ÖNİZLEME

1K 31 115
                                    

........Hâlâ deli gibi yumrukluyordu kadının kapısını adam. Kapı kirilacakti sanki, ama eninde sonunda açılacaktı!

"Aç kapını! Şevval aç kapını!"

Çenesini oynatarak elindeki rakı dolu bardağı bir kenara bıraktı Şevval. Ayağa kalkarak kapıya yaklaştı, sakince.  Ne yapacağını kendisi bile doğru düzgün bilemiyordu oysaki.

"Aç kapını Şevval!" Deli gibi tokatlarken kapını adam, son olarak kapıya tekme atmayı da,ihmal etmemişti
"Aç!!!!"

"Her kes her şeyi öğrendi zaten! Aç!!!"

" Şu boku aç!!!"

"Defol!" Diye bağırdı nihayetinde kadın.  Fakat kapının koluna değen tekmeyle bağırarak geri çekilmek zorunda kalmıştı. Barışsa nihayetinde eve girmişti.

"Ben seninle ne yapayım?! Ha ?! Ne?! Bu durumda bile benimle konuşmaktan  kaçıyorsun sen!"

"Siktir git lan!" Söylemiş olduğu lafla omuzlarından tutarak yelleyin adamı  ittirmişti  Şevval. Barış geriye adım atıp kadına kızgın bir boğa misali bakarken,  heyecandan göğsü yerinden fırlayacakmış gibi nefes alıp veriyordu. Belkide bu yüzdendir ki daha fazla sabr edemeyerek hızlı adımlarla kadına doğru adımladı, sol kolunu kavrayarak kendine dönmesini sağladı.

"Sildirdim haberi!"

"Birsen silse ne yazar?! Iki saat içinde en az 90 gazeteci  aradı beni! Anlaya biliyor musun durumun vahimliğini?!"

"Peki ya ben?! Aynı durumda değilmiyiz sence?!"

"Senin suçun zaten! Ne gerek vardı gevrek gevrek şarkı söylemeye?!"

"Bana isbat lazım diyen kimdi acaba?!"

"Onu mu  dedim ben?! Allah seni kahr etsin! Bitirdin ikimizi de!"

"Eninde sonunda olacaktı bu!"

"Başka türlü de ola bilirdi ama!"

Ikisi de karışlıklı bir şekilde bağırırken, evin içinde dolaşan ve yüksek sesle   miyavlayan kediler, Barışın bacaklarını tırmalıyorlardı. Sanki kendilerince adamı susturmak niyetindeydiler.

"Çık git evimden! Görmek istemiyorum seni! Bitti artık! Yok denemek falan!"

Kolunu kurtarıp geri çekilerken kadın,  Barış daha da gerilerek, daha çok öfkelenmişti artık. Tüm bu yaşadıklarından sonra kadından görmüş olduğu tavır, beklediyi ile üst üste gelmiyordu.

"Allah kahr etsin!" diye avazı yetene kadar bağırdı Barış ve yanında durmuş olduğu sandalyeyi eline alarak yere çarptı.

  Şevval, kırılan sandalyeyle neye uğradığını şaşırsa bile , kendini hemen toparlayarak elini rakı şişesine uzattı.  şişeni masaya çarparak kırılmasını sağladı. Elinde kalan kırık şişe agzıyla  ise Barışın üzerine yürüdü.

"Defol!" Tüm yüzü sinirden kıp kırmızıydı kadının. Barışsa kadının elindeki kırık şişeye kendi karnını  bastırarak "Soksana! Ne bekliyorsun?!" diyerek sustu ve kadının yüzüne bakmaya başladı.

Şevval uslu bir kedi misali, Barışın yüzüne öylece baka kalırken, şişeni çekmekle çekmemek arasında ıkilem  içerisindeydi. Barış ise nihayetinde şişeni kadının elinden almış ve yere fırlatmıştı.

"Erkek fatma!" dedi adam, sakince kadına sarıldı. Kadın ise kafasını adamın göğsüne yasladığı an,  ağlamamak için dişini sıkmaya başladı.

"Birsen'e haberi  uçuran kim?!" Kafasını geri çekerek, kollarının arasında olduğu adamın gözlerine baktı Şevval. Barışsa susuyordu hâlâ.

"Kim?"

"Barış kim?!"

" Sana bir soru sordum!"

Adamın kollarından çıkarak yine eski sinirli ve öfkeli haline döndü kadın.

"Ayşe mi?!" Gözlerini kısarak Barışa bakıyordu.

"Hayır..." sakince kafasını yelledi Barış.

"Kim peki ?! Bunu sadece üçümüz biliyorduk ama!"

"Ahmet!" Aniden söylerken Barış, kafasını geri çekerek "Ne?!"diye cıyakladı kadın.

"Anasını siktiyim!!!! Ona ne abi,ona ne?!"

Sol elini alnına, sağ elini ise beline koyarak "Junior Kaplan"ı dışarı çıkarmak gerektiğini düşündü kadın. Zira yerde olan kırık tahta ve şişeler yüzünden bir yerleri acıya bilirdi. Aslında sesten ve yaşananlardan korkarak diğer kediler dışarı çıkmıştı, biri hariç tabii ki. Böylece kedini kovarak dışarı çıkaran kadın,tekrar adamın yanına geri dönmüştü.

"Şevval...her ne olduysa oldu. Ama sonuç olarak özgürüz artık, saklanmaya ihtiyacımız kalmadı." Ellerini kadının omuzlarını okşamak için kullandı adam.

"Içine sıçayım ben böyle özgünlüğün! Hayatım kaydı! Taro delirdi resmen...."

Taronun ismini söylerken içinde hissettiği hüzünden dolayı burnu kızaran kadın, sonuç itibariyle yine de adamın göğsüne sığınmıştı.

"Barış, senin ettiyin aşk itirafına sıçayım!"

Nemli göz pınarlarına parmaklarını bastırarak burnunu çekti Şevval. Barış ise "Sıç!" diyerek kadının yüzünü avuçlarının içine aldığı gibi, üst dudağını kavradı. Hüzün ve öfkenin vermiş olduğu rahatlama ihtiyacıyla bir birlerine sarılarak öpüşürken, kediler bahçe kapısından ikilini izmelek ve sakin sesle miyavlamakla meşgullerdi.

"Şevi..." kadının dudaklarını bolca emdikten sonra mırıldandı adam.

"Şimdi değil Barış! Ortalığı da dağıttık zaten."

Hâlâ kadının yüzünü avuçlarının içinde tutarken, yalvarış dolu bakışlarla bakmaya devam etti Barış .

"Sadece 10 dakika, ne olur...."

************

Guys! Bunun önü ve ardı bayağı bir uzun, kesmek zorundayım 😈haydi size iyi beklemeler 😁💜

HATIRAN YETERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin