16.Bölüm|Selim Bey'in Ricası

357 17 0
                                    

Ben hâlâ onun zehir yeşili gözlerine bakıyorken onun gözleri bir anlık bile olsa yüzümdeki gülümsememe kaydı ve onun gözlerini ordan çeken şey ise hemen yanı başımızdan gelen bir boğaz temizleme sesiydi. Kaskımı hızlıca başımdan çıkardım ve sol elimle kayışından tutup yere  sallandırdım.

Zifir yavaşça doğrulurken ben geriye doğru birkaç  hızlı adım attım ve önümde olmayan terli saçlarımı sağ kulağımın arkasına sıkıştırdım.

"Cemre Hanım, arkadaşınız ile toplantı salonuna gelin lütfen."

Selim Bey'den böyle bir cümle beklemediğim için önümdeki başımı hızlıca kaldırdım ve ilk önce elinde getirdiğim dosyayı tutan Cemre'ye sonrasında ise Zifir'e baktım. Kaşları çatıktı ve anlaşılan o da benim gibi meseleyi anlamamıştı.

Tekrar Cemre'ye baktığımda o da anlamadığına dair bana birkaç işaret yapıp toplantı salonuna girmek için döndü.

Ben de onu takip etmek için döndüğümde, beni durduran şey elimdeki kaskı zıt yöne iten bir kuvvetti.

"Kaskını ver bana. Ben burda olacağım. Seni bekliyorum." Ona hiçbir şey demeden, karşı çıkmadan dediğini yaptım ve kaskın kayışını bırakıp birkaç adımımla salona girdim ve kapıyı kapattım.

"Oğlumun size olan ilgisinden haberim var Ahu Hanım." Yüzüm ekşidi ve kaşlarımı çattım.

"Selim Bey, kusuruma bakmayın ama siz sanırım yanlış anlamışsınız."

Selim Bey, oturduğu koltuğundan kalkıp uzun masanın önüne kadar bir şey söylemeden önüne bakarak yürüdü ve poposunu masaya dayayıp ellerini göğsünde bağladı.

"Eğer Cemre Hanım da isterse bu sefer de benim asistanım olarak işe başlamanızı istiyorum sizden. Cemre Hanım da oğlumun asistanlığını yapacak."

"Selim Bey-" lafımı kesen Selim Bey'di.

"Oğlumun biraz daha şirketle ilgilenmesini istiyorum sadece ve bunun için size ihtiyacım var Ahu Hanım."

"Selim Bey, bakın anlamadınız. Ne oğlunuzun-" camdan  dışarıyı gösterdim ve aynı zamanda dışarıda beni bekleyen Zifir'e baktım. Göz göze geldik. Hızla tekrar Selim Bey'e bakıp dışarıyı gösterdiğim elimi göğsüme koydum ve cümlemi tamamladım.

"Ne de benim, ki bu sizin için önemli olmayacaktır, birbirimize bir ilgimiz yok."

Selim Bey'in yüzüne saniyeler  içinde bir anlık yerleşen gülümseme dudaklarında çok konaklamadı. Gözleri bana vereceği cevaptan önce yere sonrasında ise gözlerimi bulduğunda mimiklerinden ne düşündüğünü anlayamadım.

"Ahu Hanım, yanlış bilmiyorsam iş arıyordunuz." Sesi iğnelemek yerine sevecendi.

"Ve işi ayağınıza getirdim."

Bir anlık yanımdaki Cemre'ye baktığımda o da bana bakıyor ve vereceğim cevabı bekliyordu.

"Cemre Hanım'ın da fikrini merak ediyor olabilirsiniz. Cemre Hanım, bu konu hakkındaki görüşleriniz neler?"

Söz hakkı Cemre'deydi ve Zifir'in asistanlığını kabul eder miydi, merak ediyordum.

"Olumlu bakıyorum. Zaten Zifir Bey'in ve sizin odanız yan yana. Her şekilde yanınızda olacağım."

Cemre lafının hemen arkasından gülümsedi.

"Sizi oğlumu ofise bağlamak için istiyorum Ahu Hanım. Asıl asistanım hep Cemre Hanım olacak. Siz sadece odamda oturup bana günlük planımı söyleyeceksiniz. Oğlum ile anlaşamadığınız için sizden tekrar oğlumun asistanlığını yapmanızı isteyemem."

Derin bir nefes aldım ve Selim Bey'in gülen yüzüne baktım.

"Size yardım edeceğim ama dediğim gibi, elimden bir şey gelmez. Aramızda ilgi yok çünkü Selim Bey."

Selim Bey kafasını yavaşça öne eğerken aynı zamanda yaslandığı masadan doğruldu ve elini bana doğru uzattı.

"Bana yardım edeceğinizi biliyordum, minnettarım."

Uzattığı elini sıktım ve gülümsedim.

"O halde yarın burdasınız." Başımı olumlu anlamda yavaşça aşağı yukarı salladım ve sıktığım elini bırakıp başımla selam verdim ve dışarı çıktım. Cemre ile Selim Bey içeride kalmış, önemli bir iş üzerinde ayak üzeri konuşmaya başlamışlardı bile.

"Ne oldu, neden çağırmış babam?"

"Hiç." dedim ve yanından geçip yürümeye başladım.

"Hiç mi?" Zifir de çok zorlanmadan yanıma gelip koridorda benle yan yana yürürken lafı değiştirmek için ortaya bir soru attım.

"Ali ile Mina'nın yanına gidelim, bayağı da beklettik onları."

"Bir dakika dursana sen." dedi ben koridordan çıkıp açık alanda kapıya doğru yönelirken, kolumdan tutup beni durdururken.

Beni kolumdan tutmasıyla ilk kolumdaki eline daha sonrasındaysa yüzüne baktım.

"Ne bu hâl, o odada ne oldu? İlk önce bana bunu açıkla." Boştaki sol eliyle de bunu derken dikkatimi çekmek istiyormuş gibi sol işaret parmağıyla yeri gösterdi.

"Bir şey olduğu yok." dedim kolumu ondan almak için çırparak.

"Ne bu tavır tekrardan Ahu?"

Kaşlarımı çattım ve önüme baktım, kendime düşünme payı verdim.

"Ne tavrı?" dedim ona tekrar bakarken. Anlamazlıktan geliyordum.

"Sen benimle oynuyor musun? Bir oyuncak gibi? Seni çözemiyorum amınakoyayım!"

"Gidelim lütfen." dedim kolumdaki eline aldırmadan önüme dönüp bir adım ilerlemek için uğraşırken fakat o beni kendine doğru çekip kendine çevirdiğinde bedenlerimiz birbirine yapıştı ve ben onun yüzünü görmek için çenesinin altından kafamı çıkardım.

"Sana şuan onca şey sayabilirdim Ahu." dedi sessizce. Yüzündeki ifadeyi anlayamıyordum.

"Sen." dedi ve durdu. Kaşları çatıldı ve derin bir nefes aldı.

Cümlesinin devamını getirmek için dudaklarının aralanmasına rağmen hiçbir şey söylemedi ve sadece baktı.

"O arada dışarı çıkan içindeki Yıldız bana hiçbir zaman yer edinemeyecek yanında, Ahu buna engel olduğu için."



Ya ben de Ahu'yu anlayamıyorum ya neden 839382838 kere soğuk 2628 kere sıcak davranıyor çocugumuza yazik ya😢

Patron ÇocuğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin