğünü ne zaman düşünüyorsunuz?"

"Bana kalsa yarın." dedi Hazer bir anda ve herkes güldü. Ben ciddi olduğunu biliyordum. Ama ciddi olmamalıydı. Ah, kalbim atıyor. 

"Ciddi olarak ne zaman?" 

"Henüz kararlaştırmadık." dedim. Sonrasında birkaç soruyu daha yanıtlayarak içeri girdik ve uzun uzun döner yedik. Ayranla birlikte. 

"Eee," dedi Hazer hemen sonra. "Eşyaları aldın, ev hazır olmadığı için beni otele mi götüreceksin?" Gözlerimi kıstım. 

"Sana evin hazır olmadığını kim söyledi?" diye sordum ardından. 

"Çok yeteneklisin." dedi ve bir kez daha masadaki elimi tutup dudaklarını bastırdı üstüne. "Yatak odam da hazır olduğuna göre... Diğer yeteneklerini görsek mi artık?"

MAGAZİN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin