22. TESADÜF

77 4 4
                                    

Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin. - Sabahattin Ali

Keyifli okumalar...🖇

Yaptığımız tek şey dakikalardır birbirine ölümcül bakışlar atan Dinçer ve Belis'i izlemekti. Belis'i oturtup yere dökülen kahveyi temizleyip yerime oturduğum zamandan beri sadece bakışıyorlardı kimseden de ses çıkmıyordu sanırım ortamın gergin olmasından kaynaklıydı.

- Ayy yeter içim şişti. Aranızda neler geçti anlatın artık.

Sanki ikisi de transa geçmiş gibi beni duymuyorlardı. Sinirleniyordum çünkü büyük bir merak içindeydim. Savaş benimle aynı fikir de olacak ki konuştu.

- Yoksa siz eski sevgili falan mısınız?

Ikisi de ayni anda "NE" diye bağırdığında yüksek çıkan sesten dolayı kulaklarımızı tıkamak zorunda kalmıştık.

- Bağırmayın sağır yok burda. Anlatın hadi.

Belis sonunda gözlerini Dinçer'den çekip bana baktığında konuşmaya başladı.

- Ayy öncelikle Allah korusun bu hanzoyla eski sevgili falan değilim olmak da istemem.

Kurduğu cümleye gözlerimi devirdim çünkü saçmalıyordu. Aklımda bir iki soru vardi fakat anlatmamakta ısrar eder gibiydiler.

- Belis olayi anlatır mısın güzelim artık lütfen.

Masadakiler hep bir ağızdan "anlat artık" dediğinde, Belis hepimizi teker teker süzdü ve dudağını büzüp konuştu.

- Bu hanzo kafami yardi benim hani anlatmıştım ya sana o adam bu işte.

Dudağım o şeklini çoktan almıştı çünkü şaşırmıştım nasıl bir tesadüf olmuştu bu böyle. O gün aklıma geldiğinde Belis'i arayanın ben olduğum geldi birden aklıma. İçimde ki gülme hissini bastırmaya çalıştım çünkü şu an hiç de uygun değildi. Hala tam olarak geçmiş olmayan sinirimin de etkisi olduğu için kahkaha atmaya başladım.

Masadaki herkesin gözü bendeydi biliyordum fakat gülmemi durduramıyordum. Belis koluma bir cimcik attığında minik bir şekilde çığlık attım ve derin derin nefes alarak sakinleşmeye çalıştım.

Gülmem durduğunda anlamsiz gözlerle bana bakan arkadaşlarıma ve Dinçer'e baktım. Yüzlerinde ki ifade deli olduğumu düşündüklerinin kanıtıydı. Dinçer'in yüz ifadesi bir an o kadar komik gelmişti ki gülmek istemiştim fakat bu sefer bunu engelleyebilmiştim. Dinçer beni tanımıyordu ve "deli mi bu" diye düşünmesi gayet de normaldi.

- Şeyy... kusura bakmayın ya o gün Belis'i ben aramıştım da ben aramasam böyle bi olay olmayacaktı birden aklıma gelince tutamadım işte gülmemi.

Bana hala deliymişim gibi bakıyorlardı bu durum biraz rahatsız hissettirmişti doğrusu.

- Kafanı falan yarmadım bu bir kör neneler gibi olmasaydın dikkat etseydin öyle bir kaza olamayacaktı bu iki eski sevgilin olmak istemezdim bende yenisi olmaya ne dersin buda üç.

Ağzım açık kalmıştı şaşkınlıktan gider ayak arkadaşıma mi yürüyordu bu şimdi. Yürümek az kalirdi aslında Dinçer bildiğin koşuyordu. Kafamı Belis'e çevirdiğimde onun da benim gibi şaşkın olduğunu gördüm aynı zamanda gözlerini belertmiş karşısında ki adama bakıyordu hayretler içerisinde.

- İstemez istemez. Aman aman Allah korusun.

Dinçer pis pis sırıtıyordu fakat Belis'in en sinirli halini daha görmemişti yoksa pişmiş kelle gibi sırıtabilir miydi?. Onlarla uğraşmayı bırakıp elime telefonu alıp instegramıma girdim. Takip isteği gördüğümde üzerine bastım ve kimin attığına baktım. Gördüğüm isim ile gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Bu nasıl bir insandı da yüzsüz gibi birde istek atabiliyordu bana hiç mi utanmasi yoktu.

İzler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin