***
Ve insan kırar göğsüne bastırırken sevdiği şeyi.
***
Nasılsınız?
İyi olduğunuzu umuyorum :)
Umut dolu okumalar...
***
Alnından akan ter damlası çıplak göğsünde yol alırken ne kadar zorlandığının mı kanıtıydı? Oysa bende şuan fazlasıyla zorlanıyordum. Tenim ürperiyor, korkuyordum. Aldığım derin nefesle, bakışlarımı nerede çekildiğini bile bilmediğim fotoğrafların üzerinde gezdirdim.
Yusuf'un sarıldığı bendim. Teninde iz bıraktığı bendim, fakat tenim asla izlerine eşlik etmemişti. Boynumu çizen sakalları harici hiçbir zaman göğsümde izi olmadı. Hele ki göbeğimde asla. Tekrar baktığımda bir fotoğraf karesi vardı ki üzerimde olan elbisenin sahibi bile değildim. Elleri bedenimde gezinirken çekilmişti.
Hangi sapkın böyle fotoğraflar çekerdi ki. En özel anım bana kalmalıydı. Asla buna müsaade etmezdim. Daha fazla bakmak istemediğim fotoğraflardan, bakışlarımı tekrar Bedirhan'a çevirdim. Dolu olan gözleriyle beni takip etmişti. Neden gözlerinin dolduğunu bile anlayamıyordum.
Güven; ince bir ipin ucunda asılı cambaz gibiydi. Tek bir tedbir olmadan ilerlediği ipte ki en ufak hatayla yerle bir olurdu.
Güven olayında sınıfta kalmış olan adamın dolu olan gözlerini kaplayan öfkeli bakışlarından nasibimi şimdi alıyordum. Galiba bana it bile olmayan fotoğraflara kanmıştı. Aldığı hırıltılı nefesle şişen göğsünü önce çıkardı. Bakışlarım bedenin de gezinirken, 'Elin kanıyor.' Dedim. Elini havaya kaldırıp,
'Gerçekten de önemli olan bu mu?' diye sordu. Bakışlarımı rengini kaybeden büyük ihtimalle de bir daha asla göremeyeceğim kehribarlarına çevirdim.
'Evet. Canın daha önemli.' dedim. Dilimden dökülen her kelime apaçıktı. Artık dolaylı olarak değil her kelimem doğrudandı. Belki de bu kadar geç kalmamız bundan kaynaklıydı. Ben ona o bana geç kalmıştı. Fakat zamanın telafisi olamasa da hiçbir şey için geç değildi.
'O zaman neden yaptın bana bunu?' bakışlarımı eşyalarımın dört yana savrulduğu salonda gezdirdim. Her bir parçamı dağıtmıştı. Yırtık fotoğraflar, sayfası koparılmış kitaplar. Hatta yırtılan kışlık kazaklarım, eteklerim. Hepsinin yerini doldurmam gerekecekti. Aldığım derin nefesle,
'Ben sana bir şey yapmadım. Görülen o ki sen epeyce bir zarar vermişsin.' dedim. Titreyen elini hızla duvara vurup,
'Bu ne o zaman. Çantanda gizli fotoğraflarını saklaman. Telefona gelen mesajlar. Ulan daha dün gece koynuma girmeden önce Seni Özledim yazmışsın.' dedi. Aldığım derin nefesle üzerine adımlayıp,
'Öncelikle bana bağırma.' dedikten sonra bir adım daha yaklaşıp parmağımı göğsüne doğru kaldırdım. Gözlerimi, söylediklerimi ispatlamak adına gözlerine dikip, 'Ben bir şey yapmadım. Ben, beni aldattığını düşündüğümde bile sana karşı tek hata yapmadım. Bunlar bana ait değil. Sakın bunlara inanarak aramızda olan o küçücük filizi de ezip geçme ne olur?' Bakışlarım ne kadar çekmesemde boşa çabaladığımı şimdi anlıyordum. Hayal kırıklığıyla geriye adım atıp, kaşlarımı çattım.
Dolan gözümden akan yaşım yenilişime kadeh kaldırdı. Öfkesi beni de onu da bitirecekti. En ufak umut kırıntısı bizden geriye kalmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN GÖLGESİ (TAMAMLANDI❣️)
Ficção Geral'Evet' dil bunu söylesede yüreğim başıma gelenler için yanıyordu. Neden bunları yaşamak zorunda kalmıştım ki. Ah doğru ya beni büyüten ailenin evletlarını kaybetmemesi için ve sevdiğime zarar gelmemesi için. 'Duydunuz şimdi kıyın şu nikahı' kulakl...