Medya:Mina💜
"Hâlâ inanamıyorum." Cadde üzerindeki kaldırımda öylece yürürken önüme bakarak konuştum.
Ali'nin kıkırdayışı bana verdiği bir cevap olduğunda ben de gülümsedim ve tekrar konuşma ihtiyacı duydum.
"Neden geldin?" dedim onun önüne geçip arka arka yürümeye başlarken.
"Gelmese miydim yani?"
"Hayır, hayır onu kast etmediğimi biliyorsun!"
"Üniversite mezuniyet balosu için geldim." Birden olduğum yerde durdum ve ellerimi birbirine çırptım.
"Ya ne güzel bir haber bu!"
"Tabii." dedi yanıma gelip kolunu omzuma atarak yürümeye devam ederek.
"Hatta maskeli balo olacakmış bir otelde."
Kaşlarımı havaya kaldırdım ve omzumdan sarktığı elini tuttum.
"Hadii, yine iyisin. Ne zamanmış?" Yüzündeki mimikleri göremiyordum ve sadece cadde üzerinde onunla birlikte yürüyordum.
"2 gün sonra."
"Ne!?" dedim aniden tekrar dururken.
"Merak etme, her şeyimiz hazır." Kaşlarım çatıldı ve duyduğum şeyden emin olmak adına lafını tekrarladım.
"Her şeyimiz mi, biz mi?"
Başını olumlu anlamda aşağı yukarı salladı ve koluma girip tekrar yürümeye başladı.
"Ben ve benim gece partnerim sen."
"B-ben, senin partnerin!"
Bu çocuksu heyecanıma sadece gülümsemekle yetindi.
"Sana anlatacağım bir şey var ama önce bir yere oturalım."
***
"Ben bir tane bira istiyorum, Yıldız'a da çikolatalı süt." Bana verdiği siparişten emin olmak için , siparişi söylerken garsona değil bana bakıyordu.
Başımı olumlu anlamda aşağı yukarı hızlıca salladığımda o garsona döndü ve çikolatalı süt cümlesini tekrarladı. Sağ elimle baş ve işaret parmaklarım yardımıyla C işareti yaptım ve ekledim. "Büyük boy olsun."
Garson siparişlerimizi alıp yanımızdan uzaklaşırken hiç beklemeden konuştum.
"E, anlat bakalım, hadi." dedim i'yi uzatarak.
"Valla nerden başlayacağımı bilmiyorum ama ya allah!" dedi ve derin bir nefes alıp devam etti.
"Kampüsten bir kız var." Durdu ve gözlerime baktı.
"Çok güzel amınakoyayım. Düşünmeden edemiyorum. Tatil de işe yaramadı."
"Yalnız sen büyük salaklık etmişsin." Lafının hemen arkasına önümüze konan siparişlerimizle lafınız bölündü.
Garsona teşekkür edip, onun gitmesi için bekledik.
"O kız varken, ben mi senin partnerinim yani?" diye ekledim.
"Abisi ile gelecekmiş." Dudağımın tek tarafı yukarı doğru kıvrıldı.
"Desene burda bana ihtiyacın var."
Sütümden bir yudum aldım ve pipeti büyük bardağımın içinde dolandırmaya devam ettim."Ne, hayır, aklımdaki şey için sana ihtiyacım yok." diye inkar etti ne düşündüğüm şeyi anlamış olacak ki.
"Aynı mı düşünüyoruz? 1,2,3."
Partner değişikliği.
"Hayır böyle bir şey olmayacak." Sesi kararlıydı.
"Evet olacak, hem bana da bir farklılık olmuş olur. Ama biz bu kızı nasıl tanıyacağız? Ne giyeceğini biliyor musun?"
"O burda." dedi bakışları bir an omzumdan arkama kayarken.
"Nerde!" dedim ve bir anda arkama dönüp tasvir ettiği kişiyi bulmaya çalıştım.
"Mor elbiseli, uzun saçlı." Bahsettiği kişiyi görmüştüm.
"Neden bu soğukta elbise giymiş, neden bu soğukta mezuniyet var Ali?" Başta sormam gereken soruyu en son sormuştum.
"Sen haziran girmeden ısınmıyorsun. Mayısta olduğumuz için de sana hâlâ kış, canım benim."
"Kalkıyoruz!" dedim ani bir kararla.
"Ne?" dedi Ali ne dediğimi kestiremeyerek ya da anlamazlıktan gelerek.
"Takip edeceğiz." dedim sandalyeden yavaş yavaş kalkarken.
"Yıldız yavrum, otur oturduğun yerde. Ne takip etmesi?" Kolumdan tutup beni sandalyeye tekrar oturttuğunda ona çatık kaşlarımla baktım.
"Nasıl öğreneceğiz? Belli ki elbise almaya çıkmış."
"İçeceklerimizi bitirelim, onu buraya çağıracağım. Bir şekil öğreniriz."
Gülümsedim ve ılımış olan sütümden ardı ardına koca yudumlar aldım. "Ben çok sevdim bu işi. Sen de hemen ayak uydurdun bana bakıyorum."
Birasından o da arka arkaya yudumlar alırken sabırsız bir halde içeceklerimizin bitmesini bekleyeme başladım.
**
"Geliyor." dedi telefonun ekranını kapatıp telefonu masaya bırakırken. Bir yandan da omzumun arkasını kolluyordu.
"Geliyor." diye tekrar etti.
"Aramızda 1-2 adım kala haber ver bana."
"Ne yapacaksın Yıldız?" dedi hâlâ omzumun arkasına bakarken.
"Sen haber ver, gerisini boşver."
"Şimdi." diye fısıldadığı an bir anda olduğum yerden kalktım ve onun yavaşlamasına fırsat vermeden onunla çarpıştım.
Elindeki poşetler yere savrulurken birkaç adım geriye gittim ve yüzüme yapmacık bir endişe takındım.
"Çok pardon, çok pardon. İnan fark etmedim."
"Hiç önemli değil." dedi gülümseyip poşetlerini toplamak için eğilmek için harakete geçerken.
"Hallettim." dedi Ali onun torbalarını ona uzatırken. Hafif kırmış olan dizlerini dikleştirdi ve arkamdaki Ali'ye doğru yürüdü.
Öylece onları izlerken Ali'yi öyle görmek biraz olsun beni kemirse de mutluluk daha ağır bastı ve gülümsedim.
"Sevgilini kurtarmayacak mısın?"
Arkamdan gelen ses gözlerimin bir anlık fal taşı gibi açılmasına sebep olmuştu ama normale dönmüştüm hemen.
"Sen ne diyorsun ya?" Ona doğru dönmeden o yanıma gelip durduğunda ellerini göğsünde bağladı.
"Dur sana yardım edeyim." Kaşlarım çatıldı ve ona baktım.
"Mina." Bu lafının hemen arkasından Ali'nin konuştuğu kıza baktım.
Bir anda bizim olduğumuz yere bakıp sonrasında dikkatini Zifir'e verdi.
"Abi, bu kadar erken geleceksin diye konuşmamıştık."
"Abi mi?" Ali ile aynı anda verdiğimiz tepkinin hemen arkasından Ali ile göz göze geldik.
Ayy biraz ayrı kaldık sanki ama bayram şekeri tadında bir bölüm sonunda geldi💜
Nasılsınız Bakalım, iyi bayramlaar🙈
Nasıl bölümdüü🤝
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patron Çocuğu
ChickLitO, benim arkamda benim için var olan bir yırtıcı. Ruhunun eliyle elimden tutuyor ve koşulsuz güvenini bana sunuyordu. Bense babasının bir kuklasıydım. Ruhuma taktığı iplerim ellerindeydi ve isteği doğrultusunda yönlendiriliyordu. Yalan çöplüğüne ba...