14

1.1K 33 58
                                    

Kafası göğsünde, karnı ise bel kısmında olan kadının saçlarını okşadı adam. Hafif bir şekilde öptükten sonra elini, dolabın üstündeki telefonuna uzattı. Eşinden gelen 4 cevapsız arama vardı ve hepsi farklı zamanlardaydı. Oldukça sakin bir şekilde kadının üstünden kenara,sağ tarafa çekmeye çalıştı. Başara bildiğinde ise ayağa kalkarak balkona çıktı. Bacaklarına sürtünen kedilere sadece gülümseme ile yetindi ve eşini arayarak  açmasını bekledi.

Açtı telefonu kadın. Sakince bir kaç dakika konuştuktan sonra kadından gelen "keşke eve gelip, duş alıp öyle gitseydin" fikrine karşılık adam bir kaç saniye sustu. Ama sonradan kendini toparladı ve "merak etme Gökhanın evindeyim zaten,kullandım banyosunu."dedi. Ikna olmuşa benziyordu kadın ve son olarak kadının söylediği "aç kalma" lafıyla, "görüşürüz " diyerek, konuşmasına son verdi adam.

Kafasını çevirmeyi denediyi an, belinde kadının kollarını hiss etti adam. Sırtına kafasını yaslayarak ,boğuk ve çocuksu bir ses tonuyla "Ayşe 'miydi ?"diye sordu Şevval. Aynı anda elleri ile adamın karnını okşuyordu.

Kısık  ve utangaçlık dolu bir sesle "...evet.." dedi adam.  Kadının elleri göğüslerine ulaştığı an, kendinden geçmişti artık ve gözlerini devirerek kafasını, geriye atarak kadınınkine yaslamıştı.

Ellerini adamın tişörtünün altından göğüslerine ulaşırdı kadın. Her iki ucu sıkıca tutarak çekiştirdi ve "işte bununla ilgili konuşmamız gerek, Barış!"dedi.

"Konuşuruz ama şimdi değil" dedi ve arkasını dönerek kadının kafasını ellerinin arasına alarak hızlıca dudaklarına yapıştı adam. Kocaman açtığı ağzını, kafasını yana eğerek kadınınki ile buluşturdu ve şeker misali kadının dudaklarını emmeye başladı.

Kadının arka-arkaya gitmesinin sonucunda kendisi de,adım adım onu takip etti. Kadının belini sıkarak her adım boyu onu kendine daha fazla bastırdı.

Kadının tökezleyerek kanepenin kenarına degmesiyle duraksadı adam. Alnını kadınınkine bastırdığında "geç kalacağız " lafının, nefessiz bir şekilde deyildiğini duydu.

"Istiyorum ama.."dedi ve gülümsedi adam. Elleri ile kadının boynunu okşarken ,kadının inkar tipli kafa sallayışlarına aldırış etmeden, "bir kere" diyerek şansını tekrar denedi.

Ş: Gecikeceğiz !
B: Gecikmeyiz...
Ş: Acıkmadın mı sen?
B: Acıktım..
Ş: O zaman?!
B: (ağız büzer) Offff...tamam.
Ş: Otur sen,mutfağa gideyim.
B: Tamam.(Hafif bir şekilde öper)

Mutfağa girdiği an, buz dolabını açtı kadın. Kaşlarını çattı ve duvarda duran saate baktı. Kendi -kendine "ben bir akrep kadınıyım..." diyerek kendini gaza getirmeye başladı. Ne de olsa, artık içinde adama karşı olan istek kabarmıştı . Sonra ise "eğer sadece 20 dakika oyalanırsak, en fazla 10 dakika kadar gecikeceğiz " diye düşündü.  Kendi-kendini "beklerler...hiç olmazsa Şevval Sam'ı sadece bir kerecik beklesinler!"diyerek karara geldi ve buz dolabının kapısını çarparak misafir odasına, oradan ise kanepede oturan adama kısa bir bakış atarak kapıya doğru yöneldi. Anahtarla kapadığı kapının yanı-sıra, bahçeye geçti ve kedilerinin mamasını verildikten sonra, o kapını da, kapattı. 

Adamın "ne yapıyorsun Şevval?"demesine aldırış etmeden gözlerini, gözlerinden hiç ayırmadı ve yürüyerek,  sırayla sabahlığını,ardından geceliğini ve en son iç çamaşırını çıkarmasıyla kollarını adamın boynuna doladı. Adamın kollarının arasında durdu ve gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladı.

Ş: Nerede kalmıştık?
B: Mutfakta...
Ş: Ondan önce?
B: Yemekte...
Ş: Daha önce...
B: Gecikiyorduk ..
Ş: Tamam,yine gecikiyoruz,o yüzden çabuk ol!

Karşısında çırıl-çıplak duran kadının aniden dudaklarına yapışmasıyla ,soyunmaya başladı adam. Kadının kanepeye dizlerini koymasının sonuncunda yerini,onun arkasında sabitledi. Belini turarak, arkadan soktuğu penisiyle derinden bir "ah" çekti. Ettiği harmonik hareketlerle kadının durmadan "a..a..a..a.." gibi sesler çıkarması ise, içinde bir hoşnutluk hissi yaratmıştı. Aniden kadının ellerini kalçalarına bastırarak, çekiştirmeye çalışmasının sonucunda adam gerekli mesajı almış ve hareketlerini daha da hızlandırarak daha sert zarbeler indirmeye başlamıştı. En fazla 10dakika süren sevişmenin ardından adam kendini kadının üstüne bırakırken kadın da,kanepenin başına tutunmuştu.

Ş: Çok acımasızsın..(iç çamaşırını arar)
B:(kahkaha patlatır) sen istedin...
Ş:(göz devirir) Şimdi şöyle, yemek yiyemedik mağlum,ama aynı anda çıkıp 10 dakika arayla giriyoruz sete,tamam mı?
B: Sanırım sonuncu giren ben oluyorum?
Ş: Elin mahkum (omuz silker)
B:(gülümser)... olsun...

Aynen dedikleri gibi de,yaptılar. Aç-susuz sete vardılar. Haliyle halsizdiler..hem yorgunluktan, hem de, dün geceden itibaren hiç bir şey yemedikleri için.

**********

Akşam evine vardığında, son kalan gücünü kedilerine sarf etti kadın. "Evlatlarını" öpüb-okşarken, karınlarını doyurmayı da,ihmal etmedi. Oğluyla telefonda azacık konuştuktan sonra yatağa kafasını koydu ve uyumaya çalıştı. Ama bir türlü uyuyamıyordu ve durmadan son iki gündür yaşadıklarını düşünüyordu. Hem düştüğü durum,hem de, çıkmaz sokak misali yaranmış hisleri çok derin ve tehlikeliydi. Ama nafile,olan olmuş, geçen geçmişti. Tek çare ise konuşarak her şeyi halletmekten geçiyordu...

*********

Eşinin kapını açmasıyla, her iki oğlu koşarak boynuna sarıldı Barışın. Sıkıca sarılıp, yanaklarından öptükten sonra, elinde tuttuğu poşetleri vererek,mutfağa götürmelerini söyledi. Aynı masa etrafında oturdukları  an, eşiyle gece boyu göz temasından kaçmaya çalıştı. Kendini suçlu hissettiyi her halinden belliydi. Ama pişman mıydı? Bilinemez!

Yatağa yaklaştı kadın. Sürmüş olduğu el kremini kenara koymasıyla kendini yatağa sırt üstü atmış  ve gözleri açık bir hâlde tavanı seyr eden kocasına baktı. Yalnızca saniyeler sonra, "Gökhan nasıldı?"diye sordu.

B: Iyi...
A:  Değişmiştir herhalde...
B: .....ııı....kilo almış..
A: Kolay değil canım, kaç yıldır ne açık hava , ne de, normal insan yüzü göremedi.
B: ...(heyecanlanır) evet...ya...maalesef..
A: Af çıktığını bilmiyordum....
B: ..öhö..öhö...bende...aradı birden..bende o zaman öğrendim.
A: hmm...ama yine de, bana kalırsa...yani çok görüşme onunla...yani ...yani...sonuç itibariyle sen,Barış Kılıçsın ve hapishane de yatmış biriyle...ne bileyim yani...magazinciler tarafından duyulması iyi olmaz bence...
B:(derinden yutkunur) Doğru söylüyorsun aslında...ama ne bileyim ...bir kerecikten  zarar gelmez zaten..
A: Neyse...uyu sen hadi. Baksana gözlerinin altı mos-mor. Ağrın falan var mı? Çünkü sen genelde yorulunca böyle oluyorsun da...
B: (derinden nefes alır) Ee...aslında bu gün pek fazla çalıştım...yani sahneler fazla çekildi. Yorgunum o yüzden de...
A: Tabii...seni en iyi ben bilirim ne de olsa. Hadi canım, uyu sen.
B: (Arkasını döner) Iyi geceler.
A: (ona taraf yatar) Sanada.

Gece saat iki olmasına rağmen bir türlü uyuyamıyordu adam. Kendi hatasından dolayı zarar göre bilecek iki kadın ve iki masum çocuk vardı ortada. Ama aynı  karede toplanan beş kişinin içinden, suçsuz olan sadece üç kişi vardı : Ayşegül ve çocukları. Belki bu yüzdendir ki, Şevvale konuşmaktan kaçıyordu ve belkide daha fazla kaçması gerekecekti. Ne de olsa, en büyük suçlu kendisiydi ve her iki kadına da,vere bilecek normal bir cevabı,suna bilecek bir delili yoktu. Ha...peki artık net olarak zarar gören mağlum muydu? Evet, Sarp!

HATIRAN YETERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin