Ciğerimin bu kadar yanacağını bilse tek bir adım atar mıydı ayaklarım? Gözlerimin helak olacağını bilse akar mıydı peki göz yaşlarım? Bedenim miydi bundan zevk alan yoksa ruhum muydu bu zevke inat kan ağlayan? Acım beni güçlendirmiş ruhuma ise kan ağlatmıştı. Ben şimdi kime suç bulmalıydım acıdan zevk alan bedenime mi yoksa kan ağlayan ruhuma mı?
Keyifli okumalar...🖇
Bir kaç dakikadır lavaboda oyalandığımı yeni yeni fark ediyordum bu sıralar aklım bi havadaydı ve bu anormal derecede sinirimi bozuyordu kendime bile kolay kolay katlanamazken insanlara kan kusturmam gayet normaldi. Sevdiklerime karşı melek iken gözümün tutmadığına şeytandım. Sevdiklerim bu zamana kadar içimdeki şeytanı görememişlerdi fakat elbet bir gün göreceklerdi.
Aklımda dolaşan saçma düşünceleri bir kenara attım yoksa fazla düşünmekten buradan çıkamayacaktım. Gereğinden fazla burada durmuştum, Cihangir'in gözünde beni güçlü seviyesinden ağlak bir kız seviyesine düşürmesini istemiyordum insanların karşısında aciz durmama konusunda kendime milyonlarca kez söz vermiştim sonuçta.
Son kez üzerime ve yüzüme baktıktan sonra saçlarımı düzelttim ve kapıyı açarak içeriden çıktım. Adımlarım oturma odasına yol alırken aklım televizyon başında çizgi film izleyen Elif'te kalmıştı. Uzun süredir yanında yoktum oysa ki söz vermiştim işimin kısa süreceğini dair. Bi an önce içeri girmem gerekiyordu Elif'in bana küsmesini yada kırılmasını istemiyordum çok çabuk kırılan bir kızdı.
Odaya giriş yapmıştım fakat ne açık bir televizyon nede Elif'i görebilmiştim. Mutfaktan sesler geliyordu orada olabilir miydi ki. Tam arkamı dönüp mutfağa bakmaya gidecektim ki arkamdan gelen boğuk bir hıçkırık sesi duyduğumda kaşlarımı çattım ve ses gelen tarafa baktım.
Bir hıçkırık sesi daha duyduğumda koltuğun arkasından geldiğini anlamam uzun sürmemişti. Yavas bir şekilde koltuğun arkasına ilerlerken bir hıçkırık sesi daha duymuştum ve bu ses kesinlikle Elif'e aitti iyide neden ağlıyordu ki oysa biz Mutfakta iken şen kahkahaları kulaklarımı dolduruyordu, acaba Cihangir yine birsey yapıp Elif'in kalbini mi kırmıştı.
Yavaş ilerleyen adımlarımı kesip hızlı bir şekilde koltuğun arkasına geçtiğimde, Elif'in dizlerini kendine doğru çekip kafasını da dizlerinin üzerine koyup ağladığını gördüm bu durum içimi fazlası ile yakmıştı beynim hızlı bir şekilde geçmişe gittiğinde kendi çocukluğumu hatırlamıştım.
Küçük bir geçmiş turundan çıkıp şu anki zamana döndüğümde hızlı bir şekilde Elif'in yanına geçerek kafasını kaldırmıştım hafif bir baskıyla. Ağlamaktan dudakları şişmiş yanakları ise sıcaklığın ve ağlamanın verdiği etki ile kızarmıştı.
- Prenses ne oldu sana böyle neden ağlıyorsun.
Sorduğum soru ile birlikte Elif an bir hızla kucağıma gelmiş ve daha öncekinin aksine sesli bir şekilde ağlamaya başlamıştı.
- G-gitmek i-iste....miyorum.
Ağlamaktan dolayı doğru düzgün konuşamamıştı ve ben nereye gitmek istemediğini anlayamamıştım belki de evimden gitmek istemiyordu fakat bunun için anlayacağını sanmıyordum sonuçta ne zaman isterse gelebileceğini biliyordu, bunu ona ben söylemiştim.
Nereye gitmek istemediğini soracaktım ama rahat konuşamadığı için onu sıkmak istememiştim. Kucağımda ağlayan Elif'i susturmak için birşeyler yapmalıydım fakat hem şaşkınlığım hemde üzülmemden dolayı aklıma hiçbir şey gelmiyordu, en iyisi Cihangir'i çağırmaktı.
- Cihangir buraya gel lütfen, Elif ağlıyor hiç duymuyor musun sesini Allah aşkına!!
Sözlerimi bitirir bitirmez Elif kucağıma geldiği gibi ani bir hızla kalkıp bağırarak tekrar koltuğun arkasına kaçmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzler
Teen FictionGeçmişi kalbimin derininde saklarken kana bulanmış ellerimle nasıl çıkarırdım açığa, gözlerimden karalar bağlı ziftler akarken geleceğimi nasıl görmeye çalışırdım bana yazık olmaz mıydı? Oysa o temiz ellerini uzatmış beni bekliyordu, geçmişi kirli b...