39

673 30 76
                                    

Sabah olduğunda her zaman ki gibi gözlerini açtı adam. Olması gereken fakat dogru olmayacak bir şekilde. Yerinde homurdanarak baş ucunda duran kadına baktı. Baktı ve gülümsedi.

"Günaydın. "

Soğuk bir tavırla yanıtladı kadın.

"Sanada. Masa hazır, çabuk ol. "

Tam ne oldu diye soracakken Barış, Şevvalin gidişini izleyerek susmayı seçti. Yerinden kalktı ve üzerini giyindi. Telofonunu aradı ama bulamadı. Son etapta elini-yüzünü de yıkayarak masaya geldi.

Kadın önceden yemeğe başlamış,hatta artık bitirmek üzereydi bile. Adamsa kadının asık suratına bakarak çayından sadece bir yudum almıştı.

"Nasılsın?" Başına geleceklerden habersiz bir şekilde korkarak sordu Barış.

"Iyi." Umursamaz bir tavırla yanıtladı Şevval. Adamın yüzüne bakarak "Dün geceyi hatırlıyor musun?"diye sordu.

"Bunu sana benim sormam gerekmezmi?" derken Barış, aklına gelen fikirle kafasını iki yana yelledi.
"Hem anladığım kadarıyla sen dün yeterince sarhoş değilmişsin." Kaşlarını oynattı adam.

Lafı evelemeden - gevelemeden direk sordu Şevval.

"Beni sevdiğini söyleye bilir misin?"

Anlık gözlerini ve ağzını sonuna kadar açtı Barış ve şaşkınlığını saklayamadı.

"Bu da nereden çıktı?"

"Yanlış cevap!" Ağzını peçete ile nazik bir şekilde temizleyerek ayağa kalktı Şevval. "Doğru cevabı biliyorsun diye sanıyorum. " Umursamazca omuzlarını silkti.

Ellerindeki masaya bırakarak Barış, aynı kadın gibi ayağa kalktı ve ellerini belinde koyarak kadına yaklaştı.

"Şevval sabah-sabah neler oluyor yine?! Zaten uzun bir süredir çok garipsin."

Adama dahada yaklaşarak kadın " Beni severmisin? diye sormuştum ben sana Barış ...hemde en başından..." diye söylemeydi de doğru bildi.

"Şevval sana yemin ederim ki ne yapmaya çalıştığını anlayamıyorum!"

"Anlamana gerek yok ki Barış...bana sadece beni sevip, sevmediğini söyleyecektin..." daha bir hayal kırıklığı ve daha bir suskunluk.

"Neden susuyorsun Barış?" Galiba yemek her ikisinin boğazına dizilmişti.

"Peki ya karını? Onu seviyor musun?"

Yine bir sakinlik...anlık bir sükut...

"Sen neden ne istediğini bilmiyorsun ki Barış..."

"Bir insanın seçim yapması bu kadar mı zor yani?"

"Çocuklarım Şevval..."nihayet açtı ağzını. "Çocuklarım...onları çok özlemişim. Daha yeni anladım. "

Kafasını yelleyerek dolan gözleriyle gülümsemeye çalıştı kadın.

"Ben sana dedim ama...fakat sen kendinden çok emindin...hayatımızı mahvettin sen...altı 'mızında..."

Kaşlarını çatarak sordu Barış. "Altı?!"

"Sen, ben, iki oğlun, Ayşegül ve Sarp."

"Ama gerçeği bilen sadece iki kişi var...unuttun herhalde. "Sesi çok kendinden emindi,ama Şevval bu eminliği anında yok etti.

"Ayşegül her şeyi biliyor Barış."

"Ne?!"diye isterik bir ses çıkarırken adam,belinde olan ellerini yanına saldı ve gözlerini sonuna kadar açtı.

HATIRAN YETERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin