45

649 20 165
                                    

Barış , ellerini ceplerine sokmuş, Şevvali yanında adımlarken, göz ucu ona bakmaya çalıştı . Şevvalin kendine doğru yüzünü çevirdiği sıradaysa , hiç bir şey olmamış gibi, yutkunarak yola odaklandı.

"Nereye gidiyoruz şimdi?"

Yavaş adımlarını biraz daha yavaşlatarak Barışın gözlerinin içine bakmaya çalıştı Şevval. Barış ise yola odaklı gözlerini mevkiginden ayırmıyordu.

"Sen davet ettin , bilmiyor musun?"

"Ola bilir. Fakat aklımda hiç bir mekan yok, maalesef. "

Barış, azacık düşünüp nihayet bakışlarını kadına doğru çevirdi,adımlarını da aynı anda durdurarak.

"Geçen Muratlarla gittiğimiz bir mekan var, buraya çok yakın. Gitmek ister misin?"

Şevval, minik kedi yavrusu gibi görünen tebessümüne engel olamayıp, neresi olduğuna dair hiç bir fikir üretemediği mekan için onay verdi .

"Olur..."

Barıştan aldığı hafif tebessümlü karşılıkla yoluna devam etti kadın.

Ikili yan yana yürürken, Şevval aklına gelen fikirlerle öylece dona kaldı. Yürümesine rağmen, sanki yürüdüğünün farkında bile değildi , öylece ayaklarına baka-baka adımlıyor,ara sıra derinden nefes alıp veriyordu.

Barış, karşısında ki sokağa, sağa doğru dönerken, Şevval hâlâ aynı rota üzerinden düz yol ile ilerliyordu, taki Barış durumu fark edene kadar.

Şevval aniden elinde hissettiği tenle irkilerek fikirlerinden arındı ve adımlarını durdurdu. Avucunu zapteden ele bakarak ,kalbinin hızla çarpmasına şahitlik etti.

"Ne oluyor ?" diye sordu Şevval, arkasından ona seslenmek yerine, direk elinden tutarak durduran adama.

"Yanlış yolda yürüyorsun. "

Evet, öyleydi. An itibariyle şuan her ikisi yanlış yolda yürüyordu. Kabul edilen yanlış kararlar, verilen yanlış hükümler, en başından yapılan gereksiz tercihler, bu yanlış yolun büyümesine neden olmuş, sonunda çıkmaz sokakla sınırlamıştı.

"Nasıl yani?"

Bilmeden saplandığı yola doğru baktı kadın. Mahalle sokağıydı ve sonu evlerle sınırlanıyordu .

"Sağa dönmemiz gerekiyordu. "

"..ha...tamam..." rüyadan uyanmışcasına söyledi kadın . Elindeki sıcaklığın yok olmasına izin vermek istemiyormuş gibi , bu sefer kendisi Barışı elinden çekerek gitmesi gereken yola doğru adımladı.

Barış, el-ele tutarak yürüdüğü kadına bakmak istediği zaman, kadının durumu fark ederek elini çeke bileceğini düşündü. Böylece tekrar yola odaklandı. Fakat içi hâlâ üzüntü doluydu. Kadınla bu sokakları bunca zaman el-ele, göz göze yürümek varken, küs ve kırık kalpli bir şekilde geçirdikleri için, üzüntüsü bitmek bilmiyordu.

Şevval, sadece dakikalar sonra avucunda ki terli eli biraz daha sıkarak "Daha ne kadar var?" diye sordu.

Barış ise halinden memnun bir şekilde "En fazla yarım kilometer var." diye yanıt verdi.

"Allahtan yürümeyi seviyorum."
Şevval, cevabını geciktirmemişti.

"Bende seni."

Bir eli kadının elindeyken, öbür eli cebindeydi adamın.
Şevval ise uzun zaman sonra tekrardan duymuş olduğu itirafla, heyecanına engel olamamış, hızlı-hızlı inip kalkan göğsüyle kendini ele vermişti.

HATIRAN YETERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin