4.𝕭ö𝖑ü𝖒

9.7K 222 5
                                    

"HANGİ DERDİN DERMANISIN SÖYLE DE O DERDE DÜŞEYİM?"

O sesleri duyalı ne kadar oldu, ne zamandır yatıyorum bilmiyorum gözlerimi açmaya çalışıyordum ama göz kapaklarım engel oluyor açılmak istemiyordu sanki gözlerimi yavaş yavaş açıp etrafa bakmaya başladım burası neresiydi? Hastane değildi ya da bir oda sadece bir yatak, komodin bir de baş ucumda yanan bir ışık vardı. Kolumda ise serum neredeydim ben? Ne zamandır buradaydım? Bana ne oldu? Hiçbir şey bilmiyordum hemen aklıma ailem geldi beni çok merak ederler telefonumu aramaya başladım ama yanımda yoktu direk kolumda ki serumu çıkardım. Yataktan aşağıya ayaklarımı düşürdüm ve ayaklarımın üstüne basıp ayağı kalktım biraz başım dönmüştü ama ayakta durmak için kendimi zorluyordum üstümde giysilerim yoktu.

Üzerimde beyaz bir elbise vardı bu da nereden çıkmıştı? Benim üstümü kim değiştirdi? Düşüne düşüne kapıya doğru yürüyüp kapıyı açtım önüme bir merdiven çıktı.
Merdivenleri çıkmaya hiç hâlim yoktu ama bi gayret çıkmaya başladım tutuna tutuna çıkıyordum merdivenleri bir taraftan da başım dönmeye devam ediyordu merdivenlerin sonuna gelmiştim artık dışarıyı görüyordum ama dışarıda adamlar vardı. Dışarı çıktım adamların beni görmesi umurumda bile değildi onlar da zaten bu kadar kolay dışarı çıkıp gitmeme şaşırdıkları için hiçbir şey yapmadılar sonradan yanıma iki adam geldi kolumdan tuttular beni odaya geri götürmek istediler. "Bırakın beni siz kimsiniz? Bırakın beni ne olur!" diye bağırıyordum sonra yanımıza bir kadın geldi.

"Gökçe Hanım içeri girmeniz gerekiyor." "Sen kimsin? Siz kimsiniz? Bırakın beni!" Yanımıza gelen kadın gitti elinde telefonla yanımıza tekrar geldi. "Evet Efendim uyandı ama gitmek istiyor, evet Efendim, tamam Efendim." deyip duruyordu çok sinirlenmiştim o anda bağırmaya başladım.
"Siz kimsiniz? Bırakın beni! Siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz? Bırakın o patronunuz olacak adama söyleyin kendisi gelsin!" Yüksek sesle bağırıyordum o da beni duysun diye adamlar beni geldiğim kapıdan içeri girdirdiler ve çıktığım odaya attılar. "Rahat dur güzelim patronun seninle işi bitsin bırakacağız."

Beni odaya attıkları için yere düşmüştüm ayağa kalkacak dermanım bile yoktu telefonda konuşan kadın geldi. "Ne yaptınız siz? Kalkın yatağınıza yatın Gökçe Hanım." Bu kadın kimdi? Hiçbir şey bilmiyordum. Adamlar odadan çıktı beni de adını bilmediğim kadın yatağa yatırdı ve serumu tekrar koluma taktı bana bir tane iğne vurdu o ne iğnesiydi bilmiyordum tam gidecekken kadının elini tuttum. "Ne olur yardım edin beni buradan kurtarın lütfen!" Kadın sadece yüzüme bakıyordu o an gözlerim kapanmaya başladı. Gözlerimi açtığımda aynı oda'da olmamayı o kadar çok isterdim ki ama maalesef olmadı yine aynı yerdeydim bu sefer bir tek fark vardı kapının yanında arkası bana dönük bir adam duruyordu uzun boylu esmer 1.90 boyunda yapılı biriydi bu adam bana asılan adam değildi kimdi bu adam? Ne istiyordu benden? "Sen de kimsin? Ne istiyorsun benden? Bırak beni!" Adam hiç oralı bile olmuyordu.

"Ben sana ne yaptım seni tanımıyorum bile beni neden burada tutuyorsun? Söylesene neden bırakmıyorsun beni?" Adam soğuk bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Tanışacağız güzelim merak etme sen." "Sen kimsin de ben seninle tanışmak isteyeyim? Bırak beni! Ukala, mafya bozuntusu." dedikçe adamın omuzları daha çok kasılıyordu ona diklenmem sinirlerini bozuyordu sanırım ben de söylenmeye devam ettim. "Kaba, ukala herifin tekisin sen nasıl bir insansın? Söylesene sana bu hakkı kim veriyor?" Bir taraftan da ayağa kalktım ona doğru gidiyordum o sadece beni dinliyordu. "Bırak beni! Arkadaşlarım, ailem merak etmiştir." Ama o umursamaz bir şekilde cevap vermişti. "Senin merak edecek kimsen yok."

O ne demekti? "Aileme, arkadaşlarıma ne yaptın?"
"Ben bir şey yapmadım." Çoktan yanına gitmiştim geldiğimi hissetmişti ama hiçbir şey yapmıyordu sanki ona gitmem hoşuna gitmişti elimi omzuna koyup onu kendime doğru çevirdim. Omzunu sıkıyordum çünkü düşecek gibiydim tamamen yüzünü bana döndüğün de çok şaşırmıştım artık kendimi tutamıyordum yere düştüm. "Gökçe, Gökçe, Gökçe!" Adımı duyuyordum gözlerimi yavaş yavaş açtım yine aynı yüzün kollarındaydım. "Bırak beni! Dokunma bana!" "Bi rahat dur güzelim sakin ol!." "Sanane ya dokunma bana!" Zorluyordum kendimi ayağa kalkmak için onu kendimden ittim ve ayağa kalktım.

"Sen kimsin de beni buraya kapatıyorsun?" "Ben kapatmadım sen kendin geldin bana." "Sen ne saçmalıyorsun? Ben sana gelmedim ki sen getirdin beni buraya ne işim var benim burada? Bırak beni!" Oda'da ne varsa yere attım. "Bırak beni seni tanımıyorum bile ne işin olur benimle? Lütfen bırak!" Kendimi yere bıraktım ağlıyordum. "Lütfen! Lütfen!" diye sayıklıyordum o kadar şey yaptım o hâlâ hiçbir şey söylemiyordu sakin sakin bana bakmaya devam ediyordu yüzümü ona çevirip gözlerimi, gözlerine diktim.

"Sen sevdiklerine de böyle mi yapıyorsun? Onları da tutsak mı yaşatıyorsun?" Artık ne söylediysem dişlerini sıkıp yanıma yaklaştı ve beni kolumdan tutarak ayağa kaldırdı ve yüzüme doğru yaklaştı. "Kızım sen artık yoksun! Ailen senin için öldü sen de onlar için ölüsün artık sadece benimsin güzelim."

Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen çünkü en büyük motive kaynağı okurların düşünceleridir.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere 👋

'ɢöᴢʏᴀşɪ'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin