Sabah gozumu actigimda Berna ve benden başka evde kimsenin olmadigini farkettiğim anda cigligimla Bernayi uyandirip hemen o yalnizlari oynadigim tekli koltugumdan kalktim.
'' Ece noluyor ya ne bu sabah sabah?''
'' Kalk cabuk bizimkiler bizi uyandirmamis. Okula geç kaldik'' diye agzima geleni söyleyip sayarken Berna hemen kalkip banyoya koştu. Bende hemen odama cikip okul kiyafetlerimi giydim.
Berna banyodan cikinca hemen girip sacima sekil verip ustumu düzelttikten sonra asagi indim.
''Hadi Ece cikalim artik. O Enver de beni uyandırmaya tenezzül etmemiş '' diye Berna sevgili triplerini atip siralarken kolundan tutup hemen evden cikardim. İlk dersin son dakikalarına doğru okula yetisebildik. Sinifin kapisinin önünde Bernaya ;
''Bak dun derse girmedin ve yanima Çağatay oturdu ama Berna lütfen bugün sen otur tamam mii lütfen'' deyip masum bakis attim. Berna ;
'' Tamam ece hadi gidelim bari'' deyince sinifin kapisini tiklatarak sinifa girdik. Hoca ;
''Bakiyorum bizim iki kacak uyuya kalmis hadi geçin bakalim hemen yerlerinize bende yoklamayi alayim''dedi. Bu adami seviyorum ya diye içimden geçirirken Berna sinirle gidip Enverin yanina oturdu. Ben 4 çocukla ortada kalmis dul anne gibi hissettiğim an Çağatayla göz göze geldik. İstemeye istemeye en arka yerime Çağatayin yanina oturdum.
'' Uykucu prenses gelmiş.'' dediginde bana mi dedi acaba diye Cagataya baktim. Dalga geçer gibi söylediği sözden sonra bile yüzünde tek bir mimik yumusamiyordu.
''Seni ilgilendirmiyor '' dedikten sonra Çağataya alayci bi gülüş atip önüme döndüm.
Zil calinca kendimi hemen Çağatayin yanından kalkip kantine attim.
Burak: Ne oldu derste yine atismissiniz siz'' Hilale kotu bi bakis atip ;
''Ne atismasi ya takmaya bile değmez o beni sinir etmekten başka yaptigi bisey yok zaten'' dedim.
Merve: Sabah bize seni sordu ilk ders'' dedi.
'' Ya ya eglenecek başka bisey bulamayınca beni sormuştur ukala'' dedikten sonra önüme dönerek hepimiz Berna ve Enverin tartismasina misafir olduk.
''Ya askim neden tek bana bagiriyosun. Bak Hilal ve Banu da sizi uyadirmamis'' dedi. Bende
''Evet ya bir de arkadaş olacaksiniz siz'' deyip kahve bardagimla oynamaya basladim. Enver yanagimi sıkıp beni gıdıklarken gulmemek için kendimi ne kadar zorlasam da sonunda dayanamamistim.
Emir: '' Ee millet bugün ne yapiyoruz yine mi Ecelere gidiyoruz'' deyip bana bakinca ;
''Hic kusura bakmayin bugün dun dagittiginiz evi toplamamiz lazim demi Berna?'' deyip Bernaya tehditkar bi bakis attim. Berna ;
''Evet ya bugün aksam olmaz.'' dediğinde sinsice siritarak önüme döndüm. Yeri geldiğinde aşırı tehditkâr biri olabiliyordum.
Bu dersimiz bos olduğu için bizim grupla sinifta dedikodu yaparken Çağatay bu derste yoktu. Bizimkilere caktirmadan Çağatay'in yanina gitmeye karar verdim.
''Ben bi lavaboya gidip geliyorum hemen'' deyip siniftan disari ciktim. Cagatayi bulmak için kütüphaneye, müzik sinifina, kantine baktim. Acaba nerededir diye dusunurken aklima spor salonu geldi, son çare olarak spor salonuna indim. Kapisi acikti ve içeriden sesler geliyordu.
Sahaya doğru bakinca Çağatayin basketbol oynadigini gördüm. Boyu uzun olduğu icin hakikaten de iyi basket oynuyordu. Bi köşeye geçip sessizce onu izledim. Bi sayi daha atiktan sonra sesli bi şekilde bagirip ;
'' Daha ne kadar beni izleyeceksin şirin '' diye bagirdi. Hemen ayağa kalkip saklanacak yer ararken çoktan yakalanmistim. Yanina doğru gidip konuşmaktan başka carem yoktu. İnkar ettikçe daha da rezil olan insanlardandim ben.
'' Gerçekten de iyi oynuyormussun tebrikler'' dedim. Bana sogukca bakip tekrar önune döndü.
'' Bi de sen oynada gorelim '' dedikten sonra topu bana atti. Ben daha önce attiğim topların hiçbiri girmemiş bi kiz olarak nasil oynayacaktim bilmiyordum. Basketbol hakkında fazla bilgim olmamasına rağmen voleybol da gayet iyiydim. O an sanki bana cesaret yuklemislercesine topu yerde birkaç kez sektirdikten sonra Çağataya baktim.
''İzle ve gör'' dedikten sonra bir iki adim geriye cikarak topu sektirmeye basladim. Topu havaya kaldirip tam atacagim sirada Çağatay beni durdurdu.
''O top öyle tutulmaz'' dedikten sonra aramizdaki mesafeyi kapatarak yanina geldi. Topu elime yerleştirirken ellerimiz birbirine deyince midemde uçuşan kelebeklere lanetler okudum. neler oluyordu bana boyle. Çağatay dan hoslaniyor muydum bilmiyordum ama bunun sonu hic de iyi bitmeyecek gibi duruyordu. Üstelik bastan cikarici kokusu burnuna dolarken.
''Simdi hedefi gör ve at'' dedikten sonra benden uzaklaşarak yan tarafima geçti. Sakin olmaliydim ve topu sakince potaya atmaliydim. Topu havalandirip Cagatayin gösterdiği gibi potaya doğru yolladim.
Bakamadigim için gözlerimi kapattim. Çağataydan bir tebrik sesi gelmeyince gözlerimi actim.
''Olmadi mi'' dediğimde sesimdeki üzüntü sasirmama neden oldu. Bir topu potaya atamadigim için uzulecek biri değildim ama sesim hic de öyle cikmamisti.
''Oldu'' dediğinde yüzüne 'ben senin annenim ' demiş gibi baktim. Olduysa neden bu kadar tepkisizdi anlamiyordum.
''Sen birşey demeyince olmadi sandim'' derken bir yandan da ayakkabimla sahanin üstüne çizilen çizgileri takip ediyordum. Karsisinda utanarak konuşmamin da bi aciklamasi var miydi acaba?
Cevap vermediğinde kafami yerden kaldırarak yuzaune baktim. Gözleri gözlerimi delecek bir bicimde bana bakıyordu. Kan yanaklarima pompalanirken hafifçe öksürerek kendimi bu durumdan kurtarmaya calistim.
''Neyse ben gidiyorum'' dedikten sonra arkami dönerek hizli adımlarla spor salonundan ciktim. Arkamdan gitme, görüşürüz tarzi şeyler soylemeyecegini bildiğim için adimlarimi daha da hizlandirdim.
''Nerde kaldin Ece seni merak ettik'' diyen Banuya dönüp ;
''Birsey yok ya midemi usutmusum biraz. Ondan isim uzun surdu'' dedim. Zil calinca herkes evine dagilirken Berna ve bende bizim eve yol aldik.,