'Evet' dil bunu söylesede yüreğim başıma gelenler için yanıyordu. Neden bunları yaşamak zorunda kalmıştım ki. Ah doğru ya beni büyüten ailenin evletlarını kaybetmemesi için ve sevdiğime zarar gelmemesi için.
'Duydunuz şimdi kıyın şu nikahı' kulakl...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
***
Sondayız :)
Çok tuhaf bir duygu içindeyim...
Neyse bölüm sonunda veda konuşmamızda görüşelim....
Umut dolu okumalar...
***
Akıp giden zamana yetişmek bazen imkansız gibi duruyordu. Sadece gözlerimin önünde geçen zamanı hissedebiliyordum. Aldığım derin nefesle bakışlarımı göbeğime indirdim.
Yorgun bedenim fazlasıyla uykuya hasretti. Aniden gelişen durumlar karşısında hangi ara bunlar olmuştu anlayamamıştım bile. İyice belirginleşen göbeğime ellerimi sarıp saçlarımı tarayan kadından bakışlarımı çektim.
'Hiç heyecanınız yok gibi.' tebessümüyle tebessüm ettim.
Kısılan gözlerimle kuaföre bakıp, 'Var da biraz yorgun hissediyorum kendimi.' Yanımda duran Berra ısırdığı kekle,
'Bakma bunla müstakbel eşi kavuşmak için çok uğraş verdiler. Böyle sakin durduğuna yani aldanma. İçinde ne fırtına kopuyordur şimdi.' Tebessümle söylediği şeylerle kafamı salladım. Yanımda duran Şevval kısa saçlarını çekiştiren kadına çattığı kaşlarıyla bakıp,
'Biraz daha çekin lütfen. Kel bir gelin olarak salona gireyim.'
Kadın ona dönüp, 'Hanım efendi ince telli saçlarınız. Sürekli karışıyor.' demesiyle daha derinden çekti.
Şevval öfke dolu gözleriyle ona bakarken Berra, 'Biraz fazla mı gerginsin?' diye sorup kekinden tekrar bir ısırık aldı. Şevval titreyen elleriyle,
'Çok fazla gerginim. Ne yapacağımı şaşırmış durumdayım hatta. Yarın Mirza'nın eşi olarak sıfırdan başlayacağım. Yıllardır bu hayalle yaşadım ben. Şimdi gerçekleşiyor olma ihtimali bile nefesimi kesiyor.'
Kuaför saçını biraz daha çekerken, 'Ama abla sende yani bilerek yapıyorsun. Bırak kız tarasın. Hepi topu on beş santim saçları.' Berra ağzı dolu bir şekilde kuaföre müdahale ederken benim saçlarımı tarayan kadın,
'Kusura bakmayın lütfen.' diyerek diğer kuaförü yolladı. Saçlarımız usulca taranıp şekil verildi. Üzerimizde duran kırmızı kaftan dikkatle giydirilirken son rötuşlarla hazırlanmamız bitmişti. Şevval heyecanla yerinde duramazken ben ayaklarımı uzatmış elimde ki sütü içiyordum.
'Ya acaba kötü mü oldu saçlarım.' Bakışlarımı bebek gibi yüzüyle kısa saçlarına atılan hafif dalgaya baktım. İncecik bedenini saran elbisenin üzerinde ki kaftanın duruşu mükemmeldi.
Bakışlarımı bu defa dikişleri zorlayan göbeğime çevirdim. 'Kesinlikle kocaman bir göbeğin olmadığı için kusursuz duruyorsun.' dedim. Oda da sadece ikimiz kalmıştık. İlerleyen dakikalarda aşağı inip, kına gecesi başlayacaktı.
