"KELEBEK MİSALİDİR AŞK; ANLAMAYANA ÖMRÜ GÜNLÜK, ANLAYANA BİR ÖMÜRLÜK."
Onu kendimden ittim bunca olan şeyden sonra beni nasıl öperdi kafayı mı yemişti? Onu ittiğim de geriye doğru sendeledi karşılık vermemi falan bekliyordu sanki "Bir daha bunu yapma sakın istediğimi nereden çıkartıyorsun? O kadar yaşanmış olaydan sonra nasıl bir yüzün var senin?" Göktuğ hiç sesini çıkarmıyor sadece bana bakıyordu. Aptal, mafya bozuntusu ne olacak. "Niye geldin o zaman odama?" "Ben gelmedim sen çektin içeri hem ben neden geleyim senin odana köpek içeri girdi ona bakmaya gelmiştim yanımda yatıyordu daha önce hiç görmemiştim." Bir nefeste söylemiştim galiba gülümsüyordu.
"Çok konuşuyorsun az sakin ol güzelim!" "Gıcıksın işte güzelimmiş kaç kıza bunları söylüyorsun acaba mafya bozuntusu." Ben saydırıyorum o gülerek benim sinirlerimi bozuyordu kapıya doğru yürüdüm tam çıkacakken "O köpek benim adı Cesur seni sevmiş olmalı senin yanında yattığına göre." O nereden biliyordu benimle yattığını? "Beni mi kolluyorsun sen çok ayıp ama senden beklerim çünkü senin insanların özeline saygın yok sen mafyasın ya ondan her istediğin olacak değil mi? Ukala senden nefret ediyorum." diyerek kapıdan çıktım o da arkamdan bağırıyordu. "Sen benimsin anla bunu artık!" "Hehe çok beklersin bir gece seninle geçirdim diye senin olmuyorum Göktuğ o evli olduğumuzu düşündüğüm içindi." Odamın önüne gelmiştim kapıyı açıp içeri girdim.
Neden onun odasına giriyorum? Akılsızlık ben de zaten adam hiç rahat durmuyor uykum da kaçmıştı onun yüzünden! Sırtıma şal alıp aşağı indim salona girip kendimi koltuğa bıraktım. Televizyonu açıp bir şeyler izlemek istedim ama güzel bir şey yoktu sonra aklıma hain bir plan geldi. Ses sisteminin yanına gittim sesini sonuna kadar açtım klasik müzik dinliyormuş Beyefendi bilgisayardan bir karadeniz müziği açıp ses sistemine bağladım.
Son ses müzik çalıyor ben de dans ediyordum bir de o duysun diye inadına bağırıyordum koltuğun üstüne çıkıp tepiniyor yastıklarla oynuyordum arada bir de merdivenlere bakıyordum geliyor mu diye ama gelmiyordu mafya bozuntusu değil mi? Yerinden kalkıp gelemiyor. Koltuğa oturdum yorulmuştum başımı koltuğun başına koydum ve gözlerimi kapattım ona uyuzluk olsun diye beklerken olan bana olmuştu kulağıma çok yüksek seste müzik geliyordu. "Üff kapatın şu müziği." Yastığı kulağıma kapattım ses dayanılacak gibi değildi bütün evi kaplıyordu. "Yeter kapatın şu müziği kim açmış bunu?" Sanki inadına kimse ses vermiyor beni duymuyordu koltuktan kalktım her yerim tutulmuştu.
"O müziği açanı bulursam çok fena yapacağım!" Boynum tutulmuştu galiba boynumu esnetmeye çalışırken merdivenlerden yukarı çıkıyordum müzik Göktuğ'un odasından geliyordu. "Gıcık işte gıcık." Dün benim ona yaptığımı o bana yapıyordu aklı sıra onunla hiç muhatap olmadan odaya gittim ve banyoya attım kendimi duş aldıktan sonra biraz rahatlamıştım dolaptan üstüme giyecek bir şey seçmeye başladım bugün ata binmek istiyordum ona göre giyindim sonra odadan çıktım müzik kesilmişti. "Gıcık ya gıcık." diye söyleniyordum dışarı çıkıp Kahya'ya ata binmek istediğimi söyledim artık onun dediklerini yapmayacaktım Kahya atı çıkarmıştı ama bu sefer beyaz atı değil Göktuğ'un atını çıkarmıştı. Atı da sahibi gibi huysuz zannediyordum ama değilmiş. "Neden beyaz at değil de Göktuğ'un atı?" "Göktuğ Bey bu atı çıkarmamı istedi." Kafamı sallayıp ata yaklaştım ve üstüne bindim.
Ormana sürdüm dörtnala doğru gidiyorduk saçlarımı bağlamamıştım rüzgar saçlarımı savuruyordu kendimi bi anda Selim'in beni getirdiği yerde buldum ne işim vardı benim burada? Atı bile onun gibi çıktı. Attan inip etrafı gezmeye başladım çok güzel bir yerdi o gün bakamamıştım orada biraz oturdum olanları düşünüyordum ailemi çok özlemiştim Nazlı'yı bile özlemiştim çok konuşmasına rağmen Kerem, Ayaz ne yapıyorlar acaba? Beni özlemişler midir? Ailemden bile hiç ses çıkmadı ne hâldedirler acaba? Bunları düşünürken ağlıyordum sıkılmıştım artık buradan kurtulmak istiyordum ondan kurtulup ailemin yanına gitmek bana çok iyi gelecekti bana yardım edecek o adam bile ortalıkta yoktu kimse beni merak etmiyordu anladığım kadarıyla oturduğum yerden kalkıp ata doğru yürümeye başladım.
Ata binip ormana doğru ilerledim patika yola doğru ilerlerken yolda biri vardı üstünde kapşonlu bir giysi vardı yüzünü görmüyordum. At da onu görünce şaha kalktı korkmuştum atı sakinleştirmeye çalıştım zar zor sakinleşti atı dizginledikten sonra attan inip yanına doğru yaklaştım arkası bana dönüktü. "Kimsin?" Ses vermiyordu korkuyordum ormanın içinde tek başımaydım yanımda kimse yoktu. "Konuşsana kimsin?" Önünü bana döndü yüzünü görmüyordum başını kaldırmadan. "Benim kim olduğum senin için önemli değil ben senin için hiç iyi biri değilim tehlikeli ve ölümcül olan biriyim Gökçe Özdemir." O an neden öyle bir şey demişti anlam veremedim bu tanımadığım insanlar neden bana düşmandı? Bi anda biri eliyle ağzımı kapattı nefes alamıyordum burnuma bir şey kapandı ondan sonrası ben de yoktu. "Benim olan benimdir Gökçe Özdemir bunu bilmen lazımdı ama öğreneceksin merak etme."
Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen çünkü en büyük motive kaynağı okurların düşünceleridir.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere 👋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'ɢöᴢʏᴀşɪ'
Action"Sana benimsin demedim mi?" Ondan uzaklaşmaya çalıştım ama izin vermiyordu beni kendine daha çok yaklaştırıp gözlerini, gözlerime dikti. "Artık bir daha benden kaçmayacaksın Gökçe yoksa seni değil ama aileni öldürürüm duydun mu? Hiç acımam!" diyerek...