20.𝕭ö𝖑ü𝖒

2K 49 7
                                    

"YA SENDEN BAŞKA HİÇ KİMSEYE YOKSAM!"

•GÖKTUĞ'UN AĞZINDAN•

Bir el silah sesi geldiğin de kapının kulpunu bıraktım ya Gökçe'ye bir şey yaptılarsa düşünmekten yorulmuş ve korkmuştum artık kendimden çok onu düşünüyordum o an kapıdan uzaklaşıp dışarı çıktım Gökçe'ye yaklaşmış olsam da ondan uzak durmuştum Selim dışarıda ki adamları halletmişti. "Abi durum nasıl buldun mu Gökçe'yi?"
"Bulamadım oğlum silah sesi geldi ben de bırakıp senin yanına geldim ne oluyor diye?" "O silah sesi buradan geldi abi bir tane adam kalmıştı onun silahı patladı." Gittiğim yere geri döndüm kapıyı açmak için tuttuğum an telefonum çaldı beni yine aynı numara aramıştı telefonu hemen açtım. "Ooo Göktuğ Bey beni bekletmemen hoşuma gitti." "Konuş lan it! Gökçe nerede ne yaptın ona?" "Sakin ol! Gökçe iyi ama iyi olması da sana bağlı." "O ne demek lan it ben ne yapacağım Gökçe'ye?" "O kapının birinde Gökçe var eğer o kapılardan birini açarsan Gökçe ölür."
"Ne demek ölür lan?"
"Ölür işte bomba ile silah var Gökçe'nin yanında anla artık Göktuğ Özkaya ya benimle masaya oturursun ya da o odaya girer Gökçe'nin ölüsünü alırsın karar senin."

O an kapının kulpunu bıraktım benim yüzümden Gökçe'nin başına çok şeyler geliyordu Selim'in yanına gidip olanları anlattım yerimde duramıyordum çok sinirlenmiştim. "Abi sakin ol! Halledeceğiz biz nelerin üstesinden geldik Gökçe'yi de kurtaracağız." "Nasıl halledeceğiz Selim o itlerle masaya oturmazsam Gökçe ölecek!" "Hallederiz abi sen masaya oturacaksın biz de yengeyi alacağız." "O nasıl olacak oğlum nasıl kurtaracaksın?" "Sen orasını düşünme abi bir planım var sen korkma şimdi sana anlatacağım." Selim bana planını anlatmış benim de aklıma yatmıştı ben de beni arayan numarayı aradım ve adamın dediği yere gittim Gökçe'yi kurtarmak için gittiğim binanın karşısındaydı Selim Gökçe'yi kurtaracak ben de bu adamları bitirecektim.

Telefonuma mesaj geldi elime bir kağıt alıp yazı yazdım sonra binaya doğru yürümeye başladım beni bir adam karşıladı sonra da üstümü aradılar boş gitmiştim beni bir odaya getirdi. Odaya girdiğim de karşımda bir adam duruyordu arkası bana dönüktü pencereden dışarıya bakıyordu beni getiren adam "Abi getirdim." dedi kafasıyla adama çık işareti yaptı karşımda ki adam yaşlı kır saçlı şişman bir adamdı. "Eee geldim karşındayım ama yüzünü göstermiyorsun akşama kadar arkana bakarak mı konuşacağım!" "Sakin ol genç! Seni kimse dize getiremiyormuş ama karşımdasın hem de hiç tanımadığın bir kız için." "Yanlışın var kız için olsaydı kızı kurtarırdım ya da ölümünü seyrederdim benimki sadece merak düşmanımı yakından tanımak için masana oturdum." Adamı kendime döndürmüştüm bu lafımdan sonra masanın başına oturdu elinde viski bardağı vardı ben öyle söylediğim de yüzü asılmıştı adamın siması bana tanıdık geliyordu sanki tanıyor gibiydim. "Hayırdır genç birine mi benzettin?" "Hayır o kadar düşmanım var ki senin ne farkın var ona bakıyordum."

Adam bir kahkaha attı hoşuna gitti galiba elindeki içkisinden bir iki yudum içti ben de elimdeki kağıdı açıp bir iki saniye tuttum sonra kağıdı buruşturup koluma sakladım. Kağıdı inşallah Gökçe görmüştür diye umut ederek karşımda ki adama döndüm. "Seni kurtaracağım." yazmıştım.
"Seni sevdim delikanlı adamsın ama ben sevdiğim adamları çabuk öldürürüm öyle bağlanma gibi bir huyum yoktur." Masaya doğru eğildim beni sevdiğini söylüyordu ama benden kurtulmayı da istiyordu bu insanlara güven olmuyordu Selim'i bekliyordum Gökçe'yi kurtarınca yaşlı moruğa ne yapacağımı biliyordum ama neyse "Beni sevmeniz ya da sevmemeniz o kadar önemli değil ne istiyorsun benden? Gökçe'yi neden kaçırdın? Benimle alakası bile yok onun beni bitirmek için başka bir yol bulsaydın daha iyi olurdu boşuna kendini yormuşsun." "O zaman neden onun ölmesini istemedin kapıyı açsaydın da ölseydi ailesini öldürürken ona hiç acımamışsın şimdi neden acıyorsun Göktuğ Özkaya?" Bu adam ne saçmalıyordu? Dersine iyi çalışmış. "Bırak laf kalabalığı yapmayı ne istediğini söyle? Ben de reddedeyim bu konuşmayı kısa keselim işim gücüm var ha bu arada yanımdaki adamını geri çek yoksa yazık olur kızına."

Ayağa kalktım o an telefonuma mesaj geldi kapıya doğru yürüdüm adam yerinden hiç kalkmadı galiba son söylediğim cümle şok etkisi yaratmıştı. Yaşlı adama doğru yaklaşıp ellerimi masaya koydum. "Ben istediğimi aldım sen de istediğini almak istiyorsan Gökçe'ye yaptığın gibi veya benim yapamadığım gibi kızını alabilirsin ya ölüsünü, ya dirisini Mirza Eroğlu sakın benim olana elini bile sürme yoksa o elini kırarım!" Masanın üstünde kalem vardı elime alıp adamın masada duran eline sapladım. "Seni bitireceğim Göktuğ Özkaya en acı günün de ben olacağım karşında."

Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen çünkü en büyük motive kaynağı okurların düşünceleridir.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere 👋

'ɢöᴢʏᴀşɪ'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin