20

1K 35 17
                                    

Açık kapıdan içeri girdi adam. Masa da arkası kapıya taraf durarak mumları yakan kadına yaklaştı. Anında kendine doğru dönen bir çift mavi gözle, ağız dolusu gülümsedi. Yanağından hafifçe öperek "merhaba güzelim " dedi, sakin bir ses tonuyla. Kendine gülümseyerek "hoş geldin" diyen kadın ise, eliyle masanı işaret ederek, oturmak için adama komut veriyordu.

Yerine geçtiği an, masanın en baş köşesinde oturan kadınla göz göze geldi adam. Hafif bir şekilde tebessüm ederek, "Masa harika görünüyor. Teşekkür ederim. " dedi. "Beğenmene sevindim."diyen kadın ise,ellerinin bir-birinin üstüne koyup, çenesinin altında birleştirerek, dirseklerini masaya dayamış ve adamı gülerek seyrediyordu.

Yediği salatayı ufak-ufak çiğnerken kadın, bir anlık kafasını masadan kaldırıp adama baktı ve sakince "Ayşegülle konuştun mu?"diye sordu. Sesi korkak ve titrek bir tondaydı.

Ağzında tuttuğu patates lokmasını yuttu adam ve çatala domates geçirirken "Evet. Bir akalası yok."demekle yetindi. Ardından hem çatalı, hem de bıçağı tabağın sağ ve sol köşelerine aynı anda bırakarak "Sen bula bildin mi?" diye sordu.

Derinden bir nefes aldı kadın ve kafasını olumsuz anlamda yelledi. Tekrar ciğerlerine hava doldururken burnunu kaşıdı ve "Sen gittikten sonra her kesin yüzünü, bana bakışını ve bana karşı olan davranışlarını teker-teker kontrol ettim. Ama bir gariplik sezdiğim kimse olmadı."diye ekledi.

"Peki o zaman o sesin kaynağı neydi acaba?" diyen adamsa,yüz gözünü buruşturmakla kalmamış,aynı zamanda da, yemeğine devam etmeye karar vermişti.

"Işaret...sadece bir işaret. Bitirmemiz gerektiği ile ilgili bir işaret, Barış. Sadece bu!" dedikten sonra kadın, adamın boş-boş bakan gözlerine karşılık, fikrini tamamlama isteği duydu. "Bazen evren bize haber eder. Yani, olacakları,olanları,yapmamız ve yapmamamız gerekenleri. Bunlar ola biliyor. Yani çok normal şeyler Barış. Bence bizi hiç kimse görmedi, sadece olacakları önceden yaşadık."diye ekledi.

"Yoga yapıyor musun Şevi?"diye umursamaz bir tavırla sordu adam.

Kaşlarını çattı ve sorgulayan bir tavırla "Konumuzla ne ilgisi var?"diye sordu kadın .

"Senin en sevdiğim özelliklerin de biri de, bu Şevi 'm. Evren, tabiat,empati, ruhi dinginlik, canlılar...yani nasıl söylesem bilemiyorum ama, senin hayata yanaşman çok farklı ve çokta güzel. Sakin bir yapın var ve bu yapının altında nasıl hırçın ve çocuksu bir ruh beslediğini göre biliyorum." dedikten  sonra elini suya uzattı adam.

Hafiften tekrar gülümsedi kadın ve "Barış inan ki şuan ne demek istediğini tam olarak anlayamıyorum. "diye  söylendi. Aynı anda da, içinde verdiği savaşın gün yüzüne çıkmasından endişe ediyordu.

"Ikimizde yakalandığımızı, ayrıca neredeyse hemen-hemen herkesin her şeyden haberdar olduğunu çok iyi biliyoruz Şevval. "dedi adam, oldukça soğukkanlı bir tavırla.

Önündeki tabağı sakin bir hâlde sol elinin iki parmağıyla ileri itti kadın.  Böylece ellerini rahatça masaya koya bilecekti. Gözlerini kapadı bir kaç saniye ve düşündü. Açtığında ise sinirlerine hakim olmaya çalışarak "Ne yapmamı öneriyorsun peki? Ha? Dışarı çıkıpta "oğlum beni hanginiz Barışla öpüşürken yakaladı?"diye sorsamıydım?" dedi.

Dudaklarını peçete ile silerken "Sana öyle bir şey söyleyen olmadı, erkek fatma!"diye yanıtladı adam. "Ben sadece gerçeklerin gözüne dik bakmamız gerektiğini kastediyordum."diye eklerken, hafifçe masanı geri iterek ayağa kalkmış ve kadının yanına yaklaşarak sol elini uzatmıştı.

Sağ elini adamın sol eli ile buluşturdu  kadın.  El-ele tutarak kanepeye doğru yürürken,  adamın oturması ile, kendisi de onun kucağında oturarak, kollarını adamın boynunda sabitledi. Kafasını adamın kafasına yaslarken, "Işleri zorlaştırıyorsun Barış! Verdiğin sözü tutmuyorsun!" diye yana-yakıla söyledi.

HATIRAN YETERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin