16

1K 31 47
                                    

Kenarda durarak kostüm asistanı ile şakalaşan adama baktı kadın. Dakikalarca süzdü, her hareketini, her gamzelerinin belirtisini, asistanın her defasında koluna dokunuşunu. Böylece gününü "iyi" geçirmek için  muhteşem bir sebebi vardı.
Bir kenara oturdu ve eline telefonunu aldı. Sosial media hesabına, kendi  instagramına girdi ve fanlarının sayfalarına göz gezdirdi. Yine de son tercihini Iranlı fanlardan  yana yaptı ve kendi hesabından shoplardan birini paylaştı. Derken arkasından "Yine mi Iranlılar?"diyen adama doğru döndü ve "evet,seviyorum " diye yanıtladı. Sesi oldukça soğuk bir tondaydı ve adam, anında bir şeyler olduğunu anlamıştı.
Kadının yanına oturdu adam ve sandalyesini yanına çekti. Evet, burası Ekinci home 'un bahçesiydi ve birazdan sahne çekeceklerdi.  Ama şimdi azacık laflamak iyi gele bilirdi.

B: Keyifsiz gibisin?
Ş: Sence?
B: Hmm...bence?
Ş: Kaç gündür konuşalım diyorum,ama kaçıyorsun.
B: Ne güzel konuşuyoruz işte.
Ş: Konunun bu olmadığını ikimizde biliyoruz Barış.
B: ...yani...zamanı var daha Şevval..
Ş: Zamanı? Öyle mi?
B:...Evet...
Ş: Okay. Sen git o zaman, ben senin eğlenceni bölmeyeyim. Ne de olsa, her kesle diye-güle konuşan adam,mevzu ciddi olunca korkarak kaçmayı seçiyor.

Hiç adamın cevabını beklemedi kadın. Sert bir hareketle ayağa kalktı ve sahne için makyözün yanına geçti.

EnKay / 3...2...1...kayıt!

76-cı bölüm ve şuan Enderle Kayanın şirket hissesi için tartışması,daha doğrusu Kayanın Endere "tripi"söz konusu.

Kayanın arkasında durarak konuşmaya başladı Ender. Kaya ise sadece soyunarak ara sıra ona cevap veriyordu. Giyindiği sırada ise kadının lafını bölmekle yetiniyordu.

K: Ender diyelim ki dediklerin doğru . Şahika etrafındaki her kesi öldürmeye çalışan bir psikopat,bir sapık.

Ş: Evet. Ama öyle....(gülümsemesini saklamaya çalışır)

Kestik!
Şevval yüzünde ki gülümsemeyi sil!
Daha üzgün bir surat lazım bize!

Sakince kadına bir adım attı adam. Kulağına doğru hafifçe eğildi ve "Ne oldu? Özledin mi?" diye sordu.

Kaşlarını çattı kadın. Boğazını temizledi ve burnunu dikleştirdi. " Benimle konuşmak için zaman ayırmayan birinin nesini özleyeyim ki?"diyerek,sorunu soruyla yanıtladı.

"Şimdi sırası değil Şevi " dedi adam,kısık bir tonla. "...biliyordum..."diye yanıt verirken kadın, sahne artık tekrar çekilmek için beklemedeydi.

Sakinde bir kenarda oturup bir şeyler atıştırıyordu kadın. Öylesine yiyordu ki, sanki ici acı ve öfke doluydu. Her aldığı ısırıkta içine dinginlik çöküyordu sanki. Sanki kimise dişlerinin arasına almış ve çiğneyerek cezalandırıyordu.   Bir anda,yanına yaklaşan kameramanın sesiyle irkildi ve dikkatini ona vermeye çalıştı. Genç çocuğun yüzüne baktı ve sinirini saklamayı denedi. Ama çocuğun dediklerini duymuyordu sanki. Çocuk tekrardan "Lütfen Şevval hanım, her kes sizi bekliyor " deyince yüzüne çöken belirsiz bir ifadeyle protesto etti Şevval. "Ama böyle de, iyi bence. Bir sahneni kaç kere daha çekeceğiz? Seçerler artık birini. Lütfen.."

"Şevval hanım,lütfen ama,işten atılmamı istemezsiniz herhalde?!"diye çıkışan çocuğa, "Ayol ben varım, seni kim neden, hem de benim suçumdan dolayı işten atsın ki?! Merak etme ben konuşurum!"diye yanıt verdi Şevval.

Çocuk direndi,hatta çok direndi. Kadınsa elindekini bırakmayarak, öte yandan da, çocuğu sakinleştirmeye çalışarak yemeğe devam ediyordu. Derken kendini bir anda çocuğun kucağında buldu ve elinden yere saldığı küçük bisküvi parçasıyla, korkarak çocuğun boynunu her iki koluyla kavradı. Bacaklarını havada yelleyerek  "hayır...istemiyorum...." şeklinde  itiraz ederken, kendini yere bırakan çocuğa gülümsedi kadın. "Çok özür dilerim Şevval hanım. Ama bu benim ilk resmi deneyimim ve şansımı kaçırmak istemem" diyerek kendini affettirmeye çalıştı.

Gülümsedi Şevval. Gülümsedi ve çocuğun yüzünü ellerinin arasına alıp okşadı. "Ehh..hadi gene iyisin...Ender olsa, seni çoktan kovdurmuştu" diyerek yere-göğe ses salan bir kahkaha attı. Tabii o sırada kenarda durarak durum değerlendirmesi yapan Barışı fark etseydi, sabahki sinirinden eser kalmazdı. Nede olsa adamın kaşları neredeyse burnunun ucuna ulaşıyordu. Sinir ve öfke ise gözlerinden süzülüyordu.

EnKay / 3...2...1...kayıt!

E: Çok özür dilerim. Yeterki aramız bozulmasın,lütfen.

Kadını sırtından sertçe itdi adam. Sözlerine devam ederken sesinin  yüksekliyine hakim olamadı.

K:  Ender lütfen. Gerçekten.

Kestik!
Barış biraz daha ince ittir !
Tökezlemesin kadın! Ayrıca sesini o kadar da, kalın yapma!


Aslında her ikisi hafiften sinirlenmişti. Doğrusu kadın adamın tavırlarına bir anlam verememişti. Ne de olsa kendini özgür sanan her kes, her dilediğini rahatça yapa bilirdi.


Arabasının kapısını açtığı an, koluna gene gibi yapışan ele baktı kadın. Adamın sinir dolu yüzüne bakarken afalladı ve derinden yutkundu.

Ş: Ne yapıyorsun?(elini çekmeye çalışır) Gören olacak!
B: Sen ne yaptığını sanıyorsun?
Ş: Ne söylediğini anlamıyorum,Barış!(kolunu kurtarır) Bir gören olacak, sen ne yapıyorsun?! Ayrıca sen kimsinde benim koluma yapışıyorsun?!
B: Ben kimim,öyle mi?( daha da sinirlenir)
Ş: Aynen öyle! Sen benimle konuşmak istemeyen bir adam olarak, benimle böyle davranamazsın!
B: Sen de, el-alemin çocuğunun kucağında gezemezsin!
Ş: Ne?!(isterik bir sesle) Barış! Kendine gel! Değil sen, hiç kimse benim hayatıma karışamaz! Anladın mı? Ayrıca kaç yıldır biz bu ekiple aile gibiyiz. Bir-birimize kenar gözle baktığımız olmadı.
B: Peki ya biz?!
Ş: Ne biz?!
B: Biz de mi bakmadık ?!
Ş: ...(kısık tonla).......H..hataydı..(arabanın kapısını açar  )

Aldığı cevap karşısında yıkıldı adam. "Hata mı?"  dedi kendi-kendine. "Ben düştüğüm durumu hata diye ifade etmiyorsam, o nasıl ede biliyor?" düşüncesi ile daha da deliye döndü ve gazlayarak giden kadının peşine düştü.

Deminden beri adam tarafından takip edildiğinin farkındaydı kadın. O yüzden evine girerken kapını kapatmadı. Çantasını yere fırlatırken, ışıkları açmadan sakince kapının yakınındaki pencereden bakmaya başladı.

Açık bahçe kapısından içeri girdi adam.  Evin yarım kapalı kapısını gördüğünde hâlâ bir şansı olduğunu anladı ve sakince içeriye doğru bir adam attı. Ikinci adımında kapını kapattı ve üçüncü adımın da , sol tarafından birinin üstüne atılması gecikmedi. Tökezleyerek zorla ayakta durdu adam. Yere düşmemek için sağ kolunu kapıya yasladı . Kadının ise , anında sol kolundan çekerek dudaklarına yapışması gecikmedi.

Ayakta duruş pozisyonunu düzeltip, kadını kollarının arasına aldı adam. Belini sıkıca sararken, kendine bastırmaya başladı.

Ellerini adamın yüzünden çekti kadın. Onu yerine montunun fermuarını  açmaya çalıştı. Adamın kollarından montu çekip almaya çalışırken, dudaklarını emmeyi bırakmamakta hâlâ kararlıydı.

Dudaklarını ayırdı adam,alnını kadının alnına yasladı. Belini eli ile okşarken, kadının gözlerine bakmadan edemedi.

B: Sen benimsin Şevval...sana benden başka hiç kimse dokunamaz...
Ş: Özgür bir kadınım ben Barış...istediğimi yaparım ve sen bana karışamazsın...
B: Peki ya bu özgür  kadın, nasıl oluyor da, şuan benim kollarımın arsında dura biliyor?!
Ş: ...istemesem yapmam...
B: Beni istediğini biliyorum...
Ş: Sen de, beni istiyorsun ama...
B: Aksini söyleyen oldu mu?
Ş: Karına, gecikeceğini haber ettin mi?
B: Şarjım bitmiş...
Ş: O zaman çabuk ol...

Kullandığı son lafla adamın tekrar dudaklarına yapıştı kadın. Boynunu okşarken gömleğini iliklemeye çalıştı.

B: Şevval odaya çıkalım, ilk olarak.
Ş: Hayır...burada...(elleri düğmede)
B: Kapı önünde mi?!(ellerini tutar)
Ş: Buradan bir adım bile kenara çıkmak yok!
B: Ne bu? Fantezi mi?(gülümser)
Ş: Ceza....(kaşlarını havaya kaldırır)
B: (kahkaha atar ) Ne cezası?!
Ş: Sırtını yere koyunca, soğuktan titreyeceksin...

Arkadaşlar devamını yazmıyorum 😂😂içimde bir ŞAHİKA var şuan 😂

HATIRAN YETERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin