Kenetlenmişsin Kalbime İlmek İlmek İşlenmiş gibisin Hasretinle Yüreğime Nereye Böyle Bileyim Söyle...
***
Umut dolu okumalar...
***
Bakışları sonunda bana değinirken kaşları önce şaşkınlıkla havalandı. Daha sonra ise gördüklerinden memnun olmadığını göstermek ister gibi çatıldı. Yanında duran kadın gözlerini devirip, 'Demir'in burada olduğunu neden söylemedin ki?' diye sordu.
Bedirhan bakışlarını benden çekip, 'Bende yeni öğrendim' dedikten sonra bize doğru döndü.
Azize teyze elini masaya bırakıp, 'Berra kızım' diye seslendi. Sarı saçlı kadın ayağında ki topukluya aldırmadan hızlı adımlarla gelip,
'Azize teyzem' diye seslenip arkadan sıkıca sarıldı. Göğüslerinin neredeyse tümü ortada açık olan kıyafetinden taşan dekoltesi rahatsızlık hissi verirken elimde bir baskı hissettim.
Bakışlarımı ellerimin üzerinde ki baskıya çevirdiğim de, parmağına alyans takılı olan Bedirhan'ı görmemle 'Elini acıtacaksın. Bırak' dedi. O söylemeyene kadar ellerimin arasında sıkıca tuttuğum kaşığın bile farkında değildim. Parmak boğumlarım sıkmaktan beyaza dönüşmüştü.
'Canım kızım özlettin kendini' Azize teyzenin büyük bir sevgiyle karşıladığı kızdan bakışlarımı çekip, ellerimde ki baskıdan kurtuldum.
'Bende çok özledim. Bu deli adam beni sizden uzak tutuyor' deyip Nalan teyzenin de yanağına öpücük kondurdu. Bedirhan hala yerini yerleşmemiş ayakta, yanımda duruyordu.
'Bilmez miyiz' diyen Nalan teyzeyle bedenini sonunda ayağı kaldırdı. Üzerine giydiği ipek gömlek teninde ki en ince ayrıntıları göze sokarken Bedirhan'ın yanında durdu. Bir eli Bedirhan'ın kolundayken diğer elini bana doğru uzatıp tebessümle,
'Merhaba ben Berra. Berra Yıldırım' dedi. Sandalyemi geriye çekip uzattığı eline ellerimi bırakmadan önce Bedirhan'a baktım. Belki dilimden kelimeler dökülmezdi fakat boynunda ki morluklardan dolayı tiksintimi ona gösterebilirdim. Aynı havayı solumak bile eziyet gibiydi. Aldığım derin nefesimi dudaklarımın arasından salarken,
'Elfida Bayar' dedim. Önce kaşları çatıldı sonra elimi hafif sıkıp,
'Bedirhan'ın soyadını almadın mı?' diye sordu. Eşi olduğumu biliyordu. Buna rağmen ona yanımda yanaşmaktan geri durmuyordu. Nedensizdi aslında ona öfke beslemem. Konuşmak bile eziyetti. Bana saygısı olmayan iki insandı. Bir eşim, diğeri hemcinsim.
'Aldım. Fakat kendi soyadımı kullanmayı daha uygun görüyorum' dedikten sonra arkamı dönüp sandalyeme oturdum. Yanaklarımın yandığını hissediyordum. Ellerim ne kadar dokunmam için karıncalansa da tepkisiz kalmaya devam ettim.
Aldığım derin nefesle bakışlarımı kaldırdığım da Demir pis bir sırıtışla arkamda duran kişilere bakıyordu. Bakışlarımı ondan çektiğim de Nalan teyze de tebessümle bana bakıyordu.
'Çok havalı' diyen kadın ile cevap vermeden bardağıma uzandım. Buradan gitmek istiyordum. Buradan hemen gitmem gerekiyordu.
'Haydi gelin sofraya. Elfida, lebeniye yemeğini yaptı bize' Azize teyzenin söylediği kelimelerle yanımda duran sandalye çekildi. Çekilen sandalyeye yerleşen Bedirhan'ı görmem ile bardağı sertçe masaya bıraktım.
Çıkan sesten dolayı bakışlar bana kayarken, bir fısıltı gibi çıkan sesimle 'Kusura bakmayın' dedim. O sırada Demir'in yanında oturan kız Demir'in tabağında ki yemeğin tadına bakıyordu. Demir çattığı kaşlarıyla bakıp,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN GÖLGESİ (TAMAMLANDI❣️)
Genel Kurgu'Evet' dil bunu söylesede yüreğim başıma gelenler için yanıyordu. Neden bunları yaşamak zorunda kalmıştım ki. Ah doğru ya beni büyüten ailenin evletlarını kaybetmemesi için ve sevdiğime zarar gelmemesi için. 'Duydunuz şimdi kıyın şu nikahı' kulakl...