32

794 30 117
                                    

Arkadaşlar lütfen covervideo'daki şarkı kimde varsa,dinleyerek okusun💜

Barışı, evde uyuyorken bırakıp çıkmıştı Ayşegül. Bu gün çocuklara sözü vardı adamın. O yüzden rahat bir şekilde Şevvalle konuşa bileceğini düşünmüştü.

Şevvalle Barışın evinin kapısına yaklaştığında, boğazını temizleyerek yutkundu bir kaç kez Ayşe. Sanki yer bacaklarının altından kayacakmış gibi bir hiss vardı içinde kadının. Korkuyordu aslında. 20 yıllık bir ilişkinin sonunun böyle olması yakıyordu canını. Canından çok sevdiğinin, canının deyersiz olduğunu anlamasıyla bitmişti her şey.
Tüm düşüncelerine son vererek içeride ne bulacağını bilemediyi evin kapısını iki kez tıklattı .

Heyecanlı bir şekilde saatine bakıp duruyordu Şevval. Galiba bu gereksiz yolun sonuna gelmişti artık.  Gerçekten de kendini şuan çok kötü hiss ediyorudu ve durmadan "Deyer miydi bir adam için?"diye kendini sorguluyordu . Dün kadından gelen mesajı olurken deliye dönmüştü ve 1 saat boyunca ne yanıt vereceği hakkında düşünmüştü . Sonunda "kaçış yok"diyerek kadına olumlu bir yanıt vermişti. Fakat tüm geceni ne yapmıştı? - Ağlamıştı.

Derken deminden beri kapının çalınmasını bekleyen kadın, tıklanma senini duyunca yüreği boğazında bir şekilde, ağır adımlarla kapıya doğru yürümesi gecikmedi. Sanki beyni , elleri ve bacaklarını yönetemiyordu. Bacaklarını sürükleyerek kapıya vardığında, ellerini zar-zor kaldırarak açmıştı kapını. Dik-dik kendine bakan kadının sakin bir şekilde "Merhaba Şevval. Nasılsın?"demesiyle ise,iyice korkmuştu. "Acaba kadın neden bu kadar sakindi?"diye düşünmüştü, sessiz bir şekilde.

"M...merhaba Ayşe. "

"Rahatsız etmiyorum umarım?"derken Ayşe, daha kapının önündeyken Şevvale sorgulayıcı ama çokta yumuşak bir bakış attı. Sanki onun ne hisler geçirdiğini ve kendini hiç iyi hiss etmediğini anlaya biliyordu.

"Geç."diyerek eliyle içerini işaret etti Şevval. An itibariyle yer yarılsa içine gire bilirdi.

Koltuğa doğru adımlarken sol tarafta,koltuğun tam arkasında, kocaman beyaz duvarda tepeden tırnağa kadar "eşi" ve Şevvalin birlikte çekilmiş mutlu resimlerini görmesiyle içine bir sızı girdi kadının. Fakat kendini ele alarak kafasını dikleştirdi ve sanki her şeyi önceden biliyormuş gibi kanepeki yerini tuttu.

Ayşegülün yanına yaklaştıkta korkarak "Bir şey içer misin?"diye sordu Şevval. Sanki kaç yıllık arkadaşı misafirliğe gelmişti.

"Acı bir kahveni alırım."gülerek söyledi Ayşe. "Henüz tam uyana bilmiş değilim."diye de, aynı tempoyla ekledi.

Hafif bir şekilde gülümseyerek mutfağın yolunu buldu kadın. Içinden bir an önce bu ölümcül sessizliğin bitmesini diliyordu.

Şevvalin mutfağa geçmesiyle sessiz bir şekilde ayağa kalkmaya özen göstererek, az önce içi kan ağlarken izlemekten kaçtığı duvara yaklaştı Ayşegül. Tepeden tırnağa, her bir resmin aydınlıkla seçileceği bir kaç fotoğraf çekti, kendi telefonun yardımıyla.

Yerine seri adımlarla yaklaşırken ise telefonun ses kaydedicisini açık koyarak masada duran çantasının yanına, yüzü masada bir şekilde bıraktı. Bir bacağını öbürünün üzerine atarak arkasına yaslandı ve Şevvalin gelmesini bekledi.

Ayşeye kahve ikram ederken,kendisi sadece bir bardak soğuk su içmişti Şevval. Misafirinin kahvesini bitirir  bitirmez kendisine gülümsemesiyle aklında olan bin tane soruya bin birincisi de, eklenmişti.

A: Çok teşekkür ederim kahve için. Şuan kendimi daha iyi hiss ediyorum. (Gülümseyerek)
Ş: Afiyet olsun. (Sakin bir şekilde)
A: O zaman gelelim mi artık esas konuya?
Ş: Lütfen. (Sol dizini avuçları arasına alır)
A: Peki o zaman...ilk önce sana bunu sunmak istiyorum....

HATIRAN YETERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin