Çağatay'dan..
Önümdeki yığınla dosyayı kurcalarken en üstteki boşanma davası dosyasının kapağını açtım.
"Çaresizlik sonucu ayrılma nedeniyle boşanmak."
Gerekçeyi okuduğumda yüzümü buruşturdum.
Dosyada avukatın benim yerime yazdığı boşanma gerekçelerine baktım.
'Fiilen bitmiş evlilik, sevgi ve saygı yetersizliği, uzun süredir ayrı yaşamak vs vs..'Dosyayı daha fazla incelemeden geri kapattım. Başımı koltuğa yasladım ve bir sigara yaktım.
Onunla bu şekilde tanışmasak ne olurdu diye düşünüyordum. Pekâla ilgimi çekebilecek türden bir kızdı.
Bu evlilik oyunu saçmasını diretmeselerdi belki de her şey daha farklı bir şekilde ilerleyebilirdi.
Onu affedemezdim. Annemin vefatından sonra ne kadar onu sorumu tutmak istesem de ortada bir gerçek olduğu aşikardı. Dağılmıştım. Doğru kararlar veremeyip, doğru düşünemiyordum. Aylardır hem babama destek olup, hem şirketin yüklerini devraldığımdan beri kendimi aşırı olgunlaşmış veya yorulmuş hissediyordum.
Eve o gün sarhoş ve yanımda başka bir kadınla dönmeseydim bu evlilik saçması dediğim şey belki de mutlu bir evliliğe dönüşecekti.Onu ilk öptüğüm an aklıma geldiğinde gülümsememe engel olamadım. Kocaman olmuş gözleriyle bana bakarken titriyordu.
Nikah günü, arkadaşının doğum günü,Ankara tatili ve birlikte vakit geçirdiğimiz tüm anları düşündüğümde onunla mutlu olduğumu hissediyordum. Ama hiç bir zaman ona karşı daha ötesini hissedememiştim. Peki şimdi bu boşanma olayı neden sinirlerimi bozuyordu.
Odanın kapısı tıklatıldığında sigarayı söndürüp "Gir" dedim.
Avukat kafasını uzatıp "Çağatay bey merhaba" diyerek içeri girdi. Elimle oturmasını emrettim."Efendim bir saat sonra duruşma başlayacak. Mahkeme salonuna gitmeden önce size son kez uğramak istedim."dedi sıkıntılı ses tonuyla.
"Hakimin tek celsede boşanmanızı onaylayacağından şüphem yok. Ki Ece hanım hiç bir şekilde nafaka veya herhangi bir mal varlığı talep etmedi."
Etmezdi biliyordum.
"Duruşmaya gelmemekte kararlı mısınız?"
"Evet"dedim sert ve kesin bir tonda.
"Peki efendim." Diyerek ayağa kalktı avukat. "Ben sizi duruşmadan sonra bilgilendiririm."
Başımı onaylarcasına salladığımda odadan çıktı.Ne oluyordu bana böyle ? Öfke tüm vücuduma yayılırken düşünmemeye çalıştım. İzmir'e gittiğinden beridir ondan haber alıyordum.
Ankara'da otelde ben yokken tanıştığı çocuğun onunla aynı okulda olması sinirlerimi daha fazla geriyordu. Orada mutlu bir hayatı olduğunu gördüğümde içten içe seviniyordum.
Peki neden ondan haber almak için uğraşıyordum? Kağıt üstünde de olsa evli sayılırdık ve ne yaptığından haberim olması gayet doğaldı. Kendimi bununla yatıştırırken daha fazla saçma düşünmemek için ayağa kalktım. Ceketimi giyerken tek düşündüğüm şey eve gidip güzel bir uyku çekip akşam bizimkilerle dağıtmaktı.Çalan telefonun sesine küfürler savunurken elime aldım.
Ekranda Avukat Önder yazıyordu.
"Evet" dedim.
"Çağatay bey mahkeme şimdi bitti. Hakim tüm gerekçeleri göz önüne olarak boşanma işlemini onayladı. Geçmiş olsun efendim. Bundan sonra yapılacak ufak tefek prosedürlerle ben bizzat ilgileneceğim." Dedi.
"Tamam." Diyerek telefonu yatağa fırlattım.Neye sinirleniyordum ben böyle? Ben değil miydim annemin vefatından sonra onun yüzünü dahi görmek istemeyen? Ben değil miydim istemediğim bir evlilik saçması önüme diretildiğinde ortalığı birbirine katan? Bu aptal sinir de neydi böyle.
Acaba o şu an nasıl hissediyor diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Ece'nin bana ilgisi olduğunu en başından beri biliyordum. Arkadaşının doğum gününde kulağıma fısıldayarak söylediği anda öfke tüm bedenimi ele geçirmişti. O gün mutsuz bir sonla oradan ayrılıp eve geçmiştik.Sinirlendiğim nokta bu evlilik olayına kendini fazlasıyla kaptırıp üzülmesini sağlamasıydı.
