"OKYANUSTA ÖLMEZ DE İNSAN, GİDER BİR KAŞIK SEVDA DA BOĞULUR."
Kaç dakika, kaç saat geçti bilmiyorum artık sıkılmıştım böyle yaşamaktan bir ay içinde başıma gelmeyen kalmadı. Ailem yanımda yoktu arkadaşlarımı, işimi bile özlemiştim zorba bir adamın yanında kalıyordum ve onun düşmanları beni bırakmıyordu. Sevgilisi bile bana kafayı takmıştı bunları düşünürken çoktan gözümden yaşlar akmaya başlamıştı hiç ağlamayan ben bu adamın yanında ağlak bir kıza dönüşmüştüm. Sandalyenin altından sesler gelmeye başladı kırmızı ışığın yandığını gördüm galiba bombayı etkin hâline getirdiler ölecektim burada ne için, kim için bilmiyorum anlayamıyordum.
Göktuğ'un da beni kurtarmadığına üzülmüştüm nedense benim de huyum değişmişti bu mafya bozuntusu yüzünden Güneş'te sinirlerimi bozmuş Göktuğ'uyla ilgili konuşmuştu onu çok iyi tanıdığını ima ediyordu. "Ah kıyamam kuzuma." Ben ne diyorum ya? Öleceğim için saçmalıyordum. Ağlamam geçmişti Göktuğ'u düşünürken bile sinirleniyordum bir o kadar da hoşuma gidiyordu bilmediğim bir çekim kuvvetiyle ona çekiliyordum. O geceden sonra onun olmuştum bunu istemiştim hem de her şeyden çok evli olduğumuz için değil şimdi bile istiyordum ama o olanlardan sonra ondan uzak duruyordum bi anda silah sesi duyuldu Göktuğ gelmişti galiba beni unuttu sanmıştım ama beni kurtarsa bile kapıyı açtığı gibi ölecektim yine gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.
Silah sesleri kulaklarımı rahatsız ediyordu buradan nasıl çıkacağımı bilmiyordum ama Göktuğ'un beni kurtaracağını hissediyorum beni burada bırakmazdı çok yakınımda bir el silah sesi duydum bu da korkmama sebep olmuştu ayak sesleri gelmeye başladı kapıya doğru biri geliyordu inşallah Göktuğ değildir diye düşünüyordum çünkü hem ölecektim, hem de Göktuğ'un elinden olsun istemiyordum. Sandalyenin altındaki bombayı bile unutmuştum kapının kulpu dönmeye başladı korkum daha çok artmıştı gözlerimi kapattım bir iki dakika sonra kapı açıldı ama silah sesi gelmedi bomba da patlamamıştı gözlerimi açtım karşımda Güneş vardı artık olanlara şaşırmıyorum yine ondan kurtulamadım Göktuğ da beni burada bırakmış kılını bile kıpırdatmamıştı yine hayallerimi yıkmıştı ona niye güveniyorsam?
Güneş yanıma yaklaştı ellerimi çözüp beni ayağa kaldırdı kolumdan tutarak beni dışarı çıkardı durduğumuz binanın balkonuna çıktık eliyle bir yeri gösterdi. "Bak orada Göktuğ var senin için masaya oturmuş kendini satıyor." Ne saçmalıyordu bu? Göktuğ benim için parmağını bile kıpırdatmaz. "Saçmalama Güneş Göktuğ benim için hiçbir şey yapmaz!"
"Öyle mi? Hiç sanmıyorum Gökçe Özdemir görmek ister misin?" Elime bir tane dürbün verdi ben de dediği yere baktım Göktuğ masanın başında duruyordu karşısında da yaşlı kır saçlı şişman bir adam vardı Göktuğ'un sinirli olduğu belli oluyordu. O anda Göktuğ'un elini fark ettim elinde bir kağıt vardı. Kağıdı okuyabileceğim şekilde tutuyordu gülümsedim ve dürbünü Güneş'e verdim o da baktı sonra bana döndü. "Seninle işimiz bitti Gökçe Hanım Göktuğ da bizim için masaya oturdu seninle işimiz kalmadı öleceksin." Gözlerini kırpıp gülümsedi.Benim öleceğimden o kadar emindi galiba ben de emindim kurtulamayacaktım bu dengesizin elinden Güneş beni getirdigi yerden alıp büyük bir depoya götürdü çok soğuktu ben kafama silah dayar diye düşünüyordum ama o benim soğuktan donmamı istiyordu içeri girdiğim gibi üşümüştüm. "Görüşürüz diyeceğim ama görüşemeyeceğiz Gökçe Göktuğ benim artık sen yoksun onun hayatında." Kapıya doğru yürüdü ve büyük demir kapıyı üzerime kapattı ben de olduğum yere oturdum gözlerimden yaşlar akmaya başladı artık bir bahaneye ihtiyaç duymadan da ağlıyordum. Soğuk iyice etkisini göstermeye başlamış iliklerime kadar üşüyordum ellerim, ayaklarım, vücudum titriyordu gözlerim kapanmaya başlamıştı o an Göktuğ'un karşıdan geldiğini gördüm bana elini uzatmıştı ben de elini tutmak için elimi uzattım ama elim havada asılı kaldı o anda kendimi kaybettim elim boşluğa doğru düştü ve gözlerim kapandı. "Gökçe uyan lütfen!"
Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen çünkü en büyük motive kaynağı okurların düşünceleridir.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere 👋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'ɢöᴢʏᴀşɪ'
Ação"Sana benimsin demedim mi?" Ondan uzaklaşmaya çalıştım ama izin vermiyordu beni kendine daha çok yaklaştırıp gözlerini, gözlerime dikti. "Artık bir daha benden kaçmayacaksın Gökçe yoksa seni değil ama aileni öldürürüm duydun mu? Hiç acımam!" diyerek...