"OKSİJEN DEĞİLSUN HOŞ BEN SENSUZ DA YAŞARUM."
"Gökçe kızım kalk hadi!"
"Üff anne ya biraz daha uyuyayım ne olur?" "Anneye üff denmez hadi kuzum kalksana işe geç kalacaksın." Gözlerimi hiç istemeden de olsa açmıştım annem başımın ucunda duruyordu. "Annem artık kızmaya başlıyorum hadi kızım işe geç kalıyorsun hadi! Ben gidiyorum kızım sen de hemen kalk ve kahvaltıya gel." diyerek odadan çıktı ben de başımı yastığıma gömüp uyumaya devam ediyordum ama uykum kaçmıştı yataktan kalkıp banyoya girdim rutin işlerimi hallettikten sonra odaya geçip üstümü giyindim.Merdivenlerden aşağı indim canım ailem yemek yiyordu. "Annem yine uyudun sandım." "Oradan hâlâ uyanmış mı sanki anne." diyerek abim anneme destek çıkmıştı. Babamın yanına gidip yanaklarından öptüm. "Uğraşmayın benim kızımla." diyerek babam bana laf atan abimi susturmuştu. "Görüşürüz canım ailem ben çıkıyorum." "Yemek yeseydin kızım." "Yok babacığım işe geç kaldım." diyerek kapıya doğru yürüdüm ayakkabımı giyindikten sonra evden çıktım iş yerine yetişebilmek için otobüse bindim yine doluydu. "Ya Murat amca neden bu kadar dolu?" "Ne yapalım kızım ekmek parası." deyince gülümsedim.
Kafenin önüne gelmiştim hemen içeri girdim patron inşallah gelmemiştir diye umut ediyordum içeri girdiğim gibi Nazlı beni kolumdan tutarak mutfağa çekti. "Kızım sen neredesin ya? Patron gelecek birazdan illa kovulacaksın." "Tamam kızım geldim işte." Patron gelmeden önlüğümü üstüme giyinip tepsiyi elime aldım. "Yani bu kadar insan olur mu ya?" diye söylensem de yapmak zorundaydım. Masaya doğru yürüdüm ve elimde ki kola ile çay bardağını masanın üstüne bıraktım.
Sonra Nazlı'nın yanına gittim. "Eee anlat bakalım Nazlı Hanım ne var, ne yok bugün dedikodular da." Nazlı gülerek anlatmaya başladı ben de artık susar diye yüzüne bakıyordum ama Nazlı'nın susmaya hiç niyeti yoktu. "Eee kızım yeter da! Ben sana anlat dedim diye sen de hemen başladın anlatmaya sen var ya dedikodusuz duramazsın." "Dur kızım büyük havadis var bu akşam büyük bi olay varmış." "Ne? Çalışmayacağız değil mi?"
Ne zaman böyle bir şey söylese kesin o akşam kafede olur çalışırdık. "Maalesef kuzum çalışacağız." "Off ama ya bu akşam olmaz kim gelecekmiş biliyor musun bari?" "Bilmiyorum ama patronun iş yaptığı iş adamları ile mafya adamları da olacakmış içinde." "Ya kızım bütün hevesimi kırdın resmen." Patron bağırmaya başladı. "Herkes işine baksın akşama büyük bir iş var ona göre her şey kusursuz olacak anlaşıldı mı? Gökçe bu akşam sen de iştesin Nazlı'yla garsonluk yapacaksınız." "Tabii patron." Dışımdan kabul etsem de içimden söyleniyordum. "Ne demezsin bu akşam çalışmasam olmazdı sanki."
Akşam olana kadar işlerle uğraşıp durduk resmen ayaklarıma kara sular inmişti giyinme odasına doğru yürüdüm içeri girdiğim gibi direk kendimi koltuğa bıraktım yorulmuştum bir de bu adamlar eksikti ya ben bunları düşünürken Nazlı içeri girdi. "Kalk kızım patron çağırıyor." "Ne istiyor bu adam ya işi gücü yok mu onun?" diyerek ayağa kalktım ama yürümekte zorlanıyordum Nazlı'yla patronun yanına doğru gittik.
"Şimdi gelirler üstünüze çeki düzen verin bu gelen insanlar çok önemli." "Tamam patron sen merak etme." "Kerem, Ayaz siz de siparişleri masaya taşıyacaksınız kızlar siz de içeriden hazırlarsınız." diyerek kapıya doğru yürüdü. Misafirler de gelmeye başlamıştı insanlar Nazlı'ya bakarak içeri geçtiler neden bakmasınlar ki bizimki üstünü giyiniyordu ben de gülümseyerek Nazlı'ya bakıyordum. "Hadi kuzum geç içeri yoksa başımı belaya sokacaksın." Nazlı gülümseyerek önümden geçip içeri yürüdü ben de arkasından gidiyordum. "Ben yakışıklı, kaslı uşaklar bekliyordum."
"Nazlı bi sus kızım bunlar tosun ya tosun."Biz Kerem ve Ayaz'a veriyorduk onlar da masaya getiriyorlardı insanlar konuşuyor bir yandan da tartışıyorlardı sanki masada bir kişi eksikti onun gelmesini bekliyor gibiydiler çok kızgınlardı. "Bizi neden bekletiyor kim ki o?" diye bağıra bağıra konuşuyorlardı ben sadece seslerini duyuyordum Nazlı durur mu illa gelenlere bakacak yapılı, obur adamlar gelince morali bozuluyordu kuzumun bu da benim çok hoşuma gidiyordu Kerem Nazlı'ya bağırıyordu. "Kızım içeri gir artık başına bela alacaksın, kovulacaksın." "Sen işine bak Kerem." "İyi sen bilirsin ben uyarayım da seni, Gökçe ver sen siparişleri viski istiyorlar." "Tamam Kerem hemen hazırlıyorum."
Siparişleri hazırladıktan sonra Kerem'e verdim. Sesler kesilmiş değildi galiba adam hâlâ gelmemişti bi anda Nazlı'nın sesi duyuldu.
"Off bu ne ya." deyip duruyordu. "Ne oldu kızım sana?" diyerek yanına gittim ben de baktığı yere doğru bakıyordum. Kapıdan içeriye lacivert takım elbiseli 1.90 boyunda esmer bir adam giriyordu Nazlı'nın dediği kadar var mıydı bilmiyorum? Adama o kadar dikkatli bakmamıştım Nazlı'nın ağzı kulakların da hâlâ adama bakıyordu."Nazlı kendine gel artık." diyerek onu salladım. "Nazlıı!" diye bağırınca sesim yüksek çıkmıştı sanırım adam masaya doğru giderken sesin geldiği yere doğru yani bize bakıyordu o kadar sert bakışı vardı ki hâlâ bize bakmaya devam ediyordu ben de "Ne var, ne bakıyorsun?" anlamında gözlerimi, gözlerine diktim o da kaşlarını çatarak masaya doğru gitti.
Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen çünkü en büyük motive kaynağı okurların düşünceleridir.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere 👋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'ɢöᴢʏᴀşɪ'
Action"Sana benimsin demedim mi?" Ondan uzaklaşmaya çalıştım ama izin vermiyordu beni kendine daha çok yaklaştırıp gözlerini, gözlerime dikti. "Artık bir daha benden kaçmayacaksın Gökçe yoksa seni değil ama aileni öldürürüm duydun mu? Hiç acımam!" diyerek...