Ben bu evlilik olayını ikimizinde istemediğini düşünürken Ece'nin bana olan duyguları değişmişti ve bu isteyeceğim en son şeydi. Onu üzmek istemiyordum o aralar. Ama daha sonra bunu defalarca yapmıştım. Hastanede 'git' diye bağırdığımda bana korkmuş gözleriyle bakarken o gözyaşlarının çoğunu annemden ziyade benim için döktüğünü anlamıştım.Ben bunu istemiyordum. Onun mutsuz
olmasını istemeyecek kadar düşünüyordum onu. Ona git derken ben bu acıyla tek başıma nasıl baş edeceğimi düşünüyordum. Ama onun benden ayrılıp daha mutlu bir hayat sürdürmesini de o sıralar her şeyden çok istiyordum. Hata mı yapmıştım?Sinirle ellerimi saçlarıma götürdüm. Olan olmuştu bir kere. Bugün mahkemeye bile gitmedim diye bir daha karşılaşsak dahi benim yüzüme bile bakmayacağını biliyordum.
Ayağa kalkıp salona geçtim. Sanırım bugün dışarı çıkarsam pek iyi şeyler olmayacaktı. Evde kalıp tüm bu yaşananları unutacak kadar içmek en doğrusuydu. Cebimden çıkardığım telefonu kapatıp koltuğa fırlattım. Dolaptan bir viski ve bir bardak alıp koltuğa geçtim.....
Gözümü açtığımda başımın epey bir ağırlaştığını hissedebiliyordum. Telefonu elime aldığımda saat öğleni geçiyordu. Telefonu uçak modundan çıkarıp bildirimler düşerken bir saat sonra şirkette yapılacak toplantının haberi veriliyordu.
Murat Amcanın da katılacağı bu toplantı da sıkıntıyla iç geçirdim.Şirkete vardığımda toplantı odasına doğru yürürken kendimi çok mahçup hissediyordum. Sebepsiz yere içime bir sıkıntı girerken kapıyı açıp içeri geçtim. Hepsini selamlarken Murat amcanın elini sıkıp yan tarafına oturdum.
Toplantının ikinci saatinde kravatımı biraz genişletmek için elimi götürdüm. Başım çatlayacak derecede ağrıyordu. Masanın üzerindeki suya uzanıp elime aldığımda Murat amcanın masanın üzerindeki telefonu titremeye başladı. Göz ucuyla baktığımda ekranda "Ece'm" yazısını gördüğümde yutkundum. Murat amca telefonu açtı ve siz devam edin dercesine kafasını salladı.
"Toplantı birazdan bitmek üzere. Taksiyle uğraşmayın. Ben bırakırım havaalanına."dediğinde telefonun başından beri elimdeki bardağı sıktığımı farkettim.Yine gidiyordu. Bu sefer kısa süreliğine gittiğini biliyordum. Ama yine de bedenimi ele geçiren sinire engel olamadım. Ne istiyordum ben?
Murat amca telefonu kapattığında ufak bir özür dileyerek tekrar toplantıya odaklanıldı.
Havaalanına yetişmesi gerekti. Kızını gitmeden önce görmek onun en doğal hakkıydı."Toplantı bitmiştir." diyerek ayağa kalktığımda şaşkın bir kaç yüzün bana doğru çevrildiğini gördüm.
"Ama Çağatay bey henüz daha vergi artışını -"
derken onu susturdum."Toplantı bitmiştir. İşlerim var." Dedim hepsinin tek tek gözünün içine bakarak.
Murat amcayla göz göze geldiğimizde bana minnetle gülümsediğini farkettim. Onu başımla onaylayıp gülümsedikten sonra odadan çıktım.Anlamıştı neden bir anda toplantıyı bitirdiğimi. Odama girdiğimde ceketimi çıkarıp koltuğa oturdum.
Kısa bir süre sonra geri gelecekti. Ama onun buradan üzgün şekilde ayrılması sinirimi bozuyordu. Başka zamanda başka yerde tanışsaydık ona tutunup bırakmayacağımdan şüphem yoktu.Geçmişte ne kadar çapkınca davransam da benim ciddi düşündüğüm bir ilişkim olmamıştı. Hepsi gelip geçici ilişkilerdi. Bir anda bu evlilik olayına girdiğimizde bende ister istemez yalpalamıştım. Belki de şu an buradan mutlu ayrılıyordu. Üstünden koca bir yük kalkmış gibi hissediyordu belki de. Bunun düşüncesi bile sinirlenmeme neden oldu.
Ceketimi alıp odadan çıkarken koridorda Murat amcayla karşılaştık. Bana başıyla selam verip asansörlere doğru ilerlerken bende merdivenlere doğru yöneldim. Şu an onunla daha fazla yüz yüze gelip mahçup olmak istemiyordum.