-Bu bölümde yaşananlar gerçek değildir.
Saat gece yarısı, üstümde beyaz, bol, bacaklarıma kadar inen uzun bir gömlek var. Gözlerim ağlamaktan kızarmış, odayı hafif de olsa aydınlatan bir mum ışığında, odanın en kuytu köşesine sığınmış, bacaklarımı karnıma çekmiş bir vaziyetteyim. Ağlayamıyorum artık, gözyaşlarım kendini serbest bırakamıyor bir türlü.
Sadece birkaç saat önce benliğimi bu odada sevdiğim adama teslim etmiştim, hayatım boyunca hafızamdan silinmeyecek harikulade bir anı, bir ilki yaşamıştım. Her salisesinden ayrı zevk almış, tatmin olmuştum. Sevdiğim adamın kollarına girmiştim, ona ilk kez bu kadar yakın olmuştum. Dudakları hayalimdeki gibi dudaklarıma değmişti, bedeni bedenimle buluşmuştu sonunda. Harikulade anım ise, sevdiğim adamın beni buracıkta bırakıp kaçmasıyla son bulmuştu.
O an insanlara olan güvenim yeniden sarsıldı, ben artık yanlış kişiye güvenen bir zavallıydım. Yeniden ağlamaya başlamıştım çaresizliğime, artık gözlerim acıyordu ağlamaktan. Yaşlar yanaklarımdan süzülüp gömleğime damlarken hıçkırmaya başladım. Nefret ediyordum bu odadan, bu hayattan, bu dünyadan.
Sadece birkaç saat önce, sevinçten dört köşe olmuşken şimdi bu hale getirmişti beni hayat. Acıyla hayıflanıyor, deliriyordum.
Sonunda bulunduğum kuytu köşeden kendimi yavaşca kaldırdım, dengemi sağlayamıyordum. Sadece bir mum ışığı odayı aydınlattığı için önümü görmekte zorlanıyordum.
Biraz daha ilerleyip banyoya girdikten sonra, aynadaki korkunç yansımamla göz göze geldim. Acizliğim resmen yüzümden okunuyordu.
Aynanın biraz ötesinde bulunan makası aldım, ve bir süre daha baktım yansımama. Ağlamaktan kızaran gözlerime, sevdiğim adamın boynumda bıraktığı izlere baktım son kez. Ellerinin değdiği, her telinde ayrı bir anısının olduğu saçlarımı elime aldım ve hiç tereddüt etmeden kesmeye başladım.
Saç tellerim ahşap zemine dökülürken sakinliğime şaşıp kalmıştım, ilk kez sakinliğimi koruyordum. Sonunda yanaklarıma kadar saçlarımı kesince makası elimden bıraktım.
Banyonun kapısını kilitledim ve üstümdeki gömleği bir çırpıda çıkardım. Suyu en sıcak seviyeye getirerek elime gri jileti aldım ve küvete girdim.
Bacaklarıma atmaya başladım jileti, ardından karın bölgemi de artık jilet izleri kaplıyordu. Küveti kanın koyu kırmızılığı esir almıştı.
Jileti kollarıma değdirip derin izler bırakırken sıra şahdamarıma gelince, son kez düşündüm.
Hayatım boyunca sevilmemiş, dışlanmıştım. Yapayalnız, duvarlarının esiri olan zavallı bir kızdım. Kimseye güvenmemiş, kendi kabuğundan kopamayan, aciz biriydim ben. Karanlıktım, hayatım bir karartıdan ibaretti ve ben hiçbir zaman aydınlığa erişememiştim.
Hep bir umut vardı içimde, bir gün mutlu olacağıma, yüzümün güleceğine dair bir umudum vardı. Ama o umut bugünden itibaren sönüp gitmiş, benliğimi çoktan terk etmişti.
Artık Azrail'imle tanışmanın vakti gelmişti. Acılarıma son vermenin, yeni bir dünyayı keşfetmenin, günahlarımla yüzleşmenin vaktiydi...
Jileti şahdamarıma bastırırken hatırladığım tek şey gözlerimden süzülen yaşlarım ve bir karartıydı. Kanlar kolumdan süratle süzülürken öbür kolumdaki şahdamara da jileti bastırmıştım. Bedenim yavaşca işlevini kaybederken küvete yığılmış, kanların bedenimden küvete yayıldığını hissetmiştim.
Bu da benim sonumdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARANOYA
Humor"PARANOYA, ACILI RUHLARIN ÇIĞLIĞIDIR.." Her gün mutlu numarası yaparak etrafta içinde fırtınalar kopmasına rağmen gülümseyerek gezinenler ... İnsanlardan kaçanlar, yalnızlığıyla bütünleşip benliğiyle kapalı kapılar ardında saklananlar ... Sırlarla...