1. DÖNGÜ

760 25 4
                                    

Keyifli okumalar...🖇

Sabaha yine aynı acılarla uyanmıştı yorgun bedenim,
güneşin hain ışıkları vurmuştu kan çanağı gözlerime zorlukla açmıştım ağlamaktan dolayı acıyan gözlerimi. Yeni uyandığımdan dolayı etkisiz olan bilincim yeni yeni açılmaya başlamıştı ve o iğrenç acıları hatırlatmıştı bana ihanet eden güçsüz bedenim oysa hayallerimde güçlü cesur Bir genç kızdım ben.

Hayallerime ihanet eden bedenime baktım duygusuz gözlerle ünlü bir yazar diyordu oysa ki; öldürmeyen acı güçlendirir diye bedenim neden böyleydi peki neden sürekli bana ihanet edip yorgun düşüyordu neden kaldıramıyordu acılarımı?

Acı dolu bir tebessüm edip çıktım yatağımdan, sessiz ve hissizdim kimsesiz ve yorgundum bugün dünün aynısıydı işte ne farkı vardı resmen bir döngüyü yaşıyordum hayatımda. Yavaş yavaş yürümeye başladım kurumuş kanlarıma ev sahipliği yapan odamın zemininde masamın karşısında duran aynaya gitti gözlerim bakmaya cesaret edemiyordum ama merak duygumu da yok sayıp geçemiyordum.

Daha bir kaç gün öncesinin eseri olan yaralarıma bakmak istiyordum ve korkuyordum yaralarımı görüp aynı acıları tadıp aynı anları tekrar tekrar yaşamaktan.

Bakmayıp ne yapacaktım peki ömrüm boyunca aynalara küs mü yaşayacaktım, benim kaderim buydu işte neyini inkar ediyordum ki bu hayatı ben seçmemiştim ama yaşamak zorundaydım mecburdum işte, ben buydum

Yavaş adımlarla geçmiştim aynamın karşısına sıkı sıkıya yummuştum gözlerimi açmaya korkuyordum cesaret edemiyordum işte açmayıp ne yapacaktım peki bütün gün aynanın karşısında yumuk gözlerle ufak bir cesaret kırıntısı mı bekleyecektim?

Usulca açtım gözlerimi, geçip gitmişti yaralar ufak Bi tebessüm belirdi dudaklarımda mutluluktan,saflıktan uzak acı dolu bir tebessümdü bu çünkü ruhuma da kazımıştım aynı yaraları sevinsem bile ne geçecekdi ki elime aynı izler tekrar tekrar oluşmayacak mıydı tekrar aynı yaraları alacaktım ve yine Bi döngüye girecektim 12 senedir olduğu gibi devam edecekti her şey 16 yaşımdaydım ve hala aynıydı her gün aynıydı ben dövülüp hırpalanacaktım yaralarım tekrar gün yüzüne çıkacaktı mahkumiyetti işte bu çaresizlikdi.

Yavaş ve ürkek adımlarla çıkmıştım odadan babam olacak o adam evde miydi bilmiyordum ve bunu beni ürkütüyordu açıkçası ona görünmek gözüne batmak istemiyordum yoksa yine azarlar bozuk olan psikolojimin iyice içine ederdi gerçi içine edecek bir psikolojim kalmış mıydı ondan da emin değildim.

Önce lavaboya girecektim çünkü biraz daha kendimi tutarsam patlayacaktım. İşlerimi halledip sessizce çıkmıştım lavabodan ve mutfağa yönlendirmiştim adımlarımı, kısa ve sessiz adımlar atıyordum adım seslerimi duysun istemiyordum, kapının pervazına gelmiştim pervaza yaslandım kafamı biraz eğdim kontrol ediyordum orda olup olmadığını kafamı biraz daha ileri uzattığımda çaydanlıktan çıkan buhara ve kahvaltılıkların olduğu masaya takılmıştı gözlerim hadi ama bana çay demleyecek kahvaltı hazırlayacak hali yoktu evdeydi ve kendine hazırlamıştı belli ki başka Bi ihtimal olamazdı

Derin Bi nefes alıp verdiğimde arkamı döndüm adım atmaya hazırlanmıştım ki yatak odasından çıkıp bana yaklaşan babamı gördüm, gözlerini kısarak bakıyordu sanki iğrenç birşey görmüş de ondan tiksiniyor gibi bakıyordu, dayanamadım ve başımı eğdim o bakışları görmek istemiyordum artık.

Tekrardan kaldırdım başımı ve yüzüne baktım. Yaptıklarından utanmadan nasıl bakıyordu yüzüme nasıl acı çekmiyordu hiç mi vicdanı yoktu bu adamın?

-Ooo! Günaydın. Uyanmış bizim küçük fare rahat uyuyabildiniz mi bakalım hanımefendi?.

Dalga geçiyordu işte benimle ruhuma ve bedenime bıraktığı izler yüzünden rahat uyuyamadığımı biliyor ve alay etmekten çekinmiyordu nasıl bir babam vardı benim böyle bir canavarın kızı mıydım ben sahi.

Başımı tekrar aşağıya eğdim ve acıdan dişlerimi sıktım benimle dalga geçmesi sinirimi bozmuş ve canımı acıtmıştı fakat ne sinirimi nede acımı gün yüzüne çıkaramazdım yine ve yine dayak yerdim. Dayanamıyordum canımın yanmasına artık fazla geliyordu küçücük bünyeme ruhumda iz bırakılacak yer kalmamıştı korku, acı, aşağılanma, ezilme kaplamıştı çünkü bütün ruhumu o iğrenç sesi doldu kulaklarıma bağırıyordu

-Cevap versene lan! Dilini mi yuttun?.

Cevapsız bırakmıştım sorusunu çünkü korkuyordum. Kafamı kaldırmaya niyetim yoktu o öfkeli gözleri görmek istemiyordum. Saçlarımda Bi el hissettim kafamı kaldırdım ve o korktuğum öfke dolu gözleri gördüm tekrar konuştu.

-Canın dayak mı istiyor lan sabah sabah! Ben bişey sorduğumda cevap vereceksin bana duydun mu beni asabımı bozmayacaksın.

Korkmuştum ve ağlamaya başlamıştım ağlamam hoşuna gitmiş olacak ki dudakları hafifçe yukarıya doğru kıvrıldı. Saç diplerimi zorlayan o acıyla beraber can havliyle birlikte konuştum

-Özür dilerim! Özür dilerim lütfen bırak saçlarımı canım çok yanıyor özür dilerim bidaha olmayacak lütfen.

Saçlarımı bırakırken aynı zamanda da yere itmişti beni. Güçsüz, hırpalanmış bedenim yerle buluştuğunda morarmış olan kolum tekrar aynı acıyı yaşatıyordu bana oluştuğu geceden daha çok acımıştı kolumun morarmış tarafı ve ağlamam artmıştı zaten aciz olan bedenim şu an daha da aciz Bi hal almıştı yerde o şekilde duruken o iğrenç sesiyle bir kahkaha attı ve tekrar konuşmaya başladı

-Şimdi odana siktir ol git, ben evden çıkana kadar da gözüme gözükme anladın mı beni küçük fahişe yoksa seni burda döverim duydun mu lann!.

Dediğini yaptım ve lafını ikiletmeden odama geçtim bunu yapmayıp diklenseydim tekrar aynı acıları yaşardım ve bu istediğim son şey bile değildi. Ağlamam artmıştı hatta anormal Bi hal almıştı kalbimin durduğunu bile sanmıştım bir an, aldığım nefesler yetmiyor beni ölüme götürüyordu sanki. Yorganımın içine girmiş ve sakinleşmeye çalışmıştım, sonunda başarmıştım arada çıkan küçük hıçkırıklarım kalmıştı sadece odanın içinde.

Bana fahişe demişti ilk defa bunu demişti, bunca zamana kadar tonlarca küfür duymuştum ağzından ve defalarca dayak yemiş çeşitli işkencelere maruz kalmıştı bu küçük bedenim ama hiçbiri bu kelime kadar yakmamıştı canımı hangi baba kızına bunları söylerdi ki? hangi baba kızına bunları yapardı? O bir baba mıydı yoksa bir canavar mıydı böyle bi insana baba demeye dili varmazdı kimsenin dediğini yapacaktım ve o gidene kadar bu odadan çıkmayacaktım ne olursa olsun çıkmayacaktım.

Bölüm sonu...

Merhaba arkadaşlar ilk kitabımız olan İzler'in ilk bölümünü uzun uğraşlar sonucu yazdık,yazdık diyorum çünkü can dostum Kıymet.K ile beraber yazıyoruz bu kitabı, çok düşündük ve yazmaya karar verdik umarım ilk bölümümüz hoşunuza gider beğenerek ve severek okursunuz. Biz severek beğenerek ve meyra'nın duygularına ortak olarak yazıyoruz bu kitabı ilk kitabımızın ilk bölümünü 930 kelime ile bitiriyoruz bölümü. Yazım yanlışları veya herhangi yetersiz Bi yer varsa affola eksik bulduğunuz kısımları yorumlara yazabilirsiniz duygu ve düşüncelerinizi öğrenmeyi çok isterim

Vote ve yorum atmayı unutmayın lütfen...💥

İzler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin