17.Bölüm|1K ÖZEL<3

331 17 0
                                    

Gözlerim hızla açılıp kapanırken ben hâlâ bana söylediği o lafı sindirmeye çalışıyordum.

"Zifir, yani Zifir Bey..." diyebildim sadece.

"Gidelim Ahu." O önüme geçip motora doğru yürümeye başlarken ben de onu durdurmadım ve onun arkasından onu takip ettim.

İlk o motora binip, arkasına da ben geçtiğimde tekrar yerimi aldım ve ellerimi belinden dolayıp başımı sırtına yasladım.

Gözlerimi kapattığımda, gözlerimin önüne hâlâ bana dediği o laf sahnesi sahneleniyordu.
-

"İnebilirsin." Dediğini yaptım ve lafını ikiletmeden indim.
Kaskımı elime alıp sokak lambalarının aydınlattığı sokakta öylece bakındım.

"Neden burdayız?" dedim hâlâ bakınmaya devam ediyorken.

"Bunun yüzünden." Sokakta yankılanan ses ile arkamı döndüm ve bize doğru gelen araca baktım.

Araç motorun diğer tarafında olan Zifir'in yanında durdu.

"Sağol." dedi Zifir ona motorun anahtarını uzatıp aracının anahtarını alırken. Çok geçmeden araçlar tekrar takaslandığında ben hâlâ seyirciydim.

"Hadi." dedi Zifir burnunu kırıştırırak.

Ona doğru adımladım ve yine sessiz kalarak yolcu koltuğuna oturup onu izledim.

"Burnunu rahat bırak." dedim. Kaşları çatık bir biçimde bana döndü ve burnunu içine çekip elini kucağına koydu.

"Ahu, ben senden-" lafını kesen bendim.

"Burnun kanıyor!" Birden oturduğum yerde ona doğru atıldım ve arabaya kanın damlamasını engellemek için elimi çenesinin altından çanak şeklinde yaptım.

Yüzü hâlâ bana dönükken sol eliyle arkaya uzandı ve pamuğu kucağına koydu.

"Ben hallederim."

Çenesinin altında siper yaptığım elimi yavaşça çekerken onun eli benim elimin yerini doldurmak için geçiyordu ki parmaklarımız birbirine sürtündü.

Bi an odağımı kaybederken başımı yavaşça iki yana salladım ve pamuğun bir ucunu Zifir'e uzattım.

"İyi ki açıkmış pamuk, şu halde nasıl açardık inan bilmiyorum." Lafımın üzerine yüzüne yerleşen gülümsemeyle gözlerim bir anlık gülüşüne kaydı.

Onun tuttuğu pamuğun açık yerinden küçük bir tutam kendime çektim ve ayırdım.

Burnundan çenesinesine kadar çizilmiş olan yolu naif dokunuşlarla temizlemeye çalışıyordum.

"Acırsa söyle olur mu?"

Başını olumlu anlamda aşağı yukarı salladığımda elimdeki kanlı pamuk kanı biraz olsun yüzüne dağıtmıştı ve bu düşüncesiz haraketi beni sinirlendirmişti.

Elimdeki kanlı pamuğu kanlı avucuma koyup başka bir pamuk çektiğimde daha rahat temizleyebilmem için ona yaklaştım. Kalbimin ritimleri bozulurken neden bozulduğuna bir anlam yükleyemedim.

*

"İşte, bitti bu kadar." Kafamı aniden kaldırırken burunlarımızın ucu birbirine sürttü.

Aramızdaki olmayan mesafeyi çoğalttığımda elimdeki kanlı pamukları atmak için kapıyı açtım ve bir açıklama yapmadan arabadan indim ve birkaç adım  önümüzde duran konteynere doğru yürüdüm ve elimdeki kanlı pamukları çöpe attım.

"Burlara fıstıklarda mı düşermiş?" Kaşlarım çatık bir biçimde onu duymazdan gelip hızlı adımlarla arabaya doğru bir adım attım ancak adımlarımın devamı onun benim kolumdan tutmasıyla kesildi.

Aniden onun kolunun altından geçip kolunu ters çevirdim ve arkasına dayayıp kulağına fısıldadım.

"Fıstık mı bilmem ama eli kolu iyi kıran biri olabilirim." dedim sıktığımın dişlerimin arasından.

Ve tuttuğum kolu ona doğru bastırdım ve diz kapağının içine vurup onu yere düşürüp sırtına okkalı bir ayak geçirdim.

Sessiz ve ay ışığının düştüğü sokakta acı dolu inlemesi yankılanırken önüme gelen saçlarımı bir çırpıda başımı geri atarak geri aldım.

Lambaların ışığını ay ışığı bulanıklaştırdığı sokakta yavaş bir alkış sesi yankılanırken önüme baktım. Zifir arabanın ön farına dayanmış dudağını sigarası ile süslemiş beni yavaşça alkışlıyordu.

Yerdeki sapık adam hızla kalkıp kaçarken Zifir'e doğru yürüdüm.

"Senden korkulur." dedi dudakları arasındaki sigarasından içeri çekip. İçindeki dumanı bir bulut misali dışarı verirken ben de yanına gelmiş ve yanındaki fara dayanmıştım bile.

"Beni kurtarmaz mıydın?"
Bu lafımdan sonra gözlerini üzerimde hissettim ama dönüp ben de ona bakmadım.

"Kim bilir." dedi bir süre sonra. Önüne döndü.

Soruma verdiği bu cevap beni hayal kırıklığına uğratsa dahi bir şey demedim ve ayağımla öylece yere bir şeyler çizmeye başladım.

Sigaradan içine her duman alışında izmarite yaklaşan ateşin sesini duyuyordum ve sanki izmarite yaklaşan ateş yol olarak içimi kullanıyordu.

"Ahu." dedi fısıldar gibi. Geceye, bana, bulunduğumuz ortama.

diye bir ses çıkararak yan profilinden ona baktım.

Yavaşça bana dönüp gözlerime baktı. Öylece, sessizce sokak lambasının ışığı altında, yarım yamalak aydınlanan yüzüme öylece baktı.

"Rahatsız oluyor musun?" Ne kast ettiğini anlamamıştım.

"Neyden rahatsız oluyor muyum, anlamadım?"

Duruşumu dikleştirdim ve popomu arabadan uzaklaştırdım.

"Sana olan ilgimden."


Ayy şaka maka 17. Bölümü devirdik be birlikte 🍒 ve 1 ayı geçkin bir sürede hemencik 1K okunmaya ulaşıverdik desteğinizi benden esirgemediğiniz için teşekkür ederim size🍓 Yanımda olup kafamın içindeki dünyayı okuduğunuz için de teşekkür ederim💜🎀

|<🌟>|

Patron ÇocuğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin