Flowers (Vminkook)

18☆

Kim hamile, kimden hamile... çok fazla yorum gelmiş. Yazmaya başladığım günden bu yana hamile olacak Güzide belliydi. Açıkcası biraz düşündüm ama kurgumun dışına çıkmamaya karar verdim. Neden x Güzidesi hamile kaldı ilerleyen bölümlerde daha iyi anlayacaksınız. 💜

Dönüp bakmadım. Hatalarım varsa gülün geçin.

....

7 hafta sonra~~~

"Ne durumdayız?"

Taehyung çadırın ortasında bulunan masaya yaklaşarak sormuştu. Maksadı haritayı incelemek ve Namjoon'dan bilgi almaktı. Hızlıca gidişatı öğrenip savaş alanına geri dönmek istiyordu.

"Hala bulunduğumuz yerdeyiz efendim. İlerleme gösteremedik."
Namjoon oldukca yorgun ve stresli olmasına rağmen işini en güzel şekilde yapmak istiyordu.
Bu sebeple harita üzerindeki birleşme noktalarını tek tek işaretlemişti.

"Birleşme noktalarımızı görüyorsunuz, bir türlü ileri gidemiyoruz. En azından önceki haftalara göre."
Taehyung sinirle derin bir nefes çekmişti içine. Neydi son günlerdeki bu duraklamayı yaşatan tahmin edebiliyordu fakat gururuna yediremiyordu.

İlk haftaları gayet iyi gidiyordu, düşman topraklarından uzaklaştırılmıştı. Fakat birkaç gün önce karşı taraf tekrar ayaklanarak saldırıda bulunmuştu. Üstelik yapacakları her hamleden haberdar olmaları geri gitmelerine neden oluyordu.

"Sefa nerde peki?"

"Geldim."
Arkalarından duydukları sesle ikisi de çadırdan giren kişiye bakmıştı.

"Tahminlerim doğruysa sen Güzidelerine ben de Kraliçeme kavuşamayacağım."
Tam olarak olmasada kendince konuşabildiği aksanıyla rütbedaşı olan Taehyung'a bakmıştı.
Taehyung hala Osmanlı Kralının kendi dillerini konuşabilmesine şaşırıyordu. Hatta farklı 5 dil bildiğini öğrendiği zaman daha fazla şaşırmıştı.

"Tahmininiz nedir?"
Demişti bu yüzden karşısındakine.

Kral dışarıda, bir kilometre ötelerinde devam etmekte olan savaşa gönderme yaparak haritaya eğilmişti.

"Bölgelerimize bakın, bir haftadır hala aynı yerdeyiz. Sürekli asker kaybediyoruz. İlk haftalara göre neden geri gittiğimizi anlamak zor olmamalı."
Taehyung'da kendine yediremediği için dile getiremediği bu gerçeği kaşlarını çatarak dile getirmişti.

"Aramızda hain var, yaptığımız planlar bizden önce varıyor savaş alanına."

"Haini bulmalıyız."
Diye desteklemişti Osmanlı Kralı. Fakat Namjoon bu konuda pek emin değildi. Ortalık çok karışıktı. Aralarında bir hain olduğu duyulursa, savaş alanında kimse bir birine güvenmezdi.

"Fakat... bu çok riskli değil mi efendim? Toplantılara katılan çok fazla komutan var. Birleşerek çözüm üretmeye ara vermeliyiz."
Taehyung Başkumandanını onaylamıştı. Namjoon her konuda oldukça bilgili ve zekiydi.

"Şimdilik planlarımızı gizli tutalım. İlk ateşkes vakti geldiğinde ise hainle ilgilenelim. Haini bulursak sadece üç gün içerisinde biz kazanırız."
Hepsi bu konuda hem fikir olduğunda Namjoon iki Kralın karşısında saygıyla eğilerek savaş alanına dönmek istediğini belirtmişti.

Taehyung gitmesine izin verse de "Düşman içine girmeye çalışma, senin görevin askerleri yönlendirmek." Diye uyarmıştı. Çünkü biliyordu ki Başkumandanı kendini sürekli tehlikeye atıyordu.

Oysa onun geri planda durması gerekiyordu. Savaşan askerler kadar onları yönlendirecek komutanlarada ihtiyaçları vardı.

Üstelik Namjoon sadece kendi askerleri ile değil Osmanlı askerleri ile de iş birliği içinde hareket ediyordu. Anlaşma konusunda bazen sıkıntı yaşasalarda özellikle getirilmiş çevirmen askerler sayesinde bir hayli yol kat etmişlerdi